"قلة" - Translation from Arabic to Turkish

    • birkaç
        
    • eksikliği
        
    • az
        
    • azı
        
    • düşük
        
    • olmaması
        
    • yetersizliğinden
        
    • eksik
        
    • yokluğu
        
    • eksikliğim
        
    • Yetersiz
        
    • kişilerle
        
    Herkes üstünde yürümek ister, ama sadece birkaç mutlu kişi bunu yapabildi. Open Subtitles الجميع يود المشى فوقه ولكن قلة من سعداء الحظ فقط فعلوا ذلك
    Herkes üstünde yürümek ister, ama sadece birkaç mutlu kişi bunu yapabildi. Open Subtitles الجميع يود المشى فوقه ولكن قلة من سعداء الحظ فقط فعلوا ذلك
    Görmemiz gereken, şehvetin eksikliği değil, onu kontrol ediş, ve kendini teslim ediştir. Open Subtitles ما قصدنا أن نقوله هو قلة العاطفة مقرانة مع التحكم بها وعدم العطاء
    Bulduklarını benimle paylaştıkça, kendimin regl ile ne kadar az bilgim olduğunu gördüm. TED و عندما شاركني بنتائج بحثه، تحققت من قلة ما أعرفه شخصياً عن الحيض.
    Sekiz yaşındaki çocukların çok azı çarpım tablosunu ezberlemeyi seçer. Open Subtitles قلة من الأولاد بسن الـ8 أعوام يختارون حفظ جدول الضرب
    Ve diğeri kibarca 'düşük kendine güven' dediğimiz ya da kibar olmayan şekilde 'kendi hakkında kötü hissetmek' diyebileceğimiz şeyle nasıl baş edeceğinizi söyler. TED و يخبرك النوع الآخر عن كيفية التكيف مع ما نسميه ادباً " قلة ثقة بالنفس " و نسميه وقاحة "شعورنا بالسوء تجاه انفسنا ."
    Kariyerinin olmaması iyi, çocuklarla ilgilenecek vakti olur. Open Subtitles نعم اعتقد ان قلة خبرتها في المهنة هي في الحقيقة إيجابية لأنه عندها وقت أكثر تقضيه مع الأطفال
    Üç işçi, delil yetersizliğinden serbest bırakıldı. Open Subtitles العاملون الثلاثة تم اطلاق صراحهم بسبب قلة الادلة
    Tahminim, askeri tıp doktorlarını eşleştirirsek, aynı uzunlukta sadece birkaç isime ulaşabiliriz. Open Subtitles اظننا ان قمنا بمقارنته بأسماء اطباء عسكريين فسنجد قلة بأسماء بهذا الطول
    Şu anda demolarını bitirmek üzere birkaç tanesini satsa bile, bana destek olabilir. Open Subtitles هو ينهي عينة موسيقية وعلى الرغم من قلة الدفع فهو على استعداد لمساعدتي
    birkaç pervasız evlat suç işledi diye bu aileleri atalarından kalan evlerinden etmeyeceğim. Open Subtitles لن أجرّد تلك العائلات من منازل أسلافها بسبب جرائم قلة من أبناءهم المتهورين
    Yani ekonomik gelişmeler birkaç insanı zenginleştirirken, onlardan daha fazlasını da daha beter hale getirdi. TED إذن بينما جعلت التنمية الاقتصادية قلة من الناس أغنياء، تركت كثيرا جدا أفقر.
    Zayıf beslenme, su ihtiyacı, iklim değişikliği, ağaçların yok edilmesi, beceri eksikliği, güvensizlik, besin eksikliği, sağlık hizmeti yetersizliği, çevre kirliliği. TED سوء التغذية، الحصول على الماء صالح للشرب، تغيّر المناخ، اختفاء الغابات، قلة المهارات، عدم الأمن، قلة الغذاء، قلة الرعاية الصحية، التلوّث.
    Susuz bir beyin, aynı miktara ulaşmak için daha sıkı çalışır normal bir beyin gibi, hatta su eksikliği yüzünden geçici olarak küçülür. TED و الدماغ الجاف يعمل جاهداً ليحقق نفس أداء الدماغ الطبيعي ، كما أنه ينكمش مؤقتا بسبب قلة مستوى المياه.
    Bu yetmezmiş gibi eğitim programlarına kaynak eksikliği yüzünden pek çok mülteci çocuk eğitimden mahrum kalmaktadır. TED بالإضافة إلى أن العديد من الأطفال اللاجئين لا يلتحقون بالمدارس بسبب قلة تمويل البرامج التعليمية.
    Sayıları az olmasına rağmen, bazı teröristler muazzam ateş gücüne güvenirler. Open Subtitles فرغم قلة عدد الإرهابيون ، فهم يعتمدون علي قوة نارية هائلة
    Pek çoğunuz Afrikalıların yeteneklerini görmüştür Ama çok azı okula gidiyor TED العديد منكم قد شاهد بعض المواهب الافريقية لكن قلة فقط من هذه المواهب استطاعت ارتياد المدارس
    Sovyetler Birliği son 55 yılın en düşük buğday rekoltesini aldı. Open Subtitles الاتحاد السوفييتي عانى 55 عام من قلة القمح
    Kariyerinin olmaması iyi, çocuklarla ilgilenecek vakti olur. Open Subtitles نعم اعتقد ان قلة خبرتها في المهنة هي في الحقيقة إيجابية لأنه عندها وقت أكثر تقضيه مع الأطفال
    Muhtemelen o da beslenme yetersizliğinden halsiz düştü. Open Subtitles وقد يكون هو نفسه قد تأثر من قلة الطعام و التجويع
    Kontrol ve propriosepsiyon için dinamik kas etkileşimlerine yönelik çok büyük bir eksik vardı. TED يكمن الخلل الرئيسي في قلة تفاعل العضلات الديناميكية المصنعة بأمور التحكم واستقبال الحس العميق.
    Deniz kuşlarının bu kadar yoğun bir şekilde üremelerinin nedeni, uygun alanların yokluğu değildir. Open Subtitles ليست قلة الأماكن المناسبة.. هي ما يجعل هذه الطيور البحرية تتكدس للتكاثر بهذه الكثافة
    Hırs eksikliğim mi yoksa Hanson Kardeşler'den biriyle daha mutlu olabileceğim mi. Open Subtitles قلة طموحي أو بأني سأكون بحال أفضل "مع أحد الإخوان "هانسون
    Birincisi, büyük ve önemli 711 gen Yetersiz uyku yüzünden aktiviteleri esnasında sapmalar yaşadı, TED أولًا، تم تغيير نشاط 711 جين كبير ومهم، بسبب قلة النوم.
    İnsanlık için bir Nuh Gemisi inşa edip seçilmiş kişilerle birlikte 2000 yıllık bir uykuya daldı ve insanlığın yok olmasına engel oldu. Open Subtitles وصنع الفلك لإنقاذ البشرية وإختار قلة مختارون للسبات لـ 2000 عام

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more