"لم يكن لديهم" - Translation from Arabic to Turkish

    • yoktu
        
    • yokmuş
        
    • Ellerinde
        
    • kalmamış
        
    • olmayan
        
    • zamanları
        
    Daha dün hiç çocukları yoktu, şimdiyse yedi yaşında bir çocukları var. Open Subtitles البارحة لم يكن لديهم حتى ولد والآن عِنْدَهُمْ ولد بعمر سبعة سنوات
    Onu yaptıklarında, yaşam süresinin ne kadar olacağı hakkında hiç bir fikirleri yoktu. Open Subtitles في الوقت الذي صنعوها، لم يكن لديهم أي فكرةَ عن مدى طول عمرها.
    Bence zaman yoktu. Genel alanda bir gemileri olduğunu bilmiyorsunuz. Open Subtitles لم يكن لديهم وقت ربما كانت لديهم سفينه فى المنطقه
    Tuzsuz yokmuş, o yüzden Afrika'ya gidip sana özel olarak bunlardan aldım. Open Subtitles لم يكن لديهم الغير المملّحة لذلك ذهبت لإفريقيا وجلبتُ لك هذه خصّيصًا
    Suları yokmuş, ben de bunu getirdim adı Çılgın olan bir sodaymış. Open Subtitles لم يكن لديهم الماء، لذلك أحضرت هذا صودا تدعى .. جداَ مضحك
    Ama Ellerinde hiçbir şey yoktu. O bir yeraltı dünyası masalı. Open Subtitles لكن لم يكن لديهم شيء لقد كان وحياً من خيال العصابات
    Bir telefonları da yoktu. onun için bende... İletişim kuramadım. Open Subtitles لم يكن لديهم هاتف لذا فأنا لم أستطع أن أتواصل
    Olsaydı bile bıraktıkları insanların çoğunun telefonları yoktu. TED وحتى لو توفرت وقتها، فإن العديد مِمن تركوهم خلفهم لم يكن لديهم حتى هواتف.
    Görülebileceği umulan mide bulantısı, kabızlık ve yorgunluktan hiçbiri yoktu. TED لم يكن لديهم أي غثيان أو إسهال أو إمساك أو إجهاد متوقع.
    Psikolojik çözümlere inanan insanların bir modelleri yoktu. TED لذا فإن الناس الذين اعتقدوا في الحلول السيكولوجية لم يكن لديهم مثالاً
    Ben faturasını ödeyebilecek durumda olsadım bile Kongo'daki insanların çoğu gibi, anne ve babamın telefonu yoktu. TED حتى لو كان بإمكاني توفير هاتف في المنزل لكن كمعظم الناس في الكونغو، والديّ لم يكن لديهم خط هاتفي.
    Birkaç ay önce onlar da aynı dalgıç kıyafetinde bir ceset bulmuşlardı ve onların da bu kişinin kim olduğuna dair fikirleri yoktu. TED بضعة أشهر من قبل، وجدوا جثة أيضا، في بذلة مشابهة، و لم يكن لديهم أي فكرة عمن كان ذلك الشخص.
    Ama konsolide değillermiş. demiryolları da yokmuş. Open Subtitles حسنًا، لم يكونوا متحدين لم يكن لديهم أي سكك حديدية
    Neyse işte, Will iş için gelmiş ve gidecek bir yeri de yokmuş. Ben de davet ettim. Open Subtitles هنا على الأعمال التجارية، وانه لم يكن لديهم مكانا يذهبون اليه، لذلك أنا دعاه هنا.
    Birinden böbrek bulmayı başarmışlar ama görünüşe göre paraları yokmuş. Open Subtitles إستطاعوا أن يحصلوا على كلية من شخص ما لكن على ما يبدو انهم لم يكن لديهم مال
    Sağır insanlar için olanından yokmuş ben de körler için olanından aldım. Open Subtitles لم يكن لديهم لضعيفو السمع لذا أحضرت بطاقة للأشخاص الفاقدين بصرهم
    Tamam, Ellerinde fazla bir şey yoktu ama sana bir iki şey getirdim. Open Subtitles حسناً ، لم يكن لديهم اختيارات رائعة ولكنني أحضرتُ لك بعض الأشياء
    Orta bölme fırlamış ve o da onlara çarpmış. Karşı koymaya vakitleri kalmamış. Open Subtitles قفزوا إلى التقاطع و اصطدم بهم و لم يكن لديهم الوقت الكافي للتصرف
    Sonuç olarak ziyareti esnasında çocuk sahibi olmayan koruyucu aileler kurbanları haline geliyor. Open Subtitles نتيجة لذلك العائلات المؤقتة التي لم يكن لديهم طفل عندما زارتهم اصبحوا ضحاياها
    Bu, eksik fakat uygun bir yaklaşımdır. Kas kütlesi, enzim seviyesi, genetik özellikler gibi diğer önemli etkenlere bakmak için zamanları yoktur. TED إنها طريق غير واضحة ولكنها مريحة لأكثر العوامل أهمية، كالكتلة العضلية، مستوى الأنزيم، والصفات الوراثية، إن لم يكن لديهم الوقت للبحث عنها،

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more