"كفؤ" - Translation from Arabic to Turkish

    • yetersiz
        
    • yeterli
        
    • yetenekli
        
    • ehli
        
    • beceriksizin
        
    • Beceriksiz
        
    Hiçbir şeyi yazıya geçirmediğin için kendinin üstün olduğunu benimse daha yetersiz olduğumu düşünmüyorsun, herhalde. Open Subtitles حيث انك لا تكتب اى شئ , فهذا لا يعنى انك متفوق علىّ, اننى ايضا كفؤ
    Bunu yapacak olan yetersiz herif sağlam bir aptal olmalı. Open Subtitles سيكون هذا المجرم الغير كفؤ علامة فارقة في الحماقة
    Rengi değişmez ve beyaz kalırsa yeterli ve güvenilir olduğun için aramızda kalabileceğin anlamına gelecek. Open Subtitles إذا لم يتغيّر لونها وبقيت بيضاء هذا تلقائياً يعني بأنّك كفؤ وموثوق بك للبقاء معنا
    Evet, pekala, çok yetenekli hoş bir adama benziyorsun. Open Subtitles نعم بالتأكيد إنك تبدو رجل يافع كفؤ
    İşinin ehli birini... olmayı denediğim gibi birini. Open Subtitles شخص كفؤ هذا ما كنت احاول أن اكون عليه تحاول أن تكون؟
    Bombanın çok daha kötü olması gerekiyordu... ama bombayı üreten pislik beceriksizin tekiymiş. Open Subtitles أو أن هذا كان كبداية الغيث القنبلة كان من المفترض لأن يكون تأثيرها أكبر من ذلك ولكن الأحمق الذى صنعها كان غير كفؤ
    Bu şubeyi Beceriksiz gösterir ve sadece aramızda kalır. Open Subtitles يجعل مظهر المكتب غير كفؤ وهذا داخلياً فقط
    Haklarını alabilmek için babanın yetersiz bir ebeveyn olduğunu kanıtlamamız gerekiyor. Open Subtitles إلغاء الوصاية يتطلب إثباتاً أن والدك أبٌ غير كفؤ
    Değerli vatandaşlarım, yetersiz bir cumhurbaşkanı oldum. Open Subtitles ماذا سيقول؟ مواطني الأعزاء، لقد كُنت رئيسًا غير كفؤ.
    Ya yetersiz biri veya bir başkasıyla çalışıyor. Open Subtitles إمّا أنّه غير كفؤ أو يعمل مع أحد آخر.
    yetersiz olmadığını kanıtladın. Open Subtitles لقد اثبت نفسك انك كفؤ وليس عاجزا
    yetersiz birinin neler yapabileceğini göreceğim. Çekilebilirsin Mabruk. Open Subtitles أنا سَأَرى أي واحد غير كفؤ يُمْكِنُ أَنْ يفعلُ يمكنك أن تَذْهبُ، (مبروك)ْ
    Eğer mavi olursa, bu yeterli olduğun ama güvenilir olmadığını gösterecek. Open Subtitles ...إذا أصبحت زرقاء فهذا تلقائياً يعني بأنّك كفؤ لكن لا يمكن الإعتماد عليكِ
    Teklifiniz için teşekkür ederim; ama benim güvenlik sistemim yeterli olmanın da çok ötesinde. Open Subtitles أقدر العرض، لكن أمننا أكثر من كفؤ.
    Tüm bu şeylerin ötesinde, gayet yeterli bir aşıktın. Open Subtitles بخلاف تلك الأشياء أنت عاشق كفؤ وكامل
    Yardım etmesi için yetenekli bir cerraha ihtiyacın olduğunu biliyordum. Open Subtitles علمتُ أنك بحاجة إلى جراح كفؤ للمساعدة
    Yapmak istediğim şey ise eski günlerdeki gibi herkesin olaya dahil olması ve Cam'i yetenekli göstermeniz böylece biz de elimizdeki en iyi sorgu yargıcını tutmuş oluruz. Open Subtitles لذا هدفنا هنا ..أن تشمروا السواعد ياجماعة مثل الأيام القديمة أجعلوا (كام) تبدو كفؤ
    Dr. Edwards bu hastanedeki tüm hekimler kadar yetenekli. Open Subtitles دكتور (إدواردز) كفؤ مثل أي طبيب في هذا المشفى
    İşinin ehli diye düşünmüştüm, kendini iyi idare etti... Open Subtitles أعتقد أنه كان كفؤ لقد تعامل مع الأمر بشكل جيد
    İşinin ehli olsa da bağlantısı falan hiç yok. Open Subtitles إنه شخص كفؤ لكنه لا يملك علاقات.
    Adam ya yozlaşmış ya da beceriksizin biri. Open Subtitles إما أنه فاسد أو أنه ليس كفؤ
    Senin dikkatsiz oğlun olarak ve senin Beceriksiz çalışanın olarak bunu yasaklıyorum! Open Subtitles بصِفتي إبنُك الغافل، و بصِفتي موظفك الغير كفؤ..

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more