"لم يبقَ" - Translation from Arabic to Turkish

• kalmadı
• kalmamış

20 yıldan fazla süredir terk edilmiş durumda. Pek bir şey kalmadı.
فهي مهجورة منذ ما يربو على 20 عامًا، لم يبقَ منها الكثير

Düzeltecek bir şey kalmadı. Bu duruma geleceğimizi hiç sanmazdım.
لم يبقَ ما يُعالج، لم أحسب أنّ المطاف سيؤول لهذا.

İstesek bile arama yapmak için yeterli benzinimiz kalmadı, tamam mı?
لم يبقَ لدينا وقود كافٍ لمتابعة البحث حتى لو شئنا، اتفقنا؟

Gideceğimizden çok daha uzak yerlere gittik. Dışarıda hiçbir şey kalmamış.
أنصتي، ذهبنا أبعد مما تعيَّن علينا، لم يبقَ شيء بالخارج هنا.

diyor. Sen de atlıyorsun -- yani, geride tüten buhardan başka bir şey kalmamış.
وتقفزون، أقصدُ لم يبقَ شيء منكم عدا آثار الأبخرة.

Tebrikler. Yalnızca tek bir sorun var. Mavi kurdelem kalmadı.
المشكلة الوحيدة أنّه لم يبقَ لديّ أوسمة زرقاء

Gerçek şu ki hayatta benim gerçeğimi kaldırabilecek kimse kalmadı.
"الحقيقة هي أنّه لم يبقَ أحد حيّ بوسعه تحمّل حقيقتي"

İyi haber, çökecek organı kalmadı.
الأخبار الجيّدة هي أنّه لم يبقَ لديهِ أعضاءٌ لتفشل

Fazla zamanı kalmadı.
لم يبقَ في عمرها الكثير، يجدر بك عيادتها

Konu şu ki yaşayacak fazla ömrüm kalmadı.
كل ما في الامر أنه لم يبقَ في عمري أكثر مما مضى

Korkarım havai fişeğimiz kalmadı. Sadece maytap var.
نفذت الألعاب الناريّة لدينا أخشى أنّه لم يبقَ سوى أعواد البريق

Koruyacağınız bir şey kalmadı. Gidebilirsiniz.
وعليه، لم يبقَ ما تحمونه، يمكنكم الانصراف

Süvarileri görmekten oldukça mutlu olsam da burada size yapacak çok şey kalmadı.
بقدر ما أنا سعيدة لرؤية الفرسان، لكن في الحقيقة لم يبقَ لديكِ الكثير لفعله هنا.

Son Joestar olarak hayatımdan başka kaybedecek şeyim kalmadı!
لم يبقَ لي شيء.. لقد خسرتُ كل شيء سوى حياتي.

Hiç dostun kalmadı. Yer altında ya da üstünde.
لم يبقَ لديك أيّ أصدقاء، فوق الأرض أو تحتها

Bütün her şeyimi futbol oynamak Çin harcadım ve şimdi elimde hiç bir şeyim kalmadı.
أضعت حياتي على كرة قدم الطاولة و لم يبقَ لي شيء الآن.

Hayır, üzgünüm. Burada çok kalmadı. Bedeni bizde yoktu.
كلا ، أعتذر ، إنه لم يبقَ طويلاً ، لم يكن لدينا مقاسه

Yas tutmaktan başka çaremiz kalmadı.
لم يبقَ بيدنا شيءٌ لنفعله سوى الحُزن عليه

Neredeyse hiç kanı kalmamış.
لقد نزف كثيراً، لم يبقَ لديه الكثير من الدماء

Burası İmparatorluğun bittiği yer Dimitrius. Bu duvardan başka hiçbir şey kalmamış.
هنا حيث تنتهي الإمبراطورية لم يبقَ سوى هذه القلاع