Peki ya savaş çocuklarımızı korumak için değilse, ne içindir? | Open Subtitles | ولكن لم هي الحرب من أجله عدا للحفاظ على أبنائنا |
Bana ilaç vermek ilişkiyi korumak için en iyi yöntem sayılmazdı. | Open Subtitles | لا شك أن تخديري لم تكن الطريقة المفضلة للحفاظ على العلاقة |
Hastaneyi ayakta tutmak için para bulmakta ne kadar zorlandığımızı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | تتذكر كم كان من الصعب العثور على الأموال للحفاظ على هذا المكان. |
Hastaneyi ayakta tutmak için para bulmakta ne kadar zorlandığımızı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | تتذكر كم كان من الصعب العثور على الأموال للحفاظ على هذا المكان. |
Tüm bu şeyleri kendi kıçını kurtarmak için yapmadığına emin misin? | Open Subtitles | هل انت متأكد انك لاتقول كل هذا للحفاظ على حياتك ؟ |
İşin büyük bölümü özel sektör tarafından yapılacak, bu durumda güvenliği sağlamak için stratejik bir iş bölümü yapılması gerekiyor. | Open Subtitles | سيتم إنجاز معظم العمل بواسطة القطاع الخاص إذن سيكون هناك قسم إستراتيجى للعمالة للحفاظ على السرية المطلوبة |
balıkçılar, kaptanlar, bilim adamları ve teknikerler den oluşan bir takım bu hayvanı 4-5 dakikalığına suyun dışında tutmaya çalışıyor | TED | فريق الصيادين ، قباطنة ، علماء وفنيين يعملون معاً للحفاظ على هذا الحيوان خارج المحيط لحوالي أربعة إلى خمس دقائق |
Tabii ki ama katı giyim kuralları bir etkinliğin edebini korumak için gereklidir. | Open Subtitles | بالطبع لكنه تطبيق صارم، معايير اللباس أمر ضروري للحفاظ على اللياقة المطلوبة للحدث |
Öyleyse, hayatımızı korumak için diğer insanları yok mu etmeliyiz? | Open Subtitles | إذاً فعلينا فقط أن ندمّر الآخرين للحفاظ على طريقة حياتنا؟ |
Biri Mall'un saygınlığını ve kutsallığını korumak için orada. | TED | وإحداها موجودة للحفاظ على كرامة وحرمة المول. |
Bunları kısmen çocukları korumak için yapıyoruz, değil mi? | TED | ونحن نفعل ذلك للحفاظ على سلامة الأطفال، أليس كذلك؟ |
Tahrir'de birbirlerini korumak için canla başla çalışan insanlar, eylemciler gördüm. | TED | وفي التحرير رأيت أناس ومتظاهرين يعملون بجد للحفاظ على سلامة وأمن بعضهم العض. |
Bu aileyi bir arada tutmak için elimden gelen her şeyi yaparım. | Open Subtitles | لأنني سوف أفعل كل ما في وسعي للحفاظ على هذه العائلة معاً. |
olacak adam görünüşte bir şey yapmak tutmak için gidiyor onun boktan kariyerine. | Open Subtitles | الرجل الذى على ما يبدو سيفعل اى شئ للحفاظ على مستقبله المهنى مستمر. |
Kendilerini Tanrı'nın gözetiminde tutmak için nasıl da yüzbinlercesi geliyor bakın. | Open Subtitles | اترى كيف يأتون بمئات الآلاف للحفاظ على أنفسهم في صالح الله |
Bunlar da ne? Arşivi elimizde tutmak için bir plan yaptım. | Open Subtitles | الأن ، ما كل هذا؟ خطة للحفاظ على الأرشيف في حوزتنا |
Yani yüz ifadeleri oluşturabilme yeteneği hayat kurtarmak için evrimleşti. | Open Subtitles | إذن فالقدرة على أداء التعبيرات الوجهية ظهرت للحفاظ على الحياة |
Tüm bunları kendi kıçını kurtarmak için uydurmadığına emin misin? | Open Subtitles | هل انت متأكد انك لاتقول كل هذا للحفاظ على حياتك ؟ |
İrtibatı sağlamak için birkaç kontrol noktası belirledik. | Open Subtitles | وستكون امامنا سلسلة من نقاط التفتيش للحفاظ على الإتصال |
O gün geldiğinde senden bu ikisinden hangisinin seni hayatta tutmaya çalıştığını ve hangisinin beynini yemek istediğini hatırlamanı istiyorum. | Open Subtitles | وعندما يأتي ذلك اليوم، أنا أريد منك أن تذكر أي من البلدين و محاولة للحفاظ على قيد الحياة. وأي واحد |
Kısa pozisyonumu sürdürmek için senin hisselerini ödünç almak istiyorum. | Open Subtitles | أريد استعارة أسهمك للحفاظ على حصتي المؤقتة ـ ما عرضك؟ |
- Söz vermenizi istiyorum. Söz tutmanın yolu, asla vermemektir. | Open Subtitles | أفضل طريقة للحفاظ على وعدى هو أن لا أوعد مطلقاً |
Bu mektuba göre, Yıllardır bu sırrı saklamak için muazzam miktarlarda ödeme yapmaktaymış. | Open Subtitles | وفقا لتلك الرسالة، كانت قد تم دفع مبالغ طائلة لسنوات للحفاظ على السرية. |
İşinde kalmak için yalvaranların en önünde olması gerek. | Open Subtitles | ينبغي أن تكون على الجبهة تتسول للحفاظ على وظيفتها |
Gördüğünüz üzere, güneşin hediyesini paylaşmak yerine Gothel Anne denilen bu kadın, yıllarca genç kalabilmek için o şifalı gücü kendine saklamış. | Open Subtitles | انك تشاهد عدم تقاسم هية الشمس هذه المرأة ، الأم كوثل، لديها قوة الشفاء وتستخدمها للحفاظ على شبابها لمئات السنين |
Çünkü artık hayata devam etmek için bir sebep bulmakta iyi değilim. | Open Subtitles | لأنني لست جيدا بعد الآن في الخروج مع سبب للحفاظ على المحاولة |
Hava kirliliği üzerine toplumsal yakınma, Çin hükûmetini harekete geçirdi, belki de kendini koruma edasıyla hava kirliliği ve diğer çevresel sorunlarıyla büyük ve radikal kararlar alarak nasıl başa çıkabileceğini düşünmek için, enerji sistemi gibi sorunları. | TED | فالغضب الشعبي بشأن تلوث الهواء حفز الحكومة الصينية، ربما للحفاظ على وجودها، للتفكير بشكل كبير وحاسم حول كيفية معالجة جذور مشكلة تلوث الهواء والعديد من المشاكل البيئية الأخرى، مثل نظام الطاقة. |