"قريبه" - Translation from Arabic to Turkish

• yakın
• kuzeni
• yakında
• yakından
• akrabası
• yakındı
• kuzenini
• kuzeninin
• Yakınlarda
• yakınlarında
• kuzenim
• yakınım
• kuzenine
• yakınsın
• yakınında

Ama çok derin ya da kemiğe çok yakın bir yara ne kadar çok çabalasanız da kanamayı durduramazsınız.
لكن بعض الجراح تكون عميقه جدا أو قريبه من العظم ومهما عملت عليها لا يمكنك ان توقف النزف للدماء

Çok yakın. Söz veriyorum. Oraya gidip yardım buluruz ve geri döneriz.
انها قريبه , نستطيع الوصول الي هناك سنجد المساعده ونعود , وعد

Ne onlar size söyleme kopya orijinal hiçbir yerde yakın olmasıdır.
وما لا يخبرونك إياه هو ان النسخ ليست قريبه من الاصلية

kuzeni 6. Cadde'de bir depo tutmuş. Orada kalıyorlarmış.
قريبه يستأجر مخزناً في الشارع وينامان هناك

yakında sıcak yemekler yiyebileceğiniz ve soğuk bir şeyler içebileceğin yerler var.
هناك أماكن قريبه حيث يُمكنك الحصول على وجبه دافئه وشراب بارد

Uzaktaki galaksiler bizden uzaklaşıyordu. Bu, galaksilerin bir zamanlar bize yakın oldukları anlamına geliyordu.
وأن المجرات الأخري تبعد أكثر عنا وهذا يعني أن هذه المجرات كانت قريبه من بعضها في السابق

Kömür madenlerinde, bu kanarya madencilere yakın olmalıydı.
في مناجم الفحم، هذه الكناري من المفترض أن تكون قريبه من عمال المناجم.

Birinci kabin. burası ofise oldukça yakın, bir şey isterseniz ofis yan tarafta.
الحجره الاولي انها قريبه من المكتب في حالة اذا اردتي شئ

Birbirine yakın.
دواسه هذه السيارة قريبه كما في سيارات السبق

Bazen gece uyanıp çığlık atmamaya çalışırken çok yakın gibi hissediyorum.
بعض الاحيان عندما استيقظ في الليل احاول الا اصرخ وتبدو الجزيره قريبه

Londra'ya yakın, fakat kendi başına bir şehir.
قريبه من لندن , لكنها مدينة في حد ذاتها.

yakın olduğunuzu biliyorum. Sorun o değil.
اعرف انكى قريبه منه وأنا لست ممانعا فى ذلك

- Arama emri, müvekkilimle kuzeni arasındaki bir telefon görüşmesi gerekçe gösterilerek alınmış.
ماذا؟ - تم اصدار مذكرة - بسبب مكالمة جرت بين موكلي و قريبه

Rulo köfteyi seviyorsanız, kuzeni sulu köfteyi de seveceğinize eminim.
إذا كنتِ تحبين رغيف اللحم فأنا متأكد من أنكِ ستحبين قريبه

Tamam, ben gidip arabasını getireyim. yakında demişti.
حسناً, سأذهب أحضر سيارتها قالت بأنها قريبه

2,5 kilometrede bile, merminin çarpma enerjisi, yakından ateşlenen 44'lük bir Magnum'dan daha fazla olur.
من علي بعد ميل و نصف سيكون في الطلقه طاقه اكثر من طاقه طلقه ماجنوم 44 من علي مسافه قريبه

Öncelikle, ben akrabası ve uyruğu olarak onun canına kast edemem.
أولا لأننى قريبه وأحد رعاياه وهما حائلان قويان ضد الفعلة

Şu kurşun deliğine baksana, kafamın tam dibinde. Çok yakındı.
تلك الرصاصة كانت على بعد بوصتان من رأسى كانت قريبه جداً

Ve o domuz, sanki kuzenini pişiriyormuşum gibi bakış attı bana.
شيء إضافي بخصوص هذا الخنزير إنه يتستمر بالتحديق بي و كأني أطهوا قريبه

Hiç gitmedim ama bir kere kuzeninin evine gitmiştim.
-بتاتاً -و لكني قد ذهبت ذات مرة إلى منزل قريبه

Ama Yakınlarda bir okula gitmek istersen, senin durumundaki bir öğrencinin gidebileceği
لكن اذا اردت أن تكوني قريبه من هنا هناك الكثير من الجامعات

Oturma planını gördüm, sen onun yakınlarında bile değildin.
لقد رأيت المخطط البياني للمقاعد وجلستك أتت قريبه إليه

İIk adet gördüğümde 12 yaşındaydım ve annemle pek yakın değildik, ben de benden yaşça büyük kuzenim Wendy'yi aradım ve onlara gittim.
حسنا, حصلت على الدورة الشهرية عندما كان عمري 12 ولم أكن قريبه مع أمي, لذلك انا اتصلت قريبتي الكبيره, ابنة العم وندي الرائعه

İki bidon benzin ve Quantico'ya bir adım daha yakınım.
أنا الآن على مسافه قريبه من كوانتكو

Hey,Lois,Chrisin üstüne bu kadar gitme Ne demek TV yok o sınıfta kaldı, yani şükran gününde garajda kuzenine saldırması gibi bişey değil ki bu.
لويــس, اعطي كريس فرصة. أقصد، لا تليفزيون? لقد رسب في الصف هو ليس كمن سقط على قريبه...

Eğer ufka dokunabilirsen... seyahatinin sonuna yakınsın demektir.
إذا تستطيعين أَنْ تلمسي الأفقَ أنت قريبه من نهايةِ رحلتِكِ.

Helena'nın hava kuvveti sana söylendiği gibi müthiş olmanın yakınında bile değil.
القاعده الجو ّيه لـ "هيلانة" انها ليست قريبه من اي مكان وهو هائل كما اخبرتك.