Çok çekici olmasa da, cazibeyi açığa çıkarmak ilgi çekici. | TED | ليس بالضرورة أن يكون رائعاً لكن كشف ابهاره هو رائع |
ABD ordusunun gerilla komutanlarını gizli gizli Amerika topraklarında eğittiğini ifşa ederiz. | Open Subtitles | يمكننا كشف تدريبات قوات الولايات المتحدة السرية لقادة الكونترا على الأراضي الأمريكية |
Neden burada olduğumu merak eden olursa diye veya yalan makinesi testi için. | Open Subtitles | لذا إذا تسأل أحد عما أفعله هنا أو من أجل جهاز كشف الكذب |
Babanı bir yalan makinesine bağlasan, ve dünyada yaşayan en iyi baba olduğunu söylese, uçuşan renklerle geçerdi bunu. | Open Subtitles | تعرف، إذا علّقت أبوك فوق إلى إختبار كشف كذب وسألت إذا هو كان أفضل أبّ هو يعبر بنجاح باهر |
Ancak büyük umutlara rağmen, LHC, içinde yalnızca bir Higgs bozonu bulunan çorak bir atomaltı alan ortaya çıkardı. | TED | لكن رغم الآمال الكبيرة كشف مصادم الهادرون الضخم عن مقدار ضخم من الجسيمات دون الذرية مأهولة بمجال هيغز وحيد. |
Eğer babama kalsaydı bu işi bitirip, benim köklerime ilişkin gerçeği açığa vuracaktı. | Open Subtitles | لو كان الأمر بيده ، لقام والدي بإنهاء الأمر و كشف حقيقة جذوري |
Bu tabiatın bilinmeyen son bölgesi de kaçınılmaz şekilde açığa çıktı. | Open Subtitles | كشف المناطق في هذه الأرض أمر لا رجعة فيه بخلاف الماضي |
Yeni keşfetmeye başladığımız senin diğer parçalarını açığa çıkarmaya devam ederiz. | Open Subtitles | ونستمر في كشف ملامح جوانب من شخصيتك بدأنا بإزالة الستار عنها |
Adrenalin artışı, her an ifşa olabilecek olmanın hiç geçmeyen korkusu. | Open Subtitles | اندفاع الأدرينالين الخوف الشديد من أن يتم كشف هويتك بشكل مفاجئ |
Daha rütbeli ajanlarımız da mevcut lakin ifşa olmasınlar diye pek sık görüşemiyoruz. | Open Subtitles | لدينا مُخبر آخر على مستوى عالي، لكننا لا نلتقي غالبًا لتجنب كشف هويته. |
Bu tür zayıflıkları halka açıklamaya hacker dünyasında tam ifşa adı veriliyor ve tartışmalı bir konu ancak bana hackerların günlük kullandığımız teknolojide gelişen bir rolü olduğunu düşündürüyor. | TED | وتعرف ممارسة كشف نقاط الضعف للجميع في مجتمع المخترقين بالإفصاح الكامل، وهو موضوع جدلي، ولكنه يجعلني أفكر كيف أن لدى المخترقين تأثير نام على التقنيات التي نستخدمها بشكل يومي. |
O yalan makinesi testine girmesi gereken bendim ama ona sırtımı döndüm ve şimdi de bu oldu, ama bir daha asla. | Open Subtitles | كان من المفترض أن أخضع لاختبار كشف الكذب ولكنّني خذلته وبعد ذلك حدث كل هذا ولكن لن أقوم بذلك مجدداً، حسنٌ ؟ |
Yalan makinesi testinin ne için olduğunu bilmek ister misin? | Open Subtitles | اتريد معرفة ماهو الامر حول كل هذا؟ اختبار كشف الكذب؟ |
Kız arkadaşınızla mesajlaşırken, onun size yalan söyleyip söylemediğini anlayacak bir sahtekârlık-saptama makinesi söz konusu değil. | TED | هذه ليست آلة كشف خداع لتخبر اذا كانت صديقتك الحميمة تكذب عليك في الرسائل القصيرة. |
Yalan makinesine bağlıyken bir kongre üyesini öldürüp öldürmediğin sorulduğunda bundan nasıl sıyrılacaksın? | Open Subtitles | مالّذي ستفعلهُ في اختبار كشف الكذب عندما يسألونك هل اغتلت عضو كونجرس ؟ |
Yine de bu bariz bir tasarım kusurunu ortaya çıkardı. | Open Subtitles | رغم ذلك، فإنّ هذا كشف نقطه ضعف واضحة في التصميم. |
İkimiz de kabiliyetlerimizi açık etmek için bekliyoruz. Harbiden bayılıyorum. | Open Subtitles | كلّ منّا ينتظر كشف الآخر عن قدراته، أتفهّم ذلك حقًّا. |
- Çoğalıcıların Asgard gemisini ele geçirdikten sonra yaptıkları ilk iş kendilerini saptayabilecek sensörleri devre dışı bırakmak olur. | Open Subtitles | أول ما يفعله الريبليكيتورز عندما يكونون على سفينة أسجاردية هو تعطيل المؤشرات القادرة على كشف وجودهم |
Adamını fark etti ve suratındaki bakıştan anlıyorum ki ödememi kazandım. | Open Subtitles | لقد كشف رجلك وبالحكم على النظرة على وجهك فقد استحققت ماستدفعينه |
Altın için de bronz için de metal dedektörü gerekir. | Open Subtitles | سواء كان الذهب أو البرونز فنحن بحاجة لأجهزة كشف المعادن |
Ancak katilin adını açıklamak üzere olan kadının sizin silahınızla öldürülmüş olması da ...inkâr edilemeyecek bir gerçek. | Open Subtitles | والذى اطلقته وقتلت المرأة التى كانت على وشك كشف شخصية القاتل |
Bana, gizli olan yaklaşık 500 anlaşma imzalattılar ve iş teklif ettiler. | Open Subtitles | وجعلونى أوقع على 500 وثيقه عن عدم كشف الأمر وعرضوا على وظيفه |
çözmeye çalışıyoruz. Seni haberdar ederim. | Open Subtitles | ما زلنا نحاول كشف ذلك، سأُعلمك بما يستجد |
Arap Baharı sosyal medyanın en büyük potansiyelini gösterdi. Öte yandan en büyük kusurlarını da ortaya çıkarttı. | TED | عرض الربيع العربي أفضل إمكانيات مواقع التواصل الاجتماعي، لكنه أيضا كشف أكبر قصور له. |
Yalan makinesini reddetmenizin açıklaması bu mu? | Open Subtitles | يوضّح لماذا رفضت لأخذ إختبار جهاز كشف الكذب؟ |