Servis sende. Ama sakıncası yoksa servisi yine ben atacağım. | Open Subtitles | لنغير الأرسال, سأقوم بالأرسال مرة أخرى أن كنت لا تمانع |
Aslında senin için sakıncası yoksa, biraz özel bir konuşma yapıyorduk. | Open Subtitles | في الحقيقة، أننا نقيم حفلة خاصة هنا إذا كنت لا تمانع |
Birkaç kişi davet ettik. Umarım sakıncası yoktur. Kaç kişi? | Open Subtitles | ــ دعونا بعض الناس، لعلك لا تمانع ــ كم عددهم؟ |
Çıkaracağım şunları. sakıncası yok, değil mi? | Open Subtitles | أعتقد اننى سأخلعهم ، إنك لا تمانع أليس كذلك ؟ |
Pekala, bunu ödünç almamda sorun olmaz, değil mi ? | Open Subtitles | لذلك سوف لا تمانع إذا أنا اقتراض هذا، أليس كذلك؟ |
Eğer sorun olmazsa senin üzerinden bir şeyler yapmak istiyorum. | Open Subtitles | اذا كنت لا تمانع فأريد أن أطلعكً على أمرِ ما |
Eğer sakıncası yoksa. Bu küçük kitaplardan biri bende kalsın | Open Subtitles | إن كنت لا تمانع, سأقوم بالاحتفاظ بأحد هذه الكتب الصغيرة |
Dinle, eğer sakıncası yoksa Athena ile şov öncesi bir ayinimiz var. | Open Subtitles | أسمع أذا كنت لا تمانع أنا و أثينا لدينا طقوس قبل العرض |
Bana noel hediyesiydiler. sakıncası yoksa geri vermenizi rica edeyim. | Open Subtitles | وهذه كانت هدية لعيد الميلاد، لذا إن كنت لا تمانع. |
Aradığında, yemeği daha yeni bitirmiştik. Umarım senin için sakıncası yoktur. | Open Subtitles | كنا ننتهي من تناول الطعام حين إتصلت أتمنى أنك لا تمانع. |
Ben yanıtlama sakıncası yoktur umarım bir kaç soru, Sayın Delgros. | Open Subtitles | ارجو أن لا تمانع بالاجابة على بضع اسئلة يا سيد ديلاغروس |
Umarım sakıncası yoktur, balıklar başlarıyla servis edilirler burada. | Open Subtitles | أتمنّى بأنّك لا تمانع. أعتقد بأنهم يجب أن يقدموا مع الرأس. |
Yanımdaki bayan çok hasta. Bir sakıncası yok ya? | Open Subtitles | معى سيدة مريضة هنا أنت لا تمانع , أليس كذلك ؟ |
- Yanında bir dakika oturmamın sakıncası yok, değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تمانع من جلوسي لدقيقة أو دقيقتين ؟ |
Bir süreliğine onu ödünç alsam sorun olmaz, değil mi? | Open Subtitles | لا تمانع في أن تقترض منه لبعض الوقت، أليس كذلك؟ |
- sorun olmazsa üzerinden birlikte geçmek isterim. Daha anlaşılır olur. | Open Subtitles | اذا كنت لا تمانع سوف احضر معك سوف يجعلك تشعر بشعور افضل |
Ve söylememde sakınca yoksa, çok güzel bir eviniz var. | Open Subtitles | و إذا كنت لا تمانع بقولي لديك منزل رائع أيضاً |
Evet, öyle. Üzgünüm, ödünç aldım. Üşümüştüm, umarım sorun değildir. | Open Subtitles | نعم انا آسفة كان الجو باردا آمل ان لا تمانع |
Charlie, sence mahsuru yoksa almak istediğim bir parça daha var. | Open Subtitles | شالى هناك شىء احب ان ااخذه معى اذا كنت لا تمانع |
O halde ben şimdi eve gitmeliyim sorun değilse evde buluşabiliriz | Open Subtitles | علي ان اذهب الى المنزل اذا اردت مقابلتي هناك لا تمانع |
Senin tüm kredi kartı numaralarını alıp birinci ve ikinci arasında ondalık hanesinde bir fark olup olmadığından emin olmak için kontrol etmemde bir sakınca yok değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تمانع لو قمت بالبحث والتقصّي وسحب كل أرقامك للتأكد من عدم ضياع نقطة عشريّة بين الأرقام ؟ |
İşiniz bitince baba, umarım sana baba dememe kızmazsın... arkaya gel de sana çocuk için ne yaptığımı göstereyim. | Open Subtitles | عندما تنتهي يا أبي .أتمنى بان لا تمانع من بأن أناديك هكذا تعال الى الخلف .سأريك الشيء الذي أصنعه من أجل الفتى |
Geçen hafta sana söylemiştim. sorun değil demiştin. | Open Subtitles | . أخبرتك الأسبوع الماضي . وقلت بأنك لا تمانع |
Kendimi savunmamda bir sakınca yoktur umarım? | Open Subtitles | انت لا تمانع اذا حاولت الدفاع عن نفسي هل تمانع؟ |
Kimya laboratuvarında partnerin olmamın bir sakıncası var mı? | Open Subtitles | اسمع انت لا تمانع كوني شريكك في مختبر الكيمياء؟ |
Bak,izin verirsen atlı karıncandan inmek istiyorum. | Open Subtitles | أنظر ، إذا كنت لا تمانع أود النزول للتجول |