Hayır, yani, işin aslı, Kendimi hiç o kadar güvende hissetmemiştim. | Open Subtitles | لا، أَعْني، الحقيقة هي أنني لم أشعر بهذا الأمان من قبل |
Akıllı araba deneme sürüşünden beri hiç bu kadar korumasız hissetmemiştim. | Open Subtitles | لم أشعر بمثل هذا الضُعف منذ أن إختبرت قيادة سيارة ذكية |
Ayrılana kadar bir erkeğe karşı bu tarz şeyler hissetmemiştim | Open Subtitles | الخطوبة حقيقة. أنا لم أشعر بهذه الأشياء إلا بعد أنفصالنا. |
Bayan Parti-Parti-Tüm-Gece-Boyunca idin ve ben asla bu şekilde hissetmedim, asla. | Open Subtitles | آنسة الحفلات طوال الليل و أنا لم أشعر بهذا أبدا أبداً |
Daha önce hiçbir kız için böyle hissetmedim. Veya bir kadın için. | Open Subtitles | . لم أشعر قبل ذلك أبداً بهذا الموضوع حول الفتاة أو المرأة |
Ama bana yaşadığımı öyle bir hissettirdi ki uzun süredir böyle hissetmemiştim. | Open Subtitles | ولكنه جعلنى أشعر بأننى حيّة بطريقة لم أشعر بها منذ وقت طويل |
Daha önce ışığın bu kadar parlak olduğunu, karanlıkla birleştiğini hiç hissetmemiştim. | Open Subtitles | أنا لم أشعر من قبل بهذا الشعاع من الضوء القبلات تزيح الظلام |
Bu garip, ama uzun süredir kendimi kimseye bu kadar yakın hissetmemiştim | Open Subtitles | الأمر غريب، لكن لم أشعر بهذا القرب من شخصٍ ما مند مدة. |
hiç bu kadar kanlı canlı hissetmemiştim, Arkadaşını benzettiğimde hissetiğim gibi. | Open Subtitles | لم أشعر قط بهذا الإندفاع واللذة عندما كنت أضرب وجه صديقكِ |
Kenarı dolgulu pizza bulunduğundan beri kendimi bu kadar canlı hissetmemiştim. | Open Subtitles | لم أشعر أبداً بهذه الحيوية منذُ أن اخترعوا البيتزا المحشوة بالمقرمشات. |
Hayır, geldim çünkü hayatım boyunca bu kadar yalnız ve çaresiz hissetmemiştim. | Open Subtitles | لا، لا، أتيت لأنّي لم أشعر بهذه الوحدة واليأس في كل حياتي |
ve hiç bir zaman bir yere aitmişim gibi hissetmedim... kendi aileme bile. | Open Subtitles | ولكننى لم أشعر بأننى أتمنى إلى أي مكان ليس حتى إلى عائلتى نفسها |
Polis olmayı her şeyden çok istememe rağmen, ilginçtir ki o telefon konuşmasını yaptıktan sonra hiçbir şey hissetmedim. | Open Subtitles | لكن هذا طريف، لأن كوني شرطيًّا هو كلّ ما وددتهُ قطّ لكن لمّا وردتني تلك المكالمة، لم أشعر بشيء. |
Hayatım boyunca kendimi bu kadar canlı bu kadar dürüst hissetmedim. | Open Subtitles | لم أشعر قط بحيوية أكبر وبصدق أكثر مما أشعر به الآن |
Yurt odama döndükten sonra, farklı hissetmedim. | TED | وبعد عودتي الى غرفة نومي لم أشعر أنني مختلفة |
Bu akşam... Daha önce hiç hissetmediğim... bir duygu hissettim. | Open Subtitles | الليلة، شعرتُ بشيءٍ في أعماقي لم أشعر به من قبل |
Web geliştiricisi olarak çalıştığım işimde benden Daha büyük olma ihtimali olan bir şey üzerinde çalıştığımı hissetmiyordum. | TED | خلال عملي كمطوّر مواقع، لم أشعر بأنني أعمل على شيء هام. |
Ben mesleğimi yapıyorum ve kendimi ucuz hissetmiyorum ...bugün hissettiğim şekilde. | Open Subtitles | لم أشعر يوما أني رخيصة لهذه الحد حتى عندما كنت أعمل |
Ertesi akşam, o ana kadar hiç hissetmediğim bir açlıkla uyandım. | Open Subtitles | واستيقظت في المساء التالي وأشعر بجوع لم أشعر به من قبل |
Ben de Albert Einstein'ın hayalarına tekme atma isteği hiç duymadım. | Open Subtitles | نعم،وأنا لم أشعر برغبة بضرب آينشتاين في خصيته |
Bilirsiniz, bana hiç diziden ayrılıyormuşum gibi gelmedi. | Open Subtitles | تعلمون , بالنسبة لي لم أشعر حتى أني مغادر العرض |
Aslında evlilik için baskı hissetmedim. Evlilik pek bana göre değil. | TED | سيرينا: نعم، في الحقيقة لم أشعر بالضغط تجاه الزواج ولا أستطيع القول أنني من النوع الذي يُفضل الزواج. |
Bana da hiç evliymişiz gibi gelmemişti. | Open Subtitles | هذا مضحك. لأنّني لم أشعر أبدا كأنّنا متزوجان. |