Annen iyi kek yapardı. İyi aşçıydı. Hadi bakalım afiyet olsun. | Open Subtitles | جدتى كانت تعد كيك شهى لا أستطيع أن اكل مثل هذا.. |
Danny ufak düşüncesizliği için ceza olarak sade kek yiyor. | Open Subtitles | كيك الغابة السوداء , لداني عقاباً له لإجل حماقته القليلة |
O kadar da kötü değil çünkü eve geldiğinde pasta gibi kokacaksın. | Open Subtitles | الوضع مش وحش أوي عشان لما ترجع البيت هتبقى ريحتك كلها كيك |
Burası Keck gözlemevi. İki tane teleskobu var. 10 metrelik aynaları var, neredeyse tenis kortu çapında. | TED | انه مرصد كيك. الذي يأوي منظارين بمرآة قطرها ١٠ أمتار، الذي تقريباً أبعاد حلبة التنس |
Peki, eğer ona kek yaparsan belki bedavadan röntgenimizi de çeker. | Open Subtitles | إذا ، ربما إذا اعدت لها كيك ستصورك بأشعة أكس مجاناً |
Yani... bana şarkı mı söylüyorlar, ya da kek filan mı verecekler? | Open Subtitles | ماذا، هم، آه، يغنون لي أغنية، يعطوني كوب كيك او شيء ما؟ |
Restorana, kek işlerine, fakirliğe canımızı sıkan her şeye ara vereceğiz. | Open Subtitles | إنها إجازة من المطعم، من تجارة كيك الكؤوس، من كونك فقيرة، |
Peki, ama kek dükkanımız için de böyle mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | حسناً، لكن هل تشعرين بذلك نحو متجر الكب كيك أيضاً؟ |
İkinizden biri kahve ya da bedava kek ister mi? | Open Subtitles | هل يريد أي منكما كأس قهوة أو كب كيك مجاني؟ |
pasta yoksa neden panjurlar kapandı? | Open Subtitles | لماذا تغلقون الستائر ان لم يكن هناك كيك ؟ |
Stadyum'a 12 tatlı pasta gönderildi. | Open Subtitles | اثني عشر قطعة كيك بالكريمة في طريقها الي الاستاد |
Annem harika bir pasta yaptı. | Open Subtitles | جبنا بين وجيزر وامي مسويه كيك من الكميثرا |
Hawai'deki Keck teleskopu bunu tüm Dünya'ya gösterdi. | Open Subtitles | وهو ماجعلنا نستخدم واحداً من أقوي التليسكوبات فى العالم انه تليسكوب كيك فى هاواى |
Bu Keck teleskopunu kullanmak harika birşey. | Open Subtitles | تليسكوب كيك واحداً من أروع التليسكوبات التى يمكن أن تعمل عليها |
Hawaii'deki iki gözlü Keck teleskobunun 10 metre çift yansıtıcısı vardır. | Open Subtitles | تيلسكوب "كيك" في هاواى بمرئآتيه البالغتين 30 قدماً لكل منهما |
Yakut, zümrüt, veya safir ve Kick beyaz giyinir. | Open Subtitles | إما روبي ، زمردي أو ياقوتي و ال كيك ترتدي الأبيض |
Bilginiz olsun, insanlar hala bizim düğün için yaptığınız kekleri konuşuyorlar. | Open Subtitles | لعلمك، الناس مازالوا يتحدثون عن كيك الكؤوس التي صنعتيها لحفل زفافنا. |
Kik diyebilirsiniz. Burada bana herkes öyle der. | Open Subtitles | إن " كيك " سيكون جيداً هذا ما يسمينى الجميع هنا |
Günaydın, Burt. Sana yarım kilo keki getirdim. | Open Subtitles | صباح الخير، لقد أحضرت لك شريحة باوند كيك |
Tahıl gevreği, ufak kekler cips, elma, tart var. | Open Subtitles | ماذا تريدين يا طفلتي؟ يوجد لدينا جرانولا كب كيك و مقرمشات فطيرة تفاح |
Bu yüzden şunu kafanıza sokun tebrik pastası gibi zırvalar yaparsanız ölümcül güç kullanmam gerekir. | Open Subtitles | لذا،أريدأن أوضحهذا للجميع: إن كان هُناك أيّ من كيك التهنئة أو ما شابه، سأضطر لأستخدام القوة المميتة. |
Bir de, her ayın ilk pazarı Gözleme partisi düzenliyoruz ve umarım sen de gelirsin. | Open Subtitles | و في الأحدِ الأولِ من كُلّ شهر نحن نَستضيفُ فطورالبان كيك و نَتمنّى مجيئك |
Meyveli kek için kavga olmaz. Herkes meyveli kekten nefret eder. | Open Subtitles | ليس هناك عراك على كيك الفواكه الكل يكرهون كيك الفواكه |
Sen bizden rahatsız olma tatlım. Kendine kahveyle çörek alsana. | Open Subtitles | لا ترأث بنا, فقط خذ لك قهوه بالحليب و كيك |
İkinci dilim pastayı almak için iyi bir yöntem diye düşünüyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أفكر بأنها ستكون فرصة جيدة لآخذ قطعة كيك أخرى |
Ve bu da bira hamurlu isfendan jambonlu bahar tatili kekimiz. | Open Subtitles | وهذه عليها كريمة البيرة والقيقب واللحم المقدد كب كيك عطلة الربيع |
Fakat dürüst olmak gerekirse, çörekler bitene kadar paranız ödenmeyecek. | Open Subtitles | لا يمكننا أن ندفع لكما الا عندما ينتهي الكب كيك بالكامل |