"لستِ مضطرة" - Translation from Arabic to Turkish

    • zorunda değilsin
        
    • gerek yok
        
    • zorunda değilsiniz
        
    • gerek yoktu
        
    • mecbur değilsin
        
    Biliyorsun, gelmek zorunda değilsin. Benim annem sonuçta, ilgilenebilirim. Saçmalama. Open Subtitles تعرفين, لستِ مضطرة للمجيء إنها أمي, و يمكنني الإعتناء بها
    Şu güzel bifteğin tadına bir bak. Yemek zorunda değilsin. Open Subtitles خذى قطعة اللحم الذيذة هذه لستِ مضطرة لأكلها
    Eğer okulda işin varsa bizi yolcu etmek zorunda değilsin. Open Subtitles لستِ مضطرة للرجوع لتفقدنا إن كنتِ مشغولة في المدرسة
    Doğruca odama git ve orada bekle. Ayakkabılarını çıkarmana gerek yok. Open Subtitles لذا اذهبي مباشرة إلى غرفتي وانتظريني هناك, لستِ مضطرة لخلع حذائيك
    Tek söylediğim, moralimi düzeltmek için çalışmana gerek yok. Open Subtitles لقد بدأت لتوي في الحديث لستِ مضطرة لأن تحاولي أن تحسني من شعوري
    -Gitmek zorunda değilsin, Irene... Open Subtitles لستِ مضطرة للذهاب، ولا حق له بأن يطلب منكِ ذلك
    Camdan ayakkabın onda değilse onunla görüşmek zorunda değilsin. Open Subtitles فأنت لستِ مضطرة إلى رؤيته بعد ذلك, حسناً؟
    Sen gitmek zorunda değilsin. Ama ben evi merak ediyorum. Open Subtitles , لستِ مضطرة للذهاب لكنني متحمسة لرؤية هذا المنزل
    En azından hamile olup olmadığını anlamak için doktora gitmek veya tavşan öldürmek zorunda değilsin. Open Subtitles على الأقل لستِ مضطرة للذهاب إلى طبيب و قتل أرنب لتعرفي لو كنتِ حاملاً
    Mazeret uydurmak zorunda değilsin. Reddedilmeyi kaldırabilirim. Open Subtitles لستِ مضطرة لايجاد عذر له أنا يمكنني تقبل الرفض
    Bana simdi kibarlık etmek ş zorunda değilsin. Open Subtitles اسمعي, لستِ مضطرة لأن تكوني لطيفة معي الآن
    Aslında, istemiyorsan, burada yaşamak zorunda değilsin. Open Subtitles أتعلمين , لستِ مضطرة للعيش هنا إن لم ترغبي بذلك
    İstemiyorsan burada yaşamak zorunda değilsin. Open Subtitles أتعلمين , لستِ مضطرة للعيش هنا إن لم ترغبي بذلك
    Tüm yemekleri kendi başına yapmak zorunda değilsin. Open Subtitles لستِ مضطرة لإعداد هذا الغداء بأكمله وحدكِ
    Söylemene gerek yok. Grafiğiniz bize bilmemiz gereken her şeyi anlatıyor. Open Subtitles لستِ مضطرة لقول ذلك فمخططكِ يخبرنا بكل ما نحتاج لمعرفته
    - Sorun değil, anlatmana gerek yok. - Anlatmayacağım. Open Subtitles ـ لابأس لستِ مضطرة لإخباري ماحدث ـ أن لن أفعل
    O kadar zahmete katlanmana gerek yok. Open Subtitles أوه ، أنتِ لستِ مضطرة للخضوع لتلك المتاعب
    Yani, sana fatura adresinin şuan ki geçerli adresin olup olmadığını sorduğum zaman bana 30 dakikalık bir hikaye anlatmana gerek yok. Open Subtitles انكِ تجعليهم أصعب من المتوقع اعني , انكِ لستِ مضطرة بقص قصة لمدة 30 دقيقة لو سألتِك
    Bir sürü yiyeceğimiz var. Çalmana gerek yok. Open Subtitles لدينا الكثير من الطعام لستِ مضطرة للسرقة
    Ama ben aşırı dindar garip bir adamım nihayetinde. Söylediğim şeylere inanmak zorunda değilsiniz. Open Subtitles لكن أنا مجرّد شخصٍ غريب متدين لستِ مضطرة لتصدقي أيّاً مما أقوله
    Ama sırf bunun için bu kadar yol gelmene gerek yoktu. Open Subtitles ولكن لستِ مضطرة للمجئ لأسفل سكني لتخبريني به
    Hayır, hayır, hayır. Sorun değil, mecbur değilsin. Open Subtitles كلاّ , لا , لا , لا لا بأس , لستِ مضطرة لفعل ذلك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more