| Buna bir şeyler yapıyoruz, fakat Bunun için bir şeyler yapmamız gerek. | TED | نحن نفعل أشياء لهذا الغرض؛ علينا أن نفعل أشياء لأجل هذا الغرض، |
| Ve Bunun için de sanat piyasaların durumuna erişmek mümkün olmalıdır. | TED | و لأجل هذا يجب أن يكونوا قادرين على الولوج لأحسن أسواق الدولة. |
| Sosyal medya Bunun için yeterli derinliği veremez. | TED | لا تستطيع وسائل التواصل الاجتماعي التعمق لأجل هذا. |
| O senin ağabeyin. Seni seviyor. Bu yüzden böyle yaptı. | Open Subtitles | ،إنه شقيقك , هو يحبك لأجل هذا هو فعل ذلك |
| Evet, doğru. Seni satın alıyorum ve Bunun için de oldukça yüksek bir bedel ödüyorum. | Open Subtitles | هذا صحيح فأنا أشتري ذلك , و قد دفعت للتو ثمنا كبيرا لأجل هذا |
| Şu alevlere bak, Bay Ward. Seni Bunun için buraya gönderdiler, değil mi? | Open Subtitles | انظر إلى هذا اللهب لأجل هذا أرسلوك إلى هنا أليس كذلك ؟ |
| Teşekkürler Bart. Söz veriyorum Bunun için seninle dalga geçmeyeceğim. | Open Subtitles | شكراً لك بارت، أعدك بأني لن أسخر منك مستقبلاً لأجل هذا |
| Mükemmel bir doktor olmak benim içimde var... ama daha iyi olmak istiyorsam Bunun için fedakarlıktan kaçınmam. | Open Subtitles | لقد ولدت لأجل هذا .. أن أصبح طبيباً عظيماً ولكن لأصل إلى هذا يجب أن أضحى لو كنت أريد أن أكون أفضل |
| Bunun için çok çalıştı o. | Open Subtitles | يا صديقي، لقد عمل جاهداً لأجل هذا المنصب |
| Bunun için bütün günümden vazgeçiyorum ve benden bir şikayet duymuyorsun. | Open Subtitles | فأنا أمنح يومي بالكامل لأجل هذا الشيئ ولم تسمعيني أتذمّر. |
| Bu kadar acımasız olabileceğini bilmiyordum. Bunun için seni asla affetmeyeceğim. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أنك يمكن أن تكون قاسياً جداً لن أسامحك لأجل هذا أبداً |
| Hayır, olmaz. Bunun için çiftleşmemiz gerek. | Open Subtitles | كلا, لا يمكننا يجب أن تمارس الجنس لأجل هذا |
| Bunun için uzun zaman bekledim, Anyanka. | Open Subtitles | لقد انتظرت وقتاً طويلاً لأجل هذا آنيانكا |
| Bender, unutulmamak için arzunu anlıyorum ama Bunun için bir heykele gerek yok ki. | Open Subtitles | أفهم رغبتك في ان نتذكرك يا بيندر لكنك لا تحتاج تمثال لأجل هذا |
| Telafuz eğitimini bir kasetle çalışabilirim. Bunun için ödeme yapmama gerek yok. | Open Subtitles | يمكن أن أدرس التلفظ بشريط لا أحتاج الدفع لأجل هذا. |
| Bunun için Aldatan Kalpler'in müşteri kayıtlarına ihtiyacım var. | Open Subtitles | حسناً سأحتاج سجلات عملاء القلوب الخائنة لأجل هذا |
| İşimi Bunun için bıraktım. | Open Subtitles | لقد تركت عملي لأجل هذا لقد تركت حياتي لأجلك |
| O senin ağabeyin. Seni seviyor. Bu yüzden böyle yaptı. | Open Subtitles | ،إنه شقيقك , هو يحبك لأجل هذا هو فعل ذلك |
| Bu yüzden, fareyi dilimlediğimiz zaman, büyük yarısı senin olacak. | Open Subtitles | لأجل هذا عندما نقطع الفأر ستحصل على الجزء الكبير منه |
| bu iş için olan tutkunu ne zaman kaybettiğini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تتذكرين متى فقدت عاطفتك لأجل هذا العمل؟ |
| bu anı ne kadar heyecanla beklediğimi tahmin bile edemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك التخيل كم انتظرت طويلاً لأجل هذا |
| Diger taraftan haklisin. Buraya gelme sebebim bu. | Open Subtitles | و من ناحية أخرى, أنت محق لأجل هذا قصدتُك بالمقام الأول |