Ama korkarım bugün senin için yapabilecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | و لكن أخشى أنه ليس لدي ما أقدمه لك اليوم |
Düğüne. Giyecek bir şeyim yok ve gidip gitmemem kimsenin umurunda değil. | Open Subtitles | الزفاف، ليس لدي ما أرتديه ولا أحد يبالي إن ذهبت أم لا |
Şimdi şunu düşünebilirsiniz, bu bende geçerli olmaz, çünkü saklayacak bir şeyim yok. | TED | الآن إنك قد تفكر، إن هذا لا ينطبق علي، لأن ليس لدي ما أخفيه. |
Söyleyecek hiçbir şeyim yok. Sadece lafını burada kesmek istedim. | Open Subtitles | ليس لدي ما اقوله انا فقط اردت ان اوقفك هناك |
Bu dosyaları gözden geçirene kadar konuşacak hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | ليس لدي ما أتحدث بشأنه حتى أعيد قراءة هذه الملفات |
Beni tutuklamadığı sürece ona söyleyeceğim bir şey yok. | Open Subtitles | ليس لدي ما أقوله الا اذا كنت رهن الاعتقال |
Ona, sana ya da başka kimseye bu mide bulandırıcı konu hakkında söyleyeceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس لدي ما أقول له أو أنت أو أي شخص آخر حول هذا الموضوع مقزز كله. |
Buna bir sebep belirtmediğin için, söyleyecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | ليس لدي ما أقوله طالما لم تعطني سبباً واضح |
Daha fazla söyleyecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | ستضطر للحصول عليه منه فأنا ليس لدي ما أقوله |
Söylecek bir şeyim yok, Sadece pastamı yemek istiyorum. | Open Subtitles | ليس لدي ما أقوله، أنا أريد أن آكل كعكتي فقط |
Diyecek bir şeyim yok. Yanlış adamla konuşuyorsun, bayım. | Open Subtitles | ليس لدي ما أقول أنتم تتسلقون الشجرة الخطاَ |
Ne bilmek isterseniz söylerim. - Saklayacak bir şeyim yok. | Open Subtitles | أنا مستعد لأن أخبركم بأي شيئ تريدون معرفتة,ليس لدي ما أخفية |
Ona söyleyecek hiç bir şeyim yok tabii, şunun dışında eğer ona söyleyecek bir şeyim olsa tabii önemsemiyorum eğer söylersem... | Open Subtitles | ليس لدي ما أقوله, ما عدا الأمر الوحيد الذي قد أقوله لها |
- Sana söyleyecek bir şeyim yok Kossil. | Open Subtitles | ليس لدي ما أقوله لك يا كوسيل لكن لدي الكثير لأقوله |
Bunlar hakkında söyleyecek bir şeyim yok. Avukat istiyorum. | Open Subtitles | ليس لدي ما أقولهُ بهذا الشأن, أريد محامي |
- Söyleyecek hiçbir şeyim yok. - Demek aynı durumdayız. | Open Subtitles | ــ ليس لدي ما أقوله ــ ولا أنا أملك شئ، كلانا لا يملك شئ ليقوله |
Öyleyse, boşa zaman harcamayalım. Onunla ilgili tartışacak hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | دعني أوفر عنك العناء ليس لدي ما أناقشه في شأنه |
Zayıf bir ihtimal, fark yaratabilir ve çünkü kaybedecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | الاحتمال البعيد الذي يمكن ان يحدث اختلافا و لانني ليس لدي ما اخسره |
Bir kardeş olarak endişeni anlıyorum ama saklayacak hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | حسنا، أقدر قلقك الأخوي لكن ليس لدي ما أخفيه |
"Ben senin için buradayım" demekten başka senin güvenini tekrar kazanmak için söyleyebileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | كل ما أعرفه، أنه ليس لدي ما أقوله أو حتى أطمئنكِ بأنني هنا للبقاء معكِ |
Olan bu. Ekleyebileceğim başka bir şey yok. | Open Subtitles | هذا ما حدث حقاً ليس لدي ما أضيفه على ذلك |
Toplantıdan önce sana söyleyeceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس لدي ما أقوله لك قبل انعقاد ذلك الاجتماع |
Size söyleyecek lafım yok. Sadece burayı derhâl terk ederseniz minnettar kalacağımı söyleyebilirim. | Open Subtitles | ليس لدي ما أقوله لك، سوى أنني أقدّر لو أنك تغادر هذه الملكية الآن |
Diyecek tek sözüm yok gerçekten ama bu konuda hiç düşünmedim ve asla başka niyetim de olmadı. | Open Subtitles | و لإنه تم الإمساط بي بواسطتكِ، فأنا آسفة. ليس لدي ما أقوله حقاً، لكن، لا يوجد شىء أرغب فى فعله. |
Uzun zaman önce herbir parçamı yok ettiğimden elimde sürdürebileceğim bir şeyim kalmadı. | Open Subtitles | ليس لدي ما أتخلى عنه , لاني تخليت عن كل شي عندي منذ مدة طويلة |