| CID'den istediğin iki kişiyi alabilirsin Şimdilik. | Open Subtitles | إختر فردين من وحدة التحقيقات للوقت الراهن |
| Dinle, Şimdilik evden çıkma ne olursa olsun. | Open Subtitles | اسمعي, للوقت الراهن, ابقي في المنزل, مهما كان |
| Evet, eminim ağrı kesici etkisini kaybedince sinirli olacağım ama Şimdilik, sorun yok. | Open Subtitles | متأكّد من أنّه عندما يزول تأثير المسكّن، سأغضب -ولكنّنا على وفاق للوقت الراهن |
| Şimdilik, kalabalık ve halka açık bir yerden daha güvenli bir yer yok, ve Başkanım, bu seferlik çocuklarımızın gerçekten nerede olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | للوقت الراهن , لايوجد مكان أكثر أمنّاً من مكان عام مُكتظ بالأناس. و لمرّة , أيُّها العُمدة ، نعلم مكان تواجد أطفالنا. |
| Şu an sadece eğlenmeye odaklandım. | Open Subtitles | للوقت الراهن سأركز وحسب على قضاء وقت ممتع. |
| Bu misafirin ortaya çıkmasından ötürü teslimatı Şimdilik askıya alıyorum. | Open Subtitles | على أي حال، في ضوء ظهوره المفاجىء إني أوقف تسليم القصبات للوقت الراهن |
| Şehrin hemen dışında bir çiftlik evinde kalıyoruz. - Şimdilik yetiyor. | Open Subtitles | لقدّ إتخذنا مسكناً من مزرعة خارج البلدة ، ستكون كافية للوقت الراهن. |
| - Önünde sonunda gideceğiz. Ama Şimdilik göze batmamalıyız. | Open Subtitles | هذا سيكون فى النهاية ، لكن للوقت الراهن علينا الأبتعاد عن الأضواء. |
| Ama Şimdilik, ...bu kadarı elimizden geliyor. | Open Subtitles | ولكن للوقت الراهن إنه أفضل ما يمكننا فعله |
| Vance'i uçakla gazetenin şefini alması için yolladım adamı Şimdilik oyalayabileceğini düşünüyor. | Open Subtitles | ليحاول اقناعهم يظن انه بإمكانه تعطيل نشر القصة للوقت الراهن |
| Ama Şimdilik arkasında bir iz bırakmadan kaybolmuşa benziyor. | Open Subtitles | لكن للوقت الراهن يبدو أنها تبخرت بدون أثر. |
| Ben, Şimdilik adını vermeyeceğim bir ülkeden havacılık hayranı olan bir grup için çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أعمل لمجموعة أجنبيّة نشيطة من صانعي الطائرات من أمّة ستظلّ بدون اسم للوقت الراهن. |
| Bu Şimdilik seni idare eder bebek doğduktan sonra daha fazla getirebilirim. | Open Subtitles | هذا سيكفيك للوقت الراهن وبعد مولد الطفل سأجلب المزيد. |
| Şimdilik dikkatli davran ve yakından incele. | Open Subtitles | حسنًا, للوقت الراهن, فقط حاذر لخطواتك وراقب عن كثب. |
| İçişleri bakanlığı Şimdilik birkaç bölük gönderdi. | Open Subtitles | وزارة الداخليه أرسلت عدد قليل من القوات للوقت الراهن |
| Şimdilik yarım kalmış mali işlerinize yetecek kadar. | Open Subtitles | مبلغ يكفي لسداد التزاماتك المالية المستحقة للوقت الراهن |
| Şimdilik işleri ağırdan almak istiyorum. | Open Subtitles | أرغب في التواري عن الأنظار فقط للوقت الراهن |
| İnsanlara zarar verme günlerin bitti. En azından Şimdilik. | Open Subtitles | أيام شطرك للبشر قد ولّت، أقلها للوقت الراهن. |
| Onların yolundan oynamalıyız. Şimdilik. | Open Subtitles | يجب علينا اللعب بطريقتهم، فقط للوقت الراهن |
| - Sağol doktor. - Şimdilik ihtiyacımız olan bu. | Open Subtitles | شكرًا، أيها الطبيب هذا كل ما نحتاجه للوقت الراهن |
| Şu an aslında senin de yok. | Open Subtitles | وكذلك أنت، للوقت الراهن على الأقلّ. |