| Bu nedenle karaciğeri kandırmak için Truva Atı benzeri bir konsept kullanıyoruz. | TED | لذا فنحن نستخدم مفهموماً يشبه فكرة حصان طروادة لخداع الكبد |
| Baron Gruda ve onun güzelleri... gemide Kralın kendisini kandırmak için yeterli giysi bırakmışlar. | Open Subtitles | البارون غرودو ترك ملابس كافية لخداع الملك نفسه ان عرفنا اي شخص في الداخل وانكشف امرنا |
| Dâhice, aslında. Bir arama motoru almış ve bunu ölümü kandıracak bir yol hâline getirmiş. | Open Subtitles | أَخذتْ ماكينة بحث وحوّلتْها إلى طريقة لخداع الموتِ |
| Sadece birkaç yıl önce, bu hastanede ağrı kesiciler için bu güzel doktoru kandırmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | قبل سنوات كنت في هذا المستشفى لخداع تلك الطبيبة اللطيفة لأخذ مسكنات |
| Ölümü kandırma gücü sadece bir kişi tarafından elde edildi ama birlikte çalışırsak biliyorum ki bu gizemi çözebiliriz. | Open Subtitles | لخداع الموت نحتاج لقوة . واحد فقط يمكنه اكتسابها لكن ان عملنا سوية انياعلمانهبامكاننااكتشافالسر. |
| O aleti aldatmanın yöntemleri olduğunu ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا يعلم بوجود طرق عديده لخداع هذا الشيء |
| Kiliseyi yıkıp süpermarket yapmak için yukarıdakileri kandırmanın bir yolunu buldular. | Open Subtitles | مجموعة من رجال الأعمال الانتهازيين وجدوا طريقة لخداع الناس كي يبنوا كنيسة من أجل بناء متجر |
| Ölümü atlatmak için, bıçak, bedenleri değiştirme gücüne sahip. | Open Subtitles | السكين تعطي القوة للتنقل بين الأجسام لخداع الموت |
| Erkeklerin gözlerini kandırmak için bir tanrıçanın güçlerine sahip olmasaydın... senden çığlık atarak kaçacaklarına hiç şüphe yok. | Open Subtitles | اذا كنت لا تملك صلاحيات آلاهة لخداع عيون الرجال لا شك في انها تريد ان تهرب من من يصرخ |
| Siz bir şeyler düşünürsünüz. Yaptığınız şey bu, insanları kandırmak için yeni ve zekice şeyler düşünmek. | Open Subtitles | ستجدون حلا, فهذا ما تفعلونه تجدون طرقا جديدة و مبتكرة لخداع الناس |
| Pislik herifler halkı kandırmak için, onların yeteneklerini kullanıyor. | Open Subtitles | الرجال الفاسدون يستعملون مهاراتهم لخداع الناس |
| Profesyonel bir ekspertizi kandırmak için kalpazanlıkla suçluyor. | Open Subtitles | إنّه يشير إلى محاولة تزييف لخداع مقيّمي التُحف المحترفين. |
| Lâkin eski kralı kandırmak için hayaletleri kullandılar ve sonunda gücü ele geçirmek için girişimde bulundular. | Open Subtitles | لكنهم استخدموا الأشباح لخداع الملك السابق و حاولوا الإستيلاء .على السلطة |
| Bir arama motoru almış ve bunu ölümü kandıracak bir yol hâline getirmiş. | Open Subtitles | أخذت محرك بحث وحولتها الى وسيلة لخداع الموت. |
| Çirkin vücutlarınızı Moğolları kandıracak şekilde örtün. | Open Subtitles | نكروا أجسامك القبيحة لخداع المغول |
| Çok benzemeyebilir ama öldürülen adamları kandırmaya yetti. | Open Subtitles | قد لايبدو كثيرا لكنه كان كافيا لخداع الناس الذين قتلوا |
| Beni en iyi tanıyan kişileri kandırmaya hazır mıyım bilmiyorum. | Open Subtitles | انا لست مستعدة لخداع من يعرفونى جيدا |
| Sen de beni her seferinde ölümü kandırma kabiliyetinle hayal kırıklığına uğratıyorsun. | Open Subtitles | وأنت لم تفشل أبدا بتخييب أملي مع قدرتك لخداع الموات |
| Kendimizi aldatmanın faydası yok. | Open Subtitles | لاداعي لخداع أنفسنا |
| Sanki hiçliği kandırmanın yolları varolmaya başlamış gibi gelmeye başladı. | Open Subtitles | وكانت تبدأُ بالظُهور مثل كما لو كانت هناك طرق لخداع اللاوجود إلى الوجود. |
| Evet, basını atlatmak için. Kapılarda bekleyen paparazzilerin olduğu bu çağda pek yaygın bir yöntem değil. | Open Subtitles | أجل، لخداع الصحافة، فإنّها مُمارسة غير إستثنائيّة في هذا العصر لمُصوّري الفضائح. |
| Hepsi timsahın beni oyuna getirmesine izin verdiğim için oldu. | Open Subtitles | كلّ هذا لأنّي تركت نفسي تتعرّض لخداع ذلك التمساح |
| O ölürse, Devleti dolandırmak için çete kurulduğu kanıtlanamaz. | Open Subtitles | ولو كان قد قُتل ,فلا توجد طريقة لأثبات هذا مؤامرة لخداع الحكومة |
| Robot resme, Daren'ı kandırabilecek kadar benziyordu. | Open Subtitles | كان يبدو بمافيه الكفاية مثل الصورة لخداع (دارين) |
| Ördekleri kandırmak içindi. | Open Subtitles | لخداع البط. |