"لابدّ أنّه" - Translation from Arabic to Turkish

• olması gerek
• etmiş olmalı
• olmalıydı
• almış olmalı
• şeyler olmalı

Sizin gibi zeki birinin bunu mutlaka önceden hesaplamış olması gerek.
رجل بمثل دهائكَ، لابدّ أنّه أخذ هذا بالإعتبار..

Ya da yakınlarında. Binanın sistemiyle iletişimde olması gerek. Solucanı sürekli etkin tutuyor.
أو قريب منه، لابدّ أنّه جهاز على إتصال بنظام المبنى، حيث يعمل على إبقاء الدودة نشطة بإستمرار.

Erkeğinin gözünün bir başkasına kayması seni deli etmiş olmalı.
لابدّ أنّه أغضبكِ أن تعرفي أنّ رجلكِ لديه عينين زائغة.

Trafik kameralarını kullanarak taksiyi takip etmiş olmalı.
أجل ، لابدّ أنّه تتبع سيارة الأجرة باستخدام كاميرات المرور

Bıraktığı delillerin bir şeye yaramayacağını biliyor olmalıydı.
لابدّ أنّه كان يعرف أنّ الأدلة لن تصمد.

Üç kez gitti ama, biraz olsun risk almış olmalı.
لكنه قام بثلاث جولات لابدّ أنّه تحمّل مخاطرًا

Burada, hayatının içinde her şeye anlam katacak bir şeyler olmalı.
لابدّ أنّه يُوجد جواب هنا، شيء في حياته يجعل كلّ ذلك منطقياً.

Sarah'nın iş yüküne bakılırsa zaman ayıracak kadar önemli bir şey olması gerek.
-مع كمّية عملها لابدّ أنّه كان مهمّاً تخصيص بعض الوقت لنفسها

Bu işe girişmen için sana fazladan güven sağlayan bir şeyler olması gerek.
-الآن، لابدّ أنّه كان هناك شيء منحك ثقة أكبر لتنفيذ هذه العمليّة.

Onun kan olması gerek değil mi?
-إذن لابدّ أنّه دم؟

Primo. - Emily'yi orada da takip etmiş olmalı.
لابدّ أنّه لاحقها من هناك.

Archie gizlice fotoğraflarını çekiyorsa Hughes'i teşhir etmeyi plânlıyor olmalıydı.
لو كان (آرتشي) يلتقط صُور مُراقبة، لابدّ أنّه كان يُخطط لكشف (هيوز).

Kapalı olmalıydı.
لابدّ أنّه كان مُغلقاً.

Katil Hutten olmadığından bankadan biri olmalıydı. Ama neden Nancy?
لمْ يكن (هاتن) القاتل، لذا لابدّ أنّه كان شخص آخر بالمصرف، لكن لمَ (نانسي)؟

- İlaçlarını içkiyle birlikte almış olmalı.
لابدّ أنّه خلط أدويته مع الخمر.

Alan içeriden almış olmalı.
لابدّ أنّه حصل عليها

Başka bir kimlik almış olmalı.
لابدّ أنّه أخذ هويّة أخرى.

Kim olduğunu gösterecek bir şeyler olmalı.
لابدّ أنّه يُوجد شيء هناك سيُساعدنا على معرفة هويّته.