Harika bir annesin ve çocuklarını hiçbir zaman istismar etmezsin, o yüzden kendimi frenlemem gerekti. | TED | أنت أم رائعة والتي لا يمكنها أن تستغلّ أبناءها بأي شكل من الأشكال، لذلك كان لا بدّ أن أتوقف وأراجع نفسي. |
Evet. Ama İsa gibi yazabilmek için önce İsa olmam gerekti. | Open Subtitles | نعم، لكن قبل أنا يمكن أن أكتب مثل السيد المسيح، أنا كان لا بدّ أن أصبحه، |
Cenazeden hemen sonra ayrılmam gerekti, üzgünüm. | Open Subtitles | آسف أنا كان لا بدّ أن أنصرفّ بهذا السرعة بعد الجنازة. |
Hitler'den bir hoşçakal hediyesi. Ona bir söz vermek zorundaydım. | Open Subtitles | هدية وداع من هتلر كان لا بدّ أن أعده بشيء |
Hitler'den bir hoşçakal hediyesi. Ona bir söz vermek zorundaydım. | Open Subtitles | هدية وداع من هتلر كان لا بدّ أن أعده بشيء |
Şey, seni görmek zorundaydım kapıya vurdum, cevap veren olmadı. | Open Subtitles | حسنا، كان لا بدّ أن أراك000 لذا طرقت الباب لكن لا أحد أجاب |
Hemen gemiyi terketmek zorunda kaldık | Open Subtitles | كان لا بدّ أن نخلّى الباخرة في أسرع وقت ممكن |
Yaşlı sürtük sıktı. Onu başımızdan atmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | العجوز العاهرة كان لا بدّ علينا أن ننبذها. |
Anne Lively'den kurtulman gerekti, ki bu da bir sorun çıkardı: | Open Subtitles | لذا كان لا بدّ أن تتخلّص من آن لايفلي كان لا بدّ أن تسكتها لكن هذه مشكلة |
İnanmayacaksınız ama... şehre ulaşmak için suyun altından geçmemiz gerekti. | Open Subtitles | وأنت لن تصدق هذا لكنّنا كان لا بدّ أن نذهب تحت الماء للوصول إلى المدينة |
Bence gizli bir komployu çözmek üzereydin ve seni susturmaları gerekti. | Open Subtitles | أصبحت قريب جدا إلى بعض النوع مؤامرة سرية، وهم كان لا بدّ أن يغلقوك. |
..."Bu Constance değil." demem gerekti. | Open Subtitles | كان لا بدّ أن أبقى أخبر نفسي أنها ليست كونستانس فقط واحدة أخرى |
Bunun için oğlunu pazarlaman gerekti ama başardın. | Open Subtitles | كان لا بدّ أن تقّود طفلك ليفعلها ، لكنك تمكنت منها. |
Herşeyden önce paçayı kurtarmak zorundaydım değilmi? | Open Subtitles | كان لا بدّ أن أنقذ نفسي مـن ذلك، أليـس كـذلك؟ |
- Dinle. Gelmek zorundaydım. - Pislik, sırada ben varım. | Open Subtitles | أنظري، أنا آسف، كان لا بدّ أن آتي أيها الوغد، أنا التالي |
- Dinle. Gelmek zorundaydım. - Pislik, sırada ben varım. | Open Subtitles | أنظري، أنا آسف، كان لا بدّ أن آتي أيها الوغد، أنا التالي |
Kendimi incitmek zorundaydım... ve kırmızı pabuç giyiyorum. | Open Subtitles | كان لا بدّ أن آذي نفسي وألبس احذية حمراء |
"...kendi başımın çaresine bakmak için elimden geleni yapmak zorundaydım." | Open Subtitles | كان لا بدّ أن أتدبّر الأمر بقدر ما استطيع وان اُساعد نفسي |
Biri bıraktı ve hepimiz bırakmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | شخص ما كان سيتركه وبعد ذلك كلنا كان لا بدّ أن نتركه |
Son dakikada David i buraya getirmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | كان لا بدّ أن نأتي بديفيد في اللحظة الأخيرة. |