"لم يتبق" - Translation from Arabic to Turkish

    • kalmadı
        
    • kaldı
        
    • kalmamıştı
        
    • kalmış
        
    • kaldık
        
    • kalmamış
        
    • kalmıyor
        
    • kalmadığını
        
    Seninle bir dakika daha yaşayamam. Ortada hiç sevgi kalmadı. Open Subtitles لا يمكننى العيش معك دقيقة اخرى لم يتبق هناك حب
    Bizden fazla kalmadı.Geçen yıl sakidofalik sınıf toplantısı yaptık. Open Subtitles لم يتبق منا الكثير ، كان لدينا العام الماضي لقاء دراسي
    Asıl mesele, artık satın alacak param kalmadı. Open Subtitles وأوصلني إلى النقطة المهمة لأنه لم يتبق عندي حتى الخميرة
    Sanırım sadece kalpten bir el sıkışma kaldı. Open Subtitles أعتقد أنه الآن لم يتبق إلا المصافحة شكراً يا رفاق أعتقد أنه الآن لم يتبق إلا المصافحة
    Çünkü sadece on saniye kadar kaldı. Open Subtitles فيجب أن تسرعوا إذ لم يتبق من هذه السنة سوى عشر ثوان
    Binayı yaklaşık 18.000$'a aldıktan sonra başka param kalmamıştı. TED فور شرائي البناية بحوالي 18,000 دولار، لم يتبق لدي مال.
    Dünyada sadece dört tane kalmış. Open Subtitles لم يتبق منها سوى أربعة وحيدون في العالمِ
    Annem Tanrı'ya kavuştu. Şimdi sadece üçümüz kaldık. Open Subtitles " والدتنا قد ماتت, والأن " " لم يتبق إلا ثلاثتنا "
    Bir şikayetim olacak. Buraya bir tablo almaya geldim ama hepsi kırmızı noktalı. Hiçbir şey kalmamış. Open Subtitles أنا معجبة بكِ جداً جئت مستعدة للشراء، لم يتبق شئ
    Bu sert topraktan başka birşey kalmadı. Onu da işleyecek insan yok. Open Subtitles لم يتبق هنا غير أرض تعسة لا أحد يعمل بها
    Ağzımın köşesinde pek diş kalmadı, ama şirin. Open Subtitles أليس ذلك لطيفا؟ ومحببا لم يتبق لي الكثير من الأسنان ولكن ذلك لطيف
    35 yıl çalıştıktan sonra benim hiç bir şeyim kalmadı Open Subtitles من الـ35 عام التي عملت فيها , لم يتبق معي شيء
    Ölüm iyi olmalı.Herkese yetecek kadar kurşunum kalmadı. Open Subtitles الموت يجب ان يكون خيراً. لم يتبق لدي رصاصات للآخرين.
    Prim'ta'yı taşıyamayacağım zamana çok kalmadı. Open Subtitles لم يتبق لى وقت طويل قبل أن لا أعود قادرا على حمل يرقة الجواؤلد
    Lütfen. Aranacak pek bir yer kalmadı. Open Subtitles من فضلك لم يتبق الكثير من الاماكن من اجل البحث
    "benden bu kadar ve verecek hiçbir şeyim kalmadı" Open Subtitles لم يتبق لدي شيء و ليس لدي شيء لأعطيك إياه
    Olay yerini federallere kaptırmama iki saat kaldı. Bir şey bulduğunu söyle. Open Subtitles لم يتبق لي سوى ساعتين حتى أخسر مسرح جريمتي للفدراليين
    Sadece yedi kişi kaldı, beni de katarsan sekiz. Open Subtitles لم يتبق إلا سبعة رجال فقط ثمانية إذا إحتسبتوني.
    -Beni de. Ofsayda düşmeyen tek kişi kaldı. Open Subtitles حسناً، لم يتبق سوى رجل واحد في القاعدة و هو يلقي بالكرة كالفتيات
    Ana enkazda pek yapabilecekleri bir şey yoktu. Orası bayağı -- yapılabilecek bir şey kalmamıştı. TED إلا أننا لم نستطع عمل الكثير في كومة الحطام، لم يتبق الكثير لنعمله.
    Bu yüzden sana evde kalmış kızlara layık bir ev bıraktı. Open Subtitles لم يتبق لك شيء غير منزل عانس عجوز
    Gördüğüm kadarıyla sadece ikimiz kaldık. Open Subtitles وكما أرى، لم يتبق سوى اثنين منا.
    Kontrol edecek bir şey kalmamış. Bozuk falan değil. Boş. Open Subtitles . لم يتبق أي شيء لأشخصه الجهاز ليس معطوب بل هو فارغ
    Son sözünüz buysa bana söyleyecek bir şey kalmıyor. Open Subtitles ،إذا كان هذا رأيكم في الأمر أعتقد أنه لم يتبق لي شيء أقوله
    Ölüm gölgesi vadisinde yürürken, hayatıma göz atıyorum ve hiçbir şeyin kalmadığını fark ediyorum. Open Subtitles بينما أسير في وادي ظلال الموت ألقي نظرة على حياتي و أدرك أنه لم يتبق شيء

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more