"لإخبارك" - Translation from Arabic to Turkish

    • söylemek
        
    • söylemeye
        
    • söylememe
        
    • söyleme
        
    • söylemem
        
    • söylediğin için
        
    • söyleyecek
        
    • anlatmam
        
    • söylememi
        
    • söylemeyi
        
    • anlatmaya
        
    • söylemenin
        
    • söylemekten
        
    • söylemeliyim
        
    • anlatacaklarım
        
    Sizi içeri girerken görmüş ve burada beklemenizi söylemek için beni gönderdi. Open Subtitles لقد رآكِ وأنتِ تدخلين الى هُنا و أرسلني لإخبارك أن تنتظريه هُنا
    Galiba sipariş ettiğim çiftler masajını söylemek için bu iyi bir an değil? Open Subtitles أعتقد أن هذا لن يكون أفضل وقت لإخبارك بشأن تدليك الأزواج الذي طلبته؟
    - Mike'ı bıraktığımı söylemeye geldim ve olabildiğince iyi gözüküyordu. Open Subtitles أنا هنا لإخبارك أني قمت بإيصاله وهو يبدو بحالة جيدة
    Sana söylemeye cesaret edemedim. Kendine şaşıyordun. Open Subtitles قوليها لم أجد الجرأة لإخبارك شغلت نفسك بالمال
    Onun gibi ahlaksızlar için bunun... fırsatlarla dolu bir dönem olduğunu... söylememe gerek yoktur. Open Subtitles لا أحتاج لإخبارك أن هذه الفترة من التاريخ كانت فرصة العمر للناس الذين لا أخلاق لديهم
    Tatlım, kalp krizi geçirmen vücudunun, artık yavaşlaman gerektiğini sana söyleme yoludur. Open Subtitles عزيزتي , النوبه القلبية هي طريقة الطبيعة لإخبارك بأنك تحتاجين راحة
    Bay Popesku, herhalde söylemem gereksiz, bana borçlusunuz. Open Subtitles لا داعي لإخبارك يا سيد بوبيسكو انك مدين لي
    Herkese söylediğin için teşekkürler. Open Subtitles شكراً لإخبارك كل هؤلاء الناس بخصوص مدرستي
    Bunu söylemek istemezdim Wallace. Ama ölmüş olman gerekirdi. Open Subtitles حسنا، أكره لإخبارك هذا، والاس، لكنّك يفترض بأنهم كنت ميت.
    Değerimi koruyabilmemin tek yolu, Sloane'dan bir adım önde olmanız için sadece bilmeniz gerekenleri söylemek. Open Subtitles الطريق الوحيد لي لإبقاء قيمتي لإخبارك فقط الذي تحتاج للمعرفة لكي يبقى قبل سلون.
    Herhalde işi bırakacağımı söylemek için hiç de uygun bir zaman değil. Open Subtitles أحزر هذا سيئ جدا وقّت لإخبارك أنا يجب أن أترك.
    Sana bıraktığımı söylemeye ve veda etmeye geldim. Open Subtitles جئت هنا لإخبارك أذهب مباشرة وللقول مع السّلامة.
    - Size Kral'ın İngiltere'ye dönüşünü nereden ve ne zaman yapacağını söylemeye geliyor. Open Subtitles هو قدم لإخبارك أين ومتى الملك يخطط للمدينة عندما عاد لإنجلترا
    Ve bugün... sana gerçekleri söylemeye geldiğimde sırrım benden önce ortaya çıkmış. Open Subtitles واليوم، حين جئت لإخبارك بالحقيقة انكشف سري قبل أن أكشفه أنا
    Eminim sesini duyunca en azından biraz daha güvende hissetmişlerdir, ama bunu söylememe ihtiyacın yok. Open Subtitles أنا متأكدة أنهم أطمؤنا قليلا لسماع صوتك لكنك لا تحتاجيني لإخبارك ذلك
    Liste ellerinde olduğunda, neler olacağını söylememe gerek yok. Open Subtitles لست مضطراً لإخبارك عمّا سيحدث إن حصلوا على تلك القائمة
    Burada olup olmayacağını bize bildirmen gerektiğini söylememe gerek yok herhalde. Open Subtitles لذا, انا اعرف بأني لست مضطرا لإخبارك ان قدومك في وقت مبكر يعني لنا انك
    Bunları sana söyleme şansı bulamadan, ölmediğine minnettarım. Open Subtitles أنا سعيدة لأنك لم تمت قبل أن تواتني الفرصة لإخبارك بهذا
    Ayrıca doğum kontrol hapı kullandığını sana söylemem için deli olmam gerekir. Open Subtitles وسأكون مجنوناً أيضاً لإخبارك أنها تستخدم حبوب منع الحمل
    Daisy, gizli mektubumu Bay Carson'a söylediğin için teşekkürler! Open Subtitles شكراً ديزي لإخبارك السيد كارسن كل مايتعلق برسالتي السرية
    Göğüs ve karın kısmına daha başlamadım bile ama şimdiden söyleyecek çok şeyim var. Open Subtitles أنا ما بدأت حتى على الصدر و البطن وأنا سيكون عندي أكثر لإخبارك ثمّ.
    Birisi benim sikimi koparıp bir kaseye koymadan önce sana kendi cenaze planımı anlatmam lazım. Open Subtitles احتاج لإخبارك بخطتي الرسمية للموت قبل أن يضع أحدهم قضيبي في علبة الحساء
    Benim içimden gelen ses, sana toz olmanı söylememi söylüyor. Open Subtitles لو انا كان عنده صوت داخلي هو سيخبرني لإخبارك للتيه.
    Efendim, bölümünüzün güvenliğinde bir delik olduğunu söylemeyi borç biliyorum. Open Subtitles السيد، أنا ملزم لإخبارك ذلك عندك تسرّب أمن في وسيلتك.
    İnsanın doğası böyle ama... size işinizi anlatmaya gerek yok. Open Subtitles أظن أن هذه هي الطبيعة البشرية لكن ليس هناك حاجة لإخبارك بعملك
    Ben, onu her zaman öldüğünü sana söylemenin bir yolu sanardım. Open Subtitles كنت أظن أن النوبة القلبية هي طريقة الطبيعة لإخبارك بأن تموت
    Bunu söylemekten gurur duymuyorum, ama ilk yumruğu ben attım. Open Subtitles أنا لست فخورًا لإخبارك بهذا لكني أنا من لكمه أولًا
    Buraya gelmemeliydin. Sana bir şey söylemeliyim. Open Subtitles أنت ما كان يجب أن تأتي هنا إحتجت لإخبارك بشيء
    - Kuljit, Sana anlatacaklarım var. Open Subtitles كولجيت، عندي شيء لإخبارك.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more