| Bu sabah, her zamanki gibi, 8:30'da geldim. İçeri girdim... | Open Subtitles | هذا الصباح انا وصلت كالعادة حوالى 8.30 صباحاً , دخلت |
| Öğle vaktiydi ve her zamanki gibi kasabadaki servislerimi yapıyordum. | Open Subtitles | لقد كان وقت الغذاء وكنت أقوم بتوصيل الطلبات للبلدة كالعادة |
| Tanrım. yine yanlış adamın peşinden gittim. Her zamanki gibi. | Open Subtitles | يا إلهي، لقد سعيت خلف الرجل غير المناسب، ثانيةً، كالعادة |
| Ve şimdi Her zaman olduğu gibi paramız yok Selby. | Open Subtitles | و الآن لم يعد معنا مال لعين كالعادة يا سيلبي |
| Sonra Çarşamba yine geldi, ve alışıldığı şekilde sipariş verdi. | Open Subtitles | و ثم عاد يوم الأربعاء كالعادة و عاد لحالته الطبيعية |
| yalnızca bak baba.Her zaman ki gibi, sen de bu yarışı kazanacaksın. | Open Subtitles | ترى أبّى. كالعادة أنت ستربح سباق هذا المرة أيضا. |
| - Dışarısı her zamanki gibi. - Daha görmediğin neler var neler! | Open Subtitles | ـ واحد طبق فول كالعادة ـ إين أنت من فترة لم تظهر؟ |
| Her zamanki gibi eve dönmekten ve buranın yöneticilerinden bahsediyordu. | Open Subtitles | عن أنت تعلم, العودة إلى الديار وعن الأشخاص المسؤلون كالعادة |
| Güzel Her zamanki gibi Dostlar Ve Komşularımı Zor Durumda Bırakırım. | Open Subtitles | إنه لمن دواعي سروري كالعادة , أن أخدم أصدقائي و جيراني |
| - Bay Shue, her zamanki gibi sizinle yine hemfikiriz. | Open Subtitles | سيد شوستر كالعادة أنا و أنت دائما على نفس الصفحة |
| Her zamanki gibi kaçtı gitti. İşlerin kötüye gittiği dakika kaçtı. | Open Subtitles | لقد هربت كالعادة لقد ساء مآل الخطّة، من له أن يلومها؟ |
| Şey yapsak, uh, tuvalete sıvışıp her zamanki gibi sarhoş olsak? | Open Subtitles | ما رأيكم إن توجهنا إلى المرحاض و نحتسي الكحول كالعادة ؟ |
| Her zamanki gibi bunun için de bir çıkış yolu bulurum! | Open Subtitles | يمكننا التفكير في شيء آخر سأجد طريقة للخروج من هذا كالعادة |
| Ama bir şekilde, her zamanki gibi davranmaya devam ettik. | TED | ولكن بطريقة ما رجعنا إلى التجارة كالعادة. |
| Döndügümde, umarim ki her zamanki gibi kendinden geçmis olursun böylece senin o aptal sesini duymak zorunda kalmam. | Open Subtitles | عندما أعود، أتمنى أن تكوني غافية كالعادة لكي لا يكون عليّ الإستماع لكلامكِ السخيف. |
| Her zaman olduğu gibi, duvarın öbür tarafından gelmiş olmalılar. | Open Subtitles | لا بد وأنها جاءت من الجانب الآخر من الحائط، كالعادة |
| Yaşam Evi'nin içi Her zaman olduğu gibi kâtipler, rahipler, doktorlar ve öğrenciler sayesinde hareketli. | TED | في الداخل، فإن بيت الحياة يزدحم كالعادة بالنُسّاخ، الكهنة، الأطبّاء، والتلاميذ. |
| Her zaman ki gibi yeterli bilgimiz yok. | Open Subtitles | كالعادة ، ليس لديّ معلومات كافية لأعمل علي أساسها |
| Japonya'da hep olduğu gibi, bu alanlar arasındaki sınır çok ince olduğundan; kısa bir süre içinde; | Open Subtitles | كالعادة في اليابان , يُعجب المرء كيف أن الجدران بين العوالم رفيعة جداً |
| Birisiyle çok uzun zamandır pizza yiyor olsanız bile, yine de şöyle şeyler demez misiniz: "Her zamankinden mi alalım?" | TED | وحتى إن كنت تأكل البيتزا مع نفس الشخص لوقت طويل جداً, ستظل تسأل أشياء مثل , " كالعادة ؟ " |
| Eğer bir hastanın gözleri açıksa, bu genelde ayık olduğu anlamına gelir. | Open Subtitles | عندما تُفتح عيون المرضى، الذي كالعادة يعني بأنهم مستيقظين |