Bisonnette birkaç yıldır arasıra onun için çalışıyormuş. | Open Subtitles | بيسونيت كان يعمل لصالحه بصورة متقطعة لبضع سنوات. |
Hala onun için çalışıp çalışmadığını... merak ediyormuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | إذاً فأنت لم تعد تعمل لصالحه وهذا يثير بعض التساؤلات لديه |
Eşit yetkiye sahipsiniz, sadece kağıt üzerinde, onun için çalışıyor görünüyorsun. | Open Subtitles | سيكون لديك سلطة مساوية، ولكن على الورق فأنت تعملين لصالحه |
Bizi dışarıda tutmak için alarm sistemini bile lehine kullandı. | Open Subtitles | حتى أنه استخدم نظام الإنذار لصالحه عن طريق حبسنا خارجاً. |
Hayır, buraya kardeşimin üyeliği benden daha fazla hak ettiğini söylemeye ve onun iyiliği için geri adım atmak istediğimi söylemeye geldim. | Open Subtitles | كلا، أتيت هنا لأقول أن أخي يستحق العضوية أكثر منّي وأتنازل عنها لصالحه |
adına çalıştığın yılan var ya. Birinci adayım o. | Open Subtitles | الثعبان الذي تعملين لصالحه هذا المتهم الأول |
onunla çalışmaya devam et diye bunları aklına Brian Shepard sokuyor, değil mi? | Open Subtitles | انه براين شيبرد من يضع هذه الأفكار في رأسك لتستمر في العمل لصالحه |
Kuduz Köpek California'da olduğundan, işler onun için iyi gidiyor görünüyor. | Open Subtitles | ..الآن كون مادوغ في كاليفورنيا يبدو أن الأمور تسير لصالحه |
onun için yarışmazsam, bunların olacağını aynen söylemişti. | Open Subtitles | هذا ما قال أنه سيحدث بالضبط إن لم أقم بالقيادة لصالحه. |
Bakın, kocanızı sevmenizi ve onun için bir şeyler yapmaya çalışmanızı takdir ediyorum ama demek istiyorum ki, şimdi yardım etmiyorsunuz. | Open Subtitles | إسمعي أنا أحترم بأنك تحبين زوجك و تريدين ما هو جيد لصالحه لكن أنت لا تساعدين الآن |
Hiç bir gün onun için çalışacağından bahsetti mi? | Open Subtitles | هل تحدث أبدا عن أنك ستعمل لصالحه يوما ما ؟ |
Anlaşılan biriminiz içinde de onun için çalışanlar mevcut. | Open Subtitles | لا بدّ أنّ لديه أشخاصاً من قسمكم يعملون لصالحه. |
Ben öyle demezdim. Biz onun için çalışıyoruz. | Open Subtitles | أتعرف ، لم أكن لأقول هذا ، نحن نعمل لصالحه |
Belki amcası senden onun için bir teslimat yapmanı isteyecek. | Open Subtitles | لربما سيطلب منك عمّه أن تقوم بالترويجّ لصالحه |
Henry sahiden de onun için çalıştığımı düşünmeyecek kadar akıllı. | Open Subtitles | هنري أذكى من أن يعتقد أنني اعمل لصالحه فعلا |
Fitch'in ekibi jüri seçiminde lehine kullanabileceği her şeyden yararlanacak... | Open Subtitles | فريق فيتش سيختار المحلفين بطريقة علمية لصالحه باستخدام التصوير ومراقبة الخطوط والمظاهر النفسية ودراسة الخطوط |
Emrindeki oraklarla birlikte, Baal güç dengelerini kendi lehine bozdu. | Open Subtitles | مع تلك القوات تحت قيادته , باال قد بداء يميل موازين القوى لصالحه أوراك |
Bunu konuşmuştuk. Kendi iyiliği için böylesi daha uygun. Onun gibi bir adam, kendi hataları için başkalarını... | Open Subtitles | لقد تكلمنا بشأن ذلك، فهذا لصالحه رجل كهذا اعتاد لوم الآخرين على... |
- Onu kendi iyiliği için tuttum. - Bu senin sorunun. | Open Subtitles | احتجزته لصالحه لقد وضحتي وجهة نظرك |
adına çalıştığım adam yaptı. | Open Subtitles | الشخص الذي أعمل لصالحه من فعل هذا |
Babam onunla çalışmaya başladı. | Open Subtitles | في نهاية المطاف، بدأ والدي بالعلم لصالحه |
Ne zaman bir müşteri benim ücretimi göz ardı etse kimin için çalıştığım konusunda düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | عندما لا يظهر الزبون نفسه لي ابداء بالتساؤل .. عمن اعمل لصالحه |