"ليخبر" - Translation from Arabic to Turkish

    • söyleyecek
        
    • söylemeye
        
    • anlatacak
        
    • söylemesini
        
    Kimsede, Tehlike'ye Hearns'ın yıllar önce emekli olduğunu söyleyecek yürek yoktu. Open Subtitles لم يكن أحد يملك الشجاعة ليخبر دانجر أن إيرنز اعتزل منذ عدة سنوات
    baban sana gerçekleri söyleyecek kadar yürekli değildi eve asla dönmeyen bir kadın için eğer cennet varsa evlat, annen orada değildir Open Subtitles و لم يمتلك أبيك الجرأه ليخبر إبنه أنه يبحث عن مدمنه منتحره لن تعود أبداً و لو كانت هناك جنه يا بني فهي ليست بها
    Ama en azından onun, Aşağı Dünyalılar'ın ölmesini istediğini suratlarına söyleyecek kadar cesareti var. Open Subtitles لكنه كان على الأقل لديه الشجاعة ليخبر اشخاص العالم السفلي في وجوههم انه يريدهم جميعا في عداد الأموات
    LaHood'a dünkü oylamanın sonucunu söylemeye gitmiş olmalı. Open Subtitles لابد انه ذهب ليخبر لاهووذ عن تصويتنا البارحة
    Taa okuluna kadar bunu söylemeye gitmiş demek. Open Subtitles وذهب طوال الطريق إلى,روزي, ليخبر لينا بذلك؟
    Hikayemi onlara anlatacak... ...hiç kimseyi görmedim. Onlar bana öğüt verebilirlerdi ya da terapi yapabilirlerdi. TED لم أقابل أي شخص ليخبر حكايتي لهم بحيث يمكنهم نصحي أو علاجي.
    Birlikte çalıştıklarımı da- Hiç biri hikaye anlatacak kadar yaşamadı. Open Subtitles وجميع الأشخاص الذين عملت معهم لم يعش منهم أحد ليخبر بالقصص
    Bir sahile demir atıp, yerlilere Jaime Lannister'ın Dorne'a geldiğini söylemesini ne engelliyor? Open Subtitles ما الذي يمنعه من الهروب للساحل ليخبر المحليين أن (جايمي لانيستر) في (دورن)؟
    Eğer yanlış bir şey bulursak, insanlara inanacaklarını söyleyecek birine ihtiyacım var. Open Subtitles إن عثرنا على شيءٍ خاطئٍ أنا بحاجة إلى .شخص ما ليخبر العالم شخصٌ يصدّقوه
    Bir kere bilmiyorum sert çocuk. Osman gittiği yeri söyleyecek kadar avanak değildir. Open Subtitles لا أعلم، عثمان ليس أحمق ليخبر أين يذهب
    Denediğini Cooper söyleyecek bir tanık istedin. Open Subtitles تريدين شاهد ليخبر كوبر بأنك حاولتِ
    Galip'in Ebu'nun planlarıyla ilgili bilgisi vardıysa, Gibbs'e söyleyecek vakti yok muydu? Open Subtitles إن كان (غاليب) لديه معلومات عن خطط (أبو), هل كان لديه الوقت ليخبر (غيبس)؟
    Galip'in Ebu'nun planlarıyla ilgili bilgisi vardıysa Gibbs'e söyleyecek vakti yok muydu? Open Subtitles إن كان (غاليب) لديه معلومات عن خطط (أبو), هل كان لديه الوقت ليخبر (غيبس)؟
    Dinle, o çiftliğe geri dönecek Carver'a burada olduğumuzu söyleyecek, Carver'da kaçacak. Open Subtitles مهلاً "إنّه عائد للمخيّم ليخبر (كارفير) أنّنا هنا، بعدها سيهرب"
    LaHood'a önerisini reddettiğimizi söylemeye gitti. Open Subtitles ذهب ليخبر لاهوود بأننا رفضنا عرضه
    Üzüntü gibi tat veriyor. Michael, babasına söylemeye hapise gidecekken oğluyla karşılaşır. Open Subtitles كان (مايكل) ذاهباً للسجن ليخبر أبيه حينما أكتشف أبنه
    Larry'nin hastaneye Kendra'ya gerçekleri söylemek için hazır olduğunu söylemeye gittiğini söyledi. Open Subtitles و أخبره بأنّ (لاري) بطريقه إلى المشفى ليخبر (كندرا) أنّه مستعد لقول الحقيقة
    Dünyaya olan biteni anlatacak kimse kalmadı, o yüzden. Open Subtitles لا يوجد أحد آخر ليخبر العالم بما حدث، هذا هو السبب
    Hücreye atılan birinin, kamp ateşi hikayeleri anlatacak kadar iyi olabileceğini düşünemiyorum. Open Subtitles عندما كان هناك لا استطيع تخيل ان احدا مرمي في السجن الانفرادي لطيف كفاية ليخبر قصصا شبابية
    Çünkü gerçek hikayeyi anlatacak birisi varsa, o da sensin Open Subtitles لماذا ؟ لإنه إذا كان هناك رجل حى ليخبر القصة , لن يكون سواك
    Bir sahile demir atıp, yerlilere Jaime Lannister'ın Dorne'a geldiğini söylemesini ne engelliyor? Open Subtitles ما الذي يمنعه من الهروب للساحل ليخبر المحليين أن (جايمي لانيستر) في (دورن)؟
    Gidip Hunter'a söyleyeyim Sergio'ya, Jason'a yalancı olduğunu söylemesini söylesin. Hayır, hayır, hayır. Open Subtitles (حسناً، سأخبر (هانتر) بأن يخبر (سيرجيو ليخبر (جيسون) أنه كاذب

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more