O size yalan söylüyordu, Bay Mitchell. O FBI'dan değildi. | Open Subtitles | لقد كان يكذب عليك إنه ليس عميلاً فيدرالياً |
Bu kasabadaki herkese son dört senedir yalan söylüyordu. | Open Subtitles | كان يكذب على جميع أهل هذه البلدة للأربع سنوات الماضية، |
İşin aslı, ilk günden beri bana yalan söylüyor. | Open Subtitles | الحقيقة هي، لقد كان يكذب عليّ من اليوم الاول |
Son 22 yıldır bana yalan söyledi. | Open Subtitles | لقد كان يكذب علىّ طيلة اثنين وعشرين عاماً |
Eğer yalan söylüyorsa, Stewart Paşa'ya verdiğim yüzüğü nasıl bilebilir? | Open Subtitles | اذا كان يكذب ، اذن كيف عرف عن الخاتم الذى أعطيته لستيوارت ؟ |
Çünkü Flynn bana karımın katili hakkında yalan söylemiş olsa da olmasa da kader yine de onun ölmüş olmasını istedi. | Open Subtitles | إما لأن فلين كان يكذب لي عن الذين قتلوا زوجتي و أو لم يكن، ومصير أراد لها قتيلا على أي حال. |
Bana da numara, para, her şey hakkında yalan söylüyormuş. | Open Subtitles | كان يكذب عليّ ايضاً عن عمليات الأحتيال والأموال وكل شيء |
O adamın köpek gibi yalan söylediğini anlamak için bir çipe gerek yok. | Open Subtitles | نعم، حسناً، لا احتاج الى شريحة مستقبلية لاعرف إنه كان يكذب كشخص حقير |
Ona bahaneler bulan topal şoför Reginald, hakkında da yalan söylüyordu. | Open Subtitles | الذي يعني ان ريجنالد السائق الاعرج الذي جهز عذرها كان يكذب ايضا |
- Sana kim yalan söylüyordu? | Open Subtitles | من كان يكذب عليك ؟ لا ، انا في غاية الجدية |
Medya yalan söylüyordu. | Open Subtitles | الإعلام كان يكذب علينا أو الحكومة كانت تكذب عليهم |
O gece ilk defa tanıştık demişti, yani yalan söylüyor. | Open Subtitles | هذا يعني أنه كان يكذب عندما قال أنه قابلها للمرة الأولى في تلك الليلة |
Paniklemişti, ama konuşmasında yalan söylüyor gibi değildi. | Open Subtitles | لقد كان مذعوراً و لكن نمط حديثه لا يدلّ على أنّه كان يكذب |
O adam O'ydu işte. İşin kötü kısmı biri bize yalan söylüyor. | Open Subtitles | هذا ما هو عليه هذا الرجل السيئ بالأمر أن احدهم كان يكذب علينا |
Astsubay Thompson liseden 19'unda mezun olmak konusunda yalan söyledi. Durdu ve soluna baktı. | Open Subtitles | ثومبسون كان يكذب في تخرجه من العليا في عمر 19 |
Fakat, o yalan söyledi. Ertesi akşam yine yaptılar. | Open Subtitles | ولكنه كان يكذب فعلوها مرة اخرى في الليلة التالية |
Eğer yalan söylüyorsa, bu duyduğum ilk yalanı olacak. | Open Subtitles | إذا كان يكذب ، فستكون تلك هي المرة الأولى |
Ya beni korumak için yalan söylüyorsa. | Open Subtitles | شخص أرسله للسجن ماذا لو كان يكذب ليحميني ؟ |
Onun, istemediği kadar yalan söylemiş olduğunu biliyordu çünkü bütün mektuplarını okumuştu. | TED | و كان في الواقع يقول أن هذا الرجل كان يكذب بدرجة لم يرد تصديقها، وذلك نتيجة لقراءته الرسائل. |
Görünen o ki bunca yıldır bize yalan söylüyormuş bizi ayrı tutmak için ilişkide olduğumuzu söylüyormuş. | Open Subtitles | تبين أنه كان يكذب علينا طوال تلك السنين يختلق علاقات لنا ليفرق بيننا |
Chase onu, sana saygısından yarattığını söylüyor ama ikimiz de yalan söylediğini biliyoruz. | Open Subtitles | وقالت تشيس أنها تم إنشاؤها كإشادة لك، لكننا كنا نعرف أنه كان يكذب. |
Bana yalan mı söylediğini ya da ona da mı söylemediğini öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | اريد ان اعرف اذا كان يكذب علي او انت تبقيه في الظلام ايضا؟ |
Bu plaka tesadüfen çekmecenin içinde yatıyordu. | Open Subtitles | هذا الطبق كان يكذب في هذا درج تماما عن طريق الصدفة. |
Bunca zamandır bana yalan söylediyse beni tehlikeye attı. | Open Subtitles | لو كان يكذب عليّ كل هذا الوقت لقد وضعني في الخطر |
Eğer saç telini bulursak DNA'sını araştırabilir doğum ailesi hakkında yalan söyleyip söylemediğini görebiliriz. | Open Subtitles | إن وجدنا شعرة منه يمكننا تحليلها من أجل حمضه النووي لنرى إن كان يكذب بخصوص والديه البيولوجيان |
Yalan söyleyen bir tek sen değildin. | Open Subtitles | هل تعلم انك لست الوحيد الذي كان يكذب |