"لا تلعب" - Translation from Arabic to Turkish

• oynama
• oynamıyorsun
• oynamamanı
• oynamak yok
• yapma
• oynamayın
• dans etme
• oynamıyorsan
• oynamıyor
• oynamazsın

- Oyuncaklarla oynama, evlat. - Benim adım evlat değil. - Dexter, kes şunu.
ـ لا تلعب بهذه الأشياء يا صغيرى ـ أنا لست ضغيرك

Bizimle oyun oynama. Fransa tarafından isteniyorsun.
لا تلعب ألعاباً معي أنت مطلوبٌ في فرنسا.

Yani demek istediğim hiçbir oyunu üç defa oynama.
أقصد لا تلعب نفس اللعبة ثلاثة مرات متتالية

- Oyunu onun gibi oynamıyorsun. - Oynamaya çalışıyordum. Patakladı beni.
أنت لا تلعب لعبته حاولت أن ألعبها ، ولكنه هزمني

Sana kaç defa böyle şeylerle oynamamanı söylemeliyim?
كم مرّة يجب أن أخبرك أن لا تلعب بمثل هذه الأشياء؟

Merdivenlerde oynamak yok. Bir gün düşecekler.
لا تلعب معهم تلك اللعبة على السلالم سيقعون يومـًا ما

Benimle oyun oynama. Her an onunla olmaya çalışıyorsun.
لا تلعب معي يا سيد كليمنس انت تقضى كل ثانية ممكنة معها

Tahtayla oynama, adamla oyna.
انت لا تلعب مع لوح الشطرنج انت تلعب دائما مع المنافس

Çocukla şakalaşma. - Onunla oynama. Onunla konuşma.
لذا، لا تضحك مع الطفل، لا تلعب معه، لا تتحدث اليه

Bana oyun oynama.
لا تلعب معى ابدا مثل عازفى الناى. موافق؟

Tamam, Goldmember. Gülen çocuğu oynama!
حسنا يا العضو الذهبي لا تلعب دور الولد الضاحك

Böyle basit şeylerle oynama ve ait olduğun yere geri dön!
لا تلعب بهذه الاشياء الحقيرة وتعود وقت ما تشاء

Bana kurbanı oynama. En başından beri bunun ne olduğunu çok iyi biliyordun.
اسمع، لا تلعب دور الضحيّة، عرفتَ ما هذا منذ البداية

Neden büromda oynamıyorsun. Birine dava filan aç.
لماذا لا تلعب فى مكتبى, سو شخص ما لديهم لكل شئ

Oyuncaklarını bulamadım, bu yüzden neden sadece şu saç kurutma makinesi ve çıngırakla oynamıyorsun?
لم أتمكن من إيجاد ألعابك لماذا لا تلعب بمجفف الشعر والخشاخيش هذه؟

Pek poker oynamıyorsun değil mi?
أنت لا تلعب لعبة البوكر كثيرا , أليس كذلك؟

Sana küçükken ateşle oynamamanı öğretmeye çalıştım.
حاولت تعليمك أن لا تلعب بالنار عندما كنت صغيرا.

Ödevler bitmeden oyun oynamak yok, söz mü?
لا تلعب ألعاب الفيديو حتى تنجز فروضك المنزل، أتعدني؟

Evliliğin kutsallığının, asil koruyucusu ayakları yapma bana, babacık.
لا تلعب معى دور المدافع النبيل عن قدسية الزواج

Size kaç defa karanlık olunca ormanda oynamayın dedim?
كم مرة علي ان أخبرك أن لا تلعب في الغابة بعد الظلام؟

Bayram çiçeği etrafında dans etme, evlat.
لا تلعب بالنار يا فتى

İyi oynamıyorsan, neden kazanmalısın ki?
لكن إذا كنت لا تلعب بشكل جيّد، لماذا يجب عليَك الفوز بالمُباراة؟

Onunla konuşamıyorum. Tenis oynamıyor.
لا أستطيع التحدث معها كما أنها لا تلعب التنس

Bu oyunu ya onun tarzıyla oynarsın ya da hiç oynamazsın.
يجب ان تلعب معه بطريقته, او لا تلعب معه اطلاقا