Saygı delisi bir adam olsaydım bu söylediğin çok saygısızca derdim. | Open Subtitles | إن كنتُ مهتماً بشأن الإحترام لقلتُ بأنّ هذا يقلل من إحترامي |
Kafa buluyor olsaydım hayalarına tekme atmam gerekiyor derdim. | Open Subtitles | لو كنتُ أمزح معك لقلتُ أنّني سأركلك بين ساقيك |
Fazlasını bilmesem ada sana tutkun filan derdim. | Open Subtitles | لو لم أكن أدرى، لقلتُ إنّ الجزيرة تبغي أذيّتكَ |
Yani saçma olacağını bilmeseydim yanınızda bir sürü elf çalışıyor derdim. | Open Subtitles | أقصد، بحق السماء إنّ لم أكن على دراية، لقلتُ أنّ حفنة من الأقزام تعمل لحسابكَ. |
Eğer bu benim hastalarımdan biri olsaydı sıkıcı yetişmiş yetenekli bir çocuk olduğunu söylerdim. | Open Subtitles | لو كان هذا أحد مرضايّ، لقلتُ أنه طفل موهوب وُلد مُضجراً |
Hani bilmesem, şu anda mezar kazıyor derdim yani. | Open Subtitles | لو لم أكن أعرف أكثر، لقلتُ أنّه الآن يحفر قبراً |
Ben derdim ki, Jüpiter benzeri bir şeyi alın ve 5 milyon mil uzaklığındaki bir yıldızın hemen yanına koyun. | Open Subtitles | لقلتُ خذوا المشتري على سبيل المثال وضعوه بجوار نجمٍ على مسافة خمسة ملايين ميل |
Bir sene önce bu savaşı kazanma şansımızı bana sorsan sıfıra yakın derdim. | Open Subtitles | قبل عامٍ لو سألتموني ماهي فرصنا للفوز بهذا القتال لقلتُ لاشيء |
Seni tanımasam iyi biri olma yolunu yarıladın derdim. | Open Subtitles | لو لم أكن أعرفك جيّدًا لقلتُ أنّك على وشك الغُدوّ محترمًا |
Seni tanımıyor olsam abayı yakmış biri gibi görünüyorsun derdim. | Open Subtitles | لو لم أعرفكِ بشكل أفضل لقلتُ بأنكِ تبدين مسحورة |
Ben de seni tanımıyor olsam midenle dondurma arasında büyük aşk var derdim. | Open Subtitles | في الحقيقة، فلولا معرفتي الجيدة بكِ لقلتُ بأن معدتكِ مولعّة بالبوظة |
Eğer sadece senin hayatınla ilgili olsaydı, tamam derdim. | Open Subtitles | إن كانت حياتك وحدك فقط لقلتُ لا بأس |
Asla demek isteseydim asla derdim. | Open Subtitles | لو عنيتُ "مطلقاً"، لقلتُ "مطلقاً" |
Baban olsaydım, evet derdim. | Open Subtitles | لو كنت أباكِ، لقلتُ نعم. |
Bana sormuş olsaydı, alabileceğini söylerdim ama benden saklamaya çalıştı. | Open Subtitles | إذا سألني فحسب لقلتُ بالتأكيد، لكنّه حاول إخفائه عنّي |
Bilseydim eleştirmen değil, mezarcı olduğumu söylerdim. | Open Subtitles | لو علمتُ ذلك لقلتُ لكِ أنني أعملُ حفاراً ولستُ ناقداً |
Nezaketsiz biri olsaydım bu durumun dünya için olmasa bile İngiltere için çok kötü olduğunu söylerdim. | Open Subtitles | إن لم أكن مُهذبًا، لقلتُ إن هذه مهزلة لهذه البلاد، إن لم تكن للعالم. |