Müdür Bang kızına bir tane alıyordu ben de... | Open Subtitles | حسناً , قال المدير بأن أشتري واحده لأبنته . لذلك |
Görünüşe göre kızına karşı bir düşkünlüğün varmış. | Open Subtitles | يبدو أنك فعلت وقد طورت نوعاً من الرغبه الجنسيه لأبنته |
ve eğer küstah bir yabancının huzurunda onun sevimsiz düşüncelerini bize açıklamasını uygun görürse, saray halkına ve kızına hiç mi hiç saygısı yoktur demektir. | Open Subtitles | و إن فكر أن الأمر ملائم ليضع غريباً في المحكمة ليعرض عقله المتوحش علينا لديه المحكمة الصغيرة التي سيورثها لأبنته |
kızı için yeterince iyi değilim ama pamuk toplamak için yeter miyim? | Open Subtitles | لست كفوءاً لأبنته لكنني كفوءاً للعمل على محصوله؟ |
kızı için olduğunu söyledi ama kendi için istediği belliydi. | Open Subtitles | قدم ذلك الرجل وطلب الصورة لأبنته لكن من الواضح أن الصورة كانت له |
Devlet idaresi hakkında sana bildiği her şeyi öğretti, ...ve seni kendi kızıyla evlendirdi. | Open Subtitles | لقد علمك كل شيء يعلمه عن حرفة الدولة ويزوجك لأبنته وبعد موت اليزابيث يطالب بك |
Bana el kaldırdığı ve ruhunda yeşeren pislikle kızına yan gözle baktığı için Ed'i cezalandırman için bunlara bir son vermen için dua etmiştim. | Open Subtitles | وصليت لكي تعاقب "إد" لضربه لي ونظرته لأبنته |
Sadece kızına abayı yakıyorsun. | Open Subtitles | أنت فقط متحمس لأبنته - مهلاً، مهلاً، مهلاً - |
Hâlâ kızı için yeterince iyi olmadığım görüşünde. | Open Subtitles | أنه مستمر في أعتقاده أنني لستُ جيد بما فيه الكفاية لأبنته |
Neden bu adam kızı için kendi kendine şapka alıyor? | Open Subtitles | لمَ لا يستطيع الرجل أن يّوصل القبعة لأبنته بنفسه؟ |
Bu, bir babanın kızı için elinden gelen ufak bir şeydir. | Open Subtitles | هذا قل ما يمك ان يفعله الرجل لأبنته |
Bir baba kızıyla alakalı böyle şeyler duymayı istemez. | Open Subtitles | أتعرف، الأب لا يحب سماع ذلك عندما يصل الأمر لأبنته |
Onu kızıyla konuştuğuna inandırmış. | Open Subtitles | لقد جعلته يظن بأنه يتحدث لأبنته. |