"قدرتها" - Translation from Arabic to Turkish

    • yeteneği
        
    • gücü
        
    • yeteneğini
        
    • gücünü
        
    • yeteneklerini
        
    • yeteneğine
        
    • güçleri
        
    • güçlerini
        
    • kapasitesinin
        
    • gücünün
        
    • becerisi
        
    • Sorununu
        
    • yetisini
        
    • yeteneğinden
        
    Her durumda üste çıkmak gibi inanılmaz bir yeteneği var. Open Subtitles هل ترين قدرتها المذهلة للإيقاع بالخصم في أي وضع ؟
    Umarım bu gücü dünyanın her yerindeki kadınlar için gerçekleştirebiliriz. TED وعليها ان تدرك قدرتها على مساعدة النساء حول العالم
    Onu kız kardeşinden uzak tutmamız gerek. Onun yeteneğini de alması riskine giremeyiz. Open Subtitles يجب أن نبعده عن أخته، فلا يمكننا المخاطرة في أن يمتص قدرتها أيضًا
    Biz birlikteyken, sonlara doğru gücünü benim üzerimde de kullanmıştı. Open Subtitles نعم.. عندما كنا معا اخر مره استخدمت قدرتها لدفعى بعيدا
    Üçüncü kitapta ejderhalar anlaşılamaz bir şekilde ateş püskürtme yeteneklerini kaybediyorlar ama açık bir şekilde ikinci kitapta büyücüler onlara bu yeteneği vermişlerdi. Open Subtitles في الجزء الثاّلث، التنانين فقدت قدرتها على نفث النّار دون سببٍ، بما أنَّ السّاحر قد منحها القدرة في الجزء 2.
    Bağışıklık sistemini zayıflatarak iyileşme yeteneğine darbe vurmuş ve organlarına zarar vermeye başlamış. Open Subtitles إلى حساسية خطيرة؟ يضعف جهازها المناعي، يمنع قدرتها على الشفاء و تهدئة أجهزتها
    Evet, bu yeni güçleri onu idare etmeye başlamadan önceydi. Piper! Open Subtitles أجل، هذا قبل أن تسيطر قدرتها الجديدة عليها، بايبر
    Sonunda güçlerini kişisel bir amaç için kullandı. Zamanıydı. Open Subtitles استعملت قدرتها لمصلحتها الشخصية، إنها مسألة وقت
    Onun ruh çağırma yeteneği sayılmazsa, özel bir sebebi yok. Open Subtitles لا شيء خاصّ، ما عدا قدرتها لدعوة الأرواح.
    Ve kadının kendini uyarma yeteneği ve isteği... cinsel birleşme üreme için gerekli olması özelliğini kaybettikçe... kat be kat artacak. Open Subtitles وقدرة المرأة بالاضافة الى رغبتها بالثقة في نفسها سوف تزداد بشكل ملحوظ وسيسلب الاتصال منها قدرتها على الانجاب
    Onun görebilme yeteneği halen dezavantaj olmaya devam ediyordu. Open Subtitles قدرتها على الرؤية، مع ذلك كانت بها بعض المساوئ
    Rahibelerin gücü tanrıları kontrol altında tutabilmelerine bağlıydı. Open Subtitles سلطة الكاهنات تتوقف على قدرتها على إبقاء الآلهة تحت الطّوع
    gücü sayesinde dokunduğu kişilerin ve eşyaların hafızasına erişebilir. Open Subtitles قدرتها هي استخلاص الذاكرة من البشر والأغراض الماديّة.
    Retina hücrelerindeki yetersiz oksijen, ışığı işleme yeteneğini zayıflatıp göz kararmasına ya da geçici körlüğe sebep oluyor. TED وحرمان الأوكسجين في خلايا الشبكية يعوق قدرتها على معالجة الضوء، مما تسبب في ظهور رؤية باللون الرمادي أو عمى مؤقت.
    Anlıyoruz, ama aradığımız kadın takıntısını kontrol etme yeteneğini kaybetmiş. Open Subtitles نحن نقدر ذلك سيدي لكن المرأة التي نبحث عنها فقدت قدرتها على التحكم بهوسها
    Ve içeri girince, Prue gücünü kullanıp onu içerden patlatacak. Open Subtitles وعندنا نُصبح بداخله تقوم، برو بإستخدام قدرتها و تفجيره
    Artık gücünü o kadar uzun süre kullanabilecek. Open Subtitles هذا يعنى ان تاثير قدرتها سيمتد اطول من المعتاد
    Bunları yaptırarak, yeteneklerini geliştirmem gerekiyor, hepsi bu. Open Subtitles أنا فقط أريد أن أزيد من قدرتها على فعل ما تفعله هذا كل شئ
    Mossad'ın dış ülkeleri etkilemesine ve kültürel kaynakları anlama yeteneğine bakarsak, harikadır. Open Subtitles و لكن، تعلم، بمجرد أن تتخطى تأثير ماضيها في الموساد و عدم قدرتها على فهم المراجع الثقافية، إنها رائعة.
    Evet, güçleri hislerinden gelen bir cadıyım. Open Subtitles صحيح، ساحرة تحصل على قدرتها من العواطف
    güçlerini tekrar kullanana kadar onu bulmanın imkânı yok. Open Subtitles ليس هناك سبيل لتعقبها حتى تستخدم قدرتها مجددًا
    Fakat bildiğin bir şey var o da yalan söyleyebilme kapasitesinin olduğu. Open Subtitles لكن مّا تحيط بهِ علماً، هو قدرتها على الكذب.
    Fakat antik Yunanlılar, Medusa'nın gücünün kötülük için olduğu kadar iyilik için de kullanılabileceğine inanmışlardır. Open Subtitles ولكن الإغريقيون آمنوا باستغلال قدرتها في سبل الخير كما استُخدمت في الشر.
    Hoş olmayan şeyleri kafasından uzaklaştırma becerisi sayesinde uzun otoban boyunca Grace uyudu. Open Subtitles غرايس نَامتْ طوال الطريق السريع،تشكر قدرتها الصحية التيدفعتأيّكراهيةبعيداًعنها.
    Sorununu ortadan kaldırmak için onu öldürecek. Open Subtitles سيقوم بقتلها سيوقف قدرتها
    Buna karşılık olarak da yaşlandıkça hücre büyümesini durdurur ve eşleşme yetisini yarıda keser. TED كما أن التفاعل يقل أيضًا مع تقدمنا بالعمر، وهو ما يوقف نمو الخلايا ويقلل من قدرتها على الاستنساخ.
    Bu bakterinin radyasyona direnç yeteneğinden bir parça bile alsak şu ankinden çok daha iyi olurdu. Ki şu an sahip olduğumuz tek şey cildimizdeki melanin. TED حتى وإن اكتسبنا جزء صغير فقط من قدرتها على تحمل الإشعاع، سيكون أمرأ جيداً للغاية بالمقارنة مع ما نمتلكه الآن، ألا وهو صبغ الميلانين في جلدنا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more