Aslında, kadınların da erkekler gibi açıkça konuşma ihtiyacı vardır ama bunu yapmalarına engel vardır. | TED | النقطة الرئيسية هي أن للنساء احتياجات للتحدث كما للرجال، ولكنهن لديهن حواجز تحولهن عن ذلك. |
Evet, ama çok az kızda sendeki harika öğrenme isteği vardır. | Open Subtitles | نعم، لكن القليل من الفتيات لديهن الرغبة الشديدة في التعلم |
Pek çok korkunç kadının onlara adanmış kocaları vardır. | Open Subtitles | الكثير من السيدات المريعات لديهن أزواج مراعون |
Kadın liderler yaratmak için yapmanız gereken tek bir şey olduğuna inanıyorum: lider olmak için gerekli vasıflara sahip olduklarını onlara gösterin. | TED | أؤمن بشدة أنه من أجل أن تصنع نساءً قائدات تحتاج لفعل شيء واحد فقط أن تخبرهن أن لديهن ما يلزم ليصبحن قائدات |
Bir çok kadının sadece çocukları var ve dediklerine göre onların hareketlenmesinin en zor kısmı çocuklarından ayrı kalmaları. | TED | العديد من النساء متزوجات و لديهن أطفال، ويقولن أن الجزء الأصعب فى عملهم هو أنهن بعيدات عن أطفالهن. |
- Amazonlar'ın defileleri yoktur. | Open Subtitles | فقط لا تتوقعي مني حضور الاستعراضات العسكرية أو أي شيء فتيات الأمازون ليس لديهن استعراضات عسكرية |
Bazı kadınlar var ki, başlarına geleni hak etmiş oluyorlar. | Open Subtitles | حكِم عقلك هناك بعض النساء يسألون عن كل شئ لديهن |
Hem, bütün kadınların siyah elbisesi vardır. | Open Subtitles | لكن على أي حال جميع النساء لديهن فستان أسود |
Bak sana bir şey açıklayayım kadınların farklı ruh halleri vardır, bu hayatın bir gerçeğidir. | Open Subtitles | ، النساء لديهن مزاج متقلب . هذه حقيقة من حقائق الحياة |
Beklentileri vardı. Kadınların hep beklentileri vardır. Ve sen onları gerçekleştiremedin. | Open Subtitles | كان لديها توقعات , النساء لديهن توقعات وأنت لم تواجهها |
veya belki de, belki de kendi sesleri vardır. Gerçekten bilemiyorum. | Open Subtitles | او ربما هن, ربما لديهن صوت انا حقاً لا اعرف |
Eğer hayat boyu 5,6,7 veya 10 karın varsa, hepsinin özel bir yeri vardır sende. | Open Subtitles | إذا كان لديك 5، 6، 7 أو عشر زوجات في الحياة جميعن سيكون لديهن شيئاً مميزاً |
Bende Sex and The City'dekilerin süslü zevkleri vardır sanıyordum. | Open Subtitles | وأنا من كنت تظن أن فتيات برنامج الجنس والمدينة'' لديهن ذوق مبهرج'' |
Hiç "kamerayla sevişmek" deyimini duydun mu? Mankenin bir yeteneği vardır. | Open Subtitles | أسمعت من قبل التعبير القائل "ضاجع آلة التصوير" العارضات لديهن موهبة.. |
Tüm mürebbiyelerin hüzünlü bir hikâyesi vardır. Sizinkisi ne? | Open Subtitles | جميع المربيات لديهن قصة مأساوية، فما هي قصتكِ؟ |
Bazı kızların bazı şeylerinden hoşlanır, ayrıca bazı başka kızların başka şeyleri vardır, ve durum şu ki, yapmak istediğin-- şimdi değil, ama ileride bir gün-- birini... bulmak... senin sahip olduğun şeylerden hoşlanan. | Open Subtitles | ، بعض الأشياء في بعض الفتيات لكن هناك فتيات أخريات ، لديهن أشياء أخرى ، والأمر هو أن ما يتوجب أن تفعليه |
Bahse girerim, oradaki en az üç kızın ciddi biçimde baba sorunları vardır. | Open Subtitles | أراهن على الأقل تلك الفتيات الثلاثة هُناك لديهن نفس مُشكلة الخطيرة. |
Burada gördüğünüz kadınlar, güçlü yeteneklere ve lider olmak için gerekli potansiyele sahip. | TED | هؤلاء النسوة الذين ترون هنا لديهن مهارات وامكانيات عالية ليصبحن من القادة |
kadınlar denge konusunda çok daha iyidir çünkü 100 barfiks çekebilecekleri gibi bir düşünceye sahip değildirler. | TED | النساء أكثر إتزاناً بكثير لأنه ليس لديهن تلك الفكرة أنه سيكون بمقدورهن فعل 100 سحبه لأعلى. |
Bu kızların sahip olduklarına dair hissettiğimiz şeylerden birisi çok yoğun bir cesaret taşıdıklarıydı. | TED | شعرنا بأن إحدى الأشياء لدى هؤلاء الفتيات هو الكم الهائل من الشجاعة لديهن |
Sorun değil, onların da seninle alakası yok zaten. | Open Subtitles | هذه بسيطه,00 لأنهن ليس لديهن أي إهتمام تجاهك |
İnanılmaz seksi olmalarının yanısıra günlük seks konusunda hiçbir sorunları yoktur ki bu arada, bu saygı duyulacak bir şeydir. | Open Subtitles | بجانب أنهن فاتنات لا بأس لديهن مع العلاقة العرضية وهي علاقة أحترمها بالمناسبة |
Ekstra olarak da 3 çeyrekliği olmayan tüm kadınlar adına küçük bir hediye. | Open Subtitles | وشيء آخر إضافي، مجاملات للنساء الاتي ليس لديهن ثلاث أرباع في أي مكان. |