Herkes üstünde yürümek ister, ama sadece birkaç mutlu kişi bunu yapabildi. | Open Subtitles | الجميع يود المشى فوقه ولكن قلة من سعداء الحظ فقط فعلوا ذلك |
Herkes üstünde yürümek ister, ama sadece birkaç mutlu kişi bunu yapabildi. | Open Subtitles | الجميع يود المشى فوقه ولكن قلة من سعداء الحظ فقط فعلوا ذلك |
Görmemiz gereken, şehvetin eksikliği değil, onu kontrol ediş, ve kendini teslim ediştir. | Open Subtitles | ما قصدنا أن نقوله هو قلة العاطفة مقرانة مع التحكم بها وعدم العطاء |
Bulduklarını benimle paylaştıkça, kendimin regl ile ne kadar az bilgim olduğunu gördüm. | TED | و عندما شاركني بنتائج بحثه، تحققت من قلة ما أعرفه شخصياً عن الحيض. |
Sekiz yaşındaki çocukların çok azı çarpım tablosunu ezberlemeyi seçer. | Open Subtitles | قلة من الأولاد بسن الـ8 أعوام يختارون حفظ جدول الضرب |
Ve diğeri kibarca 'düşük kendine güven' dediğimiz ya da kibar olmayan şekilde 'kendi hakkında kötü hissetmek' diyebileceğimiz şeyle nasıl baş edeceğinizi söyler. | TED | و يخبرك النوع الآخر عن كيفية التكيف مع ما نسميه ادباً " قلة ثقة بالنفس " و نسميه وقاحة "شعورنا بالسوء تجاه انفسنا ." |
Kariyerinin olmaması iyi, çocuklarla ilgilenecek vakti olur. | Open Subtitles | نعم اعتقد ان قلة خبرتها في المهنة هي في الحقيقة إيجابية لأنه عندها وقت أكثر تقضيه مع الأطفال |
Üç işçi, delil yetersizliğinden serbest bırakıldı. | Open Subtitles | العاملون الثلاثة تم اطلاق صراحهم بسبب قلة الادلة |
Tahminim, askeri tıp doktorlarını eşleştirirsek, aynı uzunlukta sadece birkaç isime ulaşabiliriz. | Open Subtitles | اظننا ان قمنا بمقارنته بأسماء اطباء عسكريين فسنجد قلة بأسماء بهذا الطول |
Şu anda demolarını bitirmek üzere birkaç tanesini satsa bile, bana destek olabilir. | Open Subtitles | هو ينهي عينة موسيقية وعلى الرغم من قلة الدفع فهو على استعداد لمساعدتي |
birkaç pervasız evlat suç işledi diye bu aileleri atalarından kalan evlerinden etmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أجرّد تلك العائلات من منازل أسلافها بسبب جرائم قلة من أبناءهم المتهورين |
Yani ekonomik gelişmeler birkaç insanı zenginleştirirken, onlardan daha fazlasını da daha beter hale getirdi. | TED | إذن بينما جعلت التنمية الاقتصادية قلة من الناس أغنياء، تركت كثيرا جدا أفقر. |
Zayıf beslenme, su ihtiyacı, iklim değişikliği, ağaçların yok edilmesi, beceri eksikliği, güvensizlik, besin eksikliği, sağlık hizmeti yetersizliği, çevre kirliliği. | TED | سوء التغذية، الحصول على الماء صالح للشرب، تغيّر المناخ، اختفاء الغابات، قلة المهارات، عدم الأمن، قلة الغذاء، قلة الرعاية الصحية، التلوّث. |
Susuz bir beyin, aynı miktara ulaşmak için daha sıkı çalışır normal bir beyin gibi, hatta su eksikliği yüzünden geçici olarak küçülür. | TED | و الدماغ الجاف يعمل جاهداً ليحقق نفس أداء الدماغ الطبيعي ، كما أنه ينكمش مؤقتا بسبب قلة مستوى المياه. |
Bu yetmezmiş gibi eğitim programlarına kaynak eksikliği yüzünden pek çok mülteci çocuk eğitimden mahrum kalmaktadır. | TED | بالإضافة إلى أن العديد من الأطفال اللاجئين لا يلتحقون بالمدارس بسبب قلة تمويل البرامج التعليمية. |
Sayıları az olmasına rağmen, bazı teröristler muazzam ateş gücüne güvenirler. | Open Subtitles | فرغم قلة عدد الإرهابيون ، فهم يعتمدون علي قوة نارية هائلة |
Pek çoğunuz Afrikalıların yeteneklerini görmüştür Ama çok azı okula gidiyor | TED | العديد منكم قد شاهد بعض المواهب الافريقية لكن قلة فقط من هذه المواهب استطاعت ارتياد المدارس |
Sovyetler Birliği son 55 yılın en düşük buğday rekoltesini aldı. | Open Subtitles | الاتحاد السوفييتي عانى 55 عام من قلة القمح |
Kariyerinin olmaması iyi, çocuklarla ilgilenecek vakti olur. | Open Subtitles | نعم اعتقد ان قلة خبرتها في المهنة هي في الحقيقة إيجابية لأنه عندها وقت أكثر تقضيه مع الأطفال |
Muhtemelen o da beslenme yetersizliğinden halsiz düştü. | Open Subtitles | وقد يكون هو نفسه قد تأثر من قلة الطعام و التجويع |
Kontrol ve propriosepsiyon için dinamik kas etkileşimlerine yönelik çok büyük bir eksik vardı. | TED | يكمن الخلل الرئيسي في قلة تفاعل العضلات الديناميكية المصنعة بأمور التحكم واستقبال الحس العميق. |
Deniz kuşlarının bu kadar yoğun bir şekilde üremelerinin nedeni, uygun alanların yokluğu değildir. | Open Subtitles | ليست قلة الأماكن المناسبة.. هي ما يجعل هذه الطيور البحرية تتكدس للتكاثر بهذه الكثافة |
Hırs eksikliğim mi yoksa Hanson Kardeşler'den biriyle daha mutlu olabileceğim mi. | Open Subtitles | قلة طموحي أو بأني سأكون بحال أفضل "مع أحد الإخوان "هانسون |
Birincisi, büyük ve önemli 711 gen Yetersiz uyku yüzünden aktiviteleri esnasında sapmalar yaşadı, | TED | أولًا، تم تغيير نشاط 711 جين كبير ومهم، بسبب قلة النوم. |
İnsanlık için bir Nuh Gemisi inşa edip seçilmiş kişilerle birlikte 2000 yıllık bir uykuya daldı ve insanlığın yok olmasına engel oldu. | Open Subtitles | وصنع الفلك لإنقاذ البشرية وإختار قلة مختارون للسبات لـ 2000 عام |