Yerel televizyon haberleri gittikçe büyüyor, ve ne yazık ki sadece yüzde 12'si uluslararası haberlere ayrılmış. | TED | التلفزيون المحلى يلوح بقوة، ولكنه للأسف يخصص 12 بالمئة فقط من تغطيته للأخبار الدولية. |
Dallas Sabah haberleri'nden bir gazeteci bizim davamız bittikten 1 hafta sonra aynı kadının kızının aynı mahkemede bir hırsızlıktan yargılandığını ortaya çıkardı. | Open Subtitles | قد بُلّغ عن ذلك لـ"صباح دالس" للأخبار و وجدوا أن بعد أسبوع المحكمة أنتهت بـ إبنة المرأة قامت بسرقة قضية في هذه المحكمة |
Ne kadar iyimserseniz, bu bölge beklenmeyen kötü haberlere karşı o kadar az tepki veriyordu. | TED | كلّما كنت أكثر تفاؤلاً، كلما قلّ احتمال أن تقوم هذه المنطقة بالاستجابة للأخبار السلبية غير المنتظرة. |
Bence yerel haberler için böyle bir şeyin olması çok iyi. | Open Subtitles | أنا أظن أنه أمر عظيم أن يوجد شيء كهذا للأخبار المحلية |
Araştırma yap, Shutton. Kanal 6 Ana Haber Bülteni'nden Kent Brockman. | Open Subtitles | اعمل على بحثك ياشوتن أنا كنت بروكمان من القناة السادسة للأخبار |
Şimdi de Kanal 6 Özel habere geçiyoruz. | Open Subtitles | والآن تقرير خاص من القناة السادسة للأخبار |
Akşam haberleri için sizin yaşlarınızda bir bayan arıyorum. | Open Subtitles | أبحث عن شخص ما بمثل عمرك للأخبار المسائية |
haberleri seyretme nedenimiz diğerlerinden biraz farklı. | Open Subtitles | .. السبب وراء مشاهدتنا للأخبار مختلِف قليلاً عن الآخرين |
Tamam, ama bu haberleri de izlediklerini gösterir. | Open Subtitles | لا لا ذلك تصعيد حسنا لكن ذلك يعني انه بإمكانهم السماع للأخبار |
Kurtarma helikopteri falan değil o Kanal 8 haberleri. | Open Subtitles | إنها ليست مروحية إنقاذ تلك المحطة الثامنة للأخبار. |
Millet, bunu ilk kez Kanal Beş haberleri'nde duydunuz. | Open Subtitles | حسنا,ياجماعة,سمعتموها هنا أولاً على القناة الخامسة للأخبار |
haberleri kaçırmışsın diye son birkaç haftadır çok fazla işim vardı. | Open Subtitles | في هذه الحالة أنت لم تستمعي للأخبار لقد كنت مشغولا كثيرا في الاسابيع الماضية |
Kendinizi neden kötü haberlere maruz bırakasınız ki? | TED | لماذا ترغب طواعيةً في تعريض نفسك للأخبار السيئة؟ |
Bu harika. Şu sıralar iyi haberlere ne kadar ihtiyacım vardı bilemezsin. | Open Subtitles | هذا عظيم للغاية ، فأنت لا تدركين مدى احتياجى للأخبار الجيدة فى الآونة الحالية |
haberler, dünyaya bakışımızı nasıl şekillendirir? | TED | كيف يمكن للأخبار أن تشكل الطريقة التى نرى بها العالم؟ |
Geçtiğimiz yıl, Pew ve Colombia J-School, Google haberler'in ana sayfasında görünen 14,000 haberi analiz etti. | TED | فى العام الماضى، حللت مدرستى الصحافة بيو وكولومبيا الـ14000 خبر التى ظهرت على الصفحة الأولى لجوجل للأخبار. |
Şu an AM 530 frekansında KQRY dinliyorsunuz, Haber ve trafik durumu kaynağınız. | Open Subtitles | انتم تستمعون الى كاي,كيو.ار.واي,اي ام 530 مصدركم للأخبار و حركة المرور على الأولى. |
Bu adamlar Başkan Obama'nın suikastini duyurmak için Fox Haber'in Twitter hesabını ele geçirdiler. | TED | هذه المجموعة اخترقت حساب وكالة فوكس للأخبار على تويتر لكى تعلن اغتيال الرئيس أوباما. |
Sanırım annemle babamı büyük habere alıştırmam lazım. | Open Subtitles | أظن أننى يجب أن أجهز والداى للأخبار الكبيرة |
Teknoloji dağıtımı mahvediyor internet de artık haberlerin ve yorumların özgün kaynağı durumunda. | Open Subtitles | التكنلوجيا تتحكم بالتوزيع والإنترنت أضحى مصدرا مجاني وحرّ للأخبار و الأراء |
Yarın sabah, Gotham TV haberlerinde. | Open Subtitles | غداً صباحاً. في تلفزيون غوثام للأخبار |
YNH: Evet. Yani, yalan haberin kasti kullanımı rahatsız edici bir işarettir. | TED | يوفال: نعم، أقصد، الأستخدام المفرط للأخبار الوهمية هو علامة مزعجة. |