"لحق" - Translation from Arabic to Turkish

    • takip
        
    • yakaladı
        
    • hasar
        
    • hakkı
        
    • peşime
        
    • hasarı
        
    • peşinden
        
    • peşimden geldi
        
    Gary için bir şey yaptım daha rahat takip etsin diye. Open Subtitles اوه لقد صنعت شيئا لغاري لتعويضه عن الاذى الذي لحق به
    Bir ay sonra kardeşi işkence gördükten ve fabrikasına devletin el koymasından sonra, o da büyükannemi takip etti. TED لحق بها بعد شهر، بعد أن تم تعذيب إخوته واستولت الحكومة على مصنعه.
    Adamlarımdan biri onları takip etti. Şimdi onları gözlüyor. Open Subtitles لحق بهم أحد الأخوة وهو هناك يراقب المكان الآن
    Fakat bana yetişti ve ceketimden yakaladı beni sert bir şekilde savurdu. Open Subtitles ثم لحق بى وامسكنى من سترتى ودفعنى بكل قوة لديــه
    Ama dirsek kemiğindeki hasar keskin bir objeyle ve çene kemiğindeki hasar da keskin olmayan bir objeyle yapılmış. Open Subtitles ولكن تم قطع الزند بواسطة سلاح ذو حدين حاد والضرر الذي لحق بالفك السفلي من شيء مع سطح حاد
    Kadınların oy hakkı için çok açık. Open Subtitles تقويرة الفستان توحي بمطالبة المرأة لحق التصويت
    Akşam 10'da ise serbest bıraktı. Arabayla uzaklaştılar. Pell, onları kasaba sınırına kadar takip ettiğini ve bir daha da görmediğini söylüyor. Open Subtitles لقد خرجوا ويقول أنه لحق بهم على خط البلدة
    Bilmiyorduk. Bizi takip etmiş olmalı. Haberimiz yoktu. Open Subtitles نحن لم نعرف هو لا بد وأن لحق بنا نحن لم نعرف
    Megatron onu Dünya'ya kadar takip etti, orada onu Kaptan Witwicky buldu. Open Subtitles وميغاترون لحق به الى الارض عندما وجده كابتن ويت ويكى
    - Bizi otele kadar takip etti. - Ne sizi takip etti? Open Subtitles لقد جاء ورانا الى الفندق ماذا تعنين أن لحق بكم ؟
    Kimse sebebini gerçekten bilmiyordu ama büyük şef Muhluri öldüğünde atalarıyla birlikte yaşamasına uygun olarak aslanın onu takip ettiğine inanılıyordu. Open Subtitles لا احد عرف لماذا ولكن كان يعتقد أنه عندما توفي الرئيس العظيم موهلوري الاسد لحق به
    Sana söylüyorum, seni takip ettiği için cesedi buraya attı. Open Subtitles اقول لك انه لحق بك الى هنا فحسب والقى الجثه ساتحقق من ذلك ..
    Evine kadar takip etmiş. Open Subtitles لا استطيع التصديق ان الرجل لحق بها طوال الطريق الى منزلها
    Kıyafetlerini giyip saçımı yaparım, arabasına binerim o şerefsiz beni takip eder ve sessiz bir yerde indiririm. Open Subtitles أرتدي ملابسها وأسرح شعري وأركب سيارتها وإن لحق بي ذلك الوغد سآخذه إلى مكان هادئ
    Peşimizden geldiler -- bizi oraya getirten adam bizi takip etti ve dedi ki "Yani Belediye Başkanıyle yemek yemeyecek misiniz?" TED ولحقوا بنا.. لحق بنا الشخص الذي أتى بنا إلى هناك وقال لنا "أتعني بأنك لن تحضر الغداء مع العمدة؟"
    Ama belki de katil onu yakaladı sessiz kalması için zehirledi ve altınları kendine sakladı. Open Subtitles لكن ربما القاتل لحق بها وسممها لإسكاتها وحفظ الذهب لنفسه
    ...okadar hızlıkıneredeyse kamera aracını yakaladı. Open Subtitles أنه ينطلق بسرعة لدرجة تقريبا لحق سياره الكاميرا. المسار الذي يمتد من هوبكينتون
    İmparatorluğa böyle bir hasar vermekten tatmin olmamış gibi aynı zamanda hırslarına hizmet etmek amacıyla kalıcı bir ordunun kurulmasını talep ediyorsun. Open Subtitles غير راض عن سبب هذا الضرر الذى لحق بالإمبراطورية، انت ايضا طالبت بأقامة جيش دائم هذا وحده يخدم الغرض لأرضاء طموحاتك.
    Sonra Ed, bu 15 dolar telif hakkı işi her 4 K Altair'in içindeki BASIC için, kabul edilir gibi değil. Open Subtitles وكذلك، إد، هذا العمل بـ15 دولارًا لحق الملكية لكل لغة بيسك تباع في كل ألتير فور كاي ليس مقبولا ابدًا
    Bazı ödül avcıları kaçak bir köle olduğumu söyleyerek peşime düştü. Open Subtitles لحق بي بعض صائدي الجوائز، قالوا بأنّي فار.
    Evet, vücudundaki hasarı baz alırsak ölüm sebebi ortada. Open Subtitles أجل، إذا بنيت النتائج فقط على الضرر الذي لحق بجسده.
    Onları bir yere saklamak zorunda kalmış olmalısın fakat sonra Arayıcı peşinden geldi ve maalesef seni benden önce buldu. Open Subtitles لكن من المأكد انك خبئتهم في مكان ما. لكن الباحث لحق بك. ولسؤ الحظ, وجدك قبل ان افعل انا.
    Vedalaşmak için bara gittim. peşimden geldi. Open Subtitles لذا ذهبت الى الحانة لأودعه وقد لحق بى

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more