Ne yaptığını biliyorum ve hayatta kalmayı başarman oldukça etkileyici. | Open Subtitles | أعرف ما فعلتيه, وكيف تمكنتى من البقاء حية شىء مؤثر |
Silüetin gücünden faydalanmayı seçtim. çünkü grafik olarak çok etkileyici. | TED | واخترت مجال السيلويت لأنه مؤثر من ناحية الجرافيك |
Aslında bütün kadınların en güzel şeylerini giyip oraya gelmesi çok dokunaklı. | Open Subtitles | في الواقع ، أنه مؤثر جداً ، جميع النساء يرتدين أجمل الأشياء. |
Bak, endişe etmen çok dokunaklı ama endişelenmene gerek yok ki. | Open Subtitles | اسمع , اهتمامك مؤثر لكن يجب عليك أن لا تقلق بشأني |
Bunun çok etkili olduğundan eminim. Ama biz bu mahkemede gerçeklerle ilgileniriz. | Open Subtitles | مؤثر جدا بالتأكيد و لكن فى هذه المحكمة ، اٍننا نتناول الوقائع |
Ne kadar nazikti! Komikti, ama etkileyiciydi. | Open Subtitles | كانت مؤدبة جداً لدرجة أني ضحكت كان الموقف مؤثر جداً |
Bu, fotoğrafladığı görüntü ve oldukça etkileyici, ilham verici. | TED | هذا هو المشهد الذي صوره، وكان جد مؤثر وجد مذهل. |
İşte bu çok etkileyici olmalı. Aristokrasi'nin Etiği. | Open Subtitles | آه , الآن هذا واحد مؤثر جدا وعميق الأخلاقيات لأرسطو |
Bu çok etkileyici, ama problemlerimizi çözmeye yardım etmez. | Open Subtitles | هذا هو مؤثر جدا لكن هذا لن يساعدنا في حل المشكلة |
Çok etkileyici. Bu sistemi bir an önce uygulamaya geçirmemiz gerekli. | Open Subtitles | مؤثر جدا , أعتقد أننا يجب أن ننفذ هذا النظام على الفور |
Eli dirgenli bir çiftçi için bayağı etkileyici, değil mi? | Open Subtitles | إنه شىء مؤثر من مزارع بمذراة ألا تظن ذلك. |
Bu söz özellikle çok dokunaklı, çünkü Schumann da şizofreni hastasıydı ve ve akıl hastanesinde ölmüştü. | TED | وهذا اقتباس مؤثر خصوصا لأن شومان نفسه كان يعاني من انفصام الشخصية ومات في المصحة. |
Aslında bütün kadınların en güzel şeylerini giyip oraya gelmesi çok dokunaklı. | Open Subtitles | في الواقع ، أنه مؤثر جداً جميع النساء يرتدين أجمل الأشياء |
Böyle dokunaklı bir şey yazabileceğimi bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أنني أستطيع كتابة شيء مؤثر للغاية. |
Bu çok dokunaklı, ama halka açık bir yerdeki bu sohbet gösteriyor ki Binbaşı Carter bir güvenlik riski. | Open Subtitles | هذا مؤثر جدا ولكن هذا الحديث في هذه الأماكن العامة هناك أدلة رئيسية ماجور كارتر هذا شيء خطر على الأمن العام |
Çok dokunaklı. Gözyaşlarımı tutamıyorum. | Open Subtitles | مؤثر جدا,انا لا استطيع الرؤويه بسبب الدموع في عيني |
Gerçekte, Iljimae kraldan bile etkili bir insan değil mi? | Open Subtitles | في الواقع، ايلجيمي مؤثر لدرجة أكبر مِنْ الملكِ نفسه .. |
Ve bunu onaylayıp doğruladıklarında, Netflix çok basit ama çok etkili bir şey yapmaya karar verdi. | TED | وعندما تأكدوا من ذلك قررت نتفليكس عمل شيء بسيط، ولكنه مؤثر. |
Bu gerçekten etkileyiciydi. O kadar yer gezdim ama... - Tanrım! | Open Subtitles | أعني أنه كان مؤثر للغاية في كثير من الأمور |
Orada söylediğin şey çok tatlıydı. Çok dokunaklıydı. Neredeyse söylediğine inandım. | Open Subtitles | كان كلاماً لطيفاً ما قلتيه هناك، مؤثر للغاية كدت أن أصدقه |
Bak, çok duygulandım ama işe koyulmamız gerek. | Open Subtitles | إسمعوا، هذا مؤثر جداً لكن علينا أن نبدأ بهذا |
Küçük bir olay fakat dramatik.İnsanlar not alır. | Open Subtitles | حدث صغير ولكنه مؤثر لاحظ الناس ما جرى |
İşte bu da Solaris'i son derece hassas yapan bir şeydir Yani bizi kadının bu trajik duygusal konumuyla karşı karşıya bırakır. | Open Subtitles | ما يجعل فيلم سولارس مؤثر جداً هو ما يتضمنه، على الأقل نظريا من وضعنا في مواجهة مع الوضع المؤثر للمرأة زوجته الذي يعي |
Eline geçen her fırsatta beni hiçe sayarak, etkin liderlik edemem. | Open Subtitles | لا يمكننى القيادة بشكل مؤثر وأنت تقوض من سُلطتى فى كل فرصة تتاح لك |
Çok acıklı.Ama birbirinize sarılmadan önce..... | Open Subtitles | مؤثر جداً. لكن قبل ان تقعوا فى احضان بعضكم |
-Şuraya bir bakalım. Şuna da bakın. -Çok etkilendim, Michael. | Open Subtitles | لنرى هنا انظر الى ذلك مؤثر جدا يا مايكل |
Çok nüfuzlu bir adamdır. İslam üzerine kitaplar yazmıştır. | Open Subtitles | انه رجل مؤثر جدا لقد كتب كتبا عن الإسلام |
bu güçlü -- ama insanlar hikayeyi tecrübe etmeli. | TED | صحيح ان الامر مؤثر ولكن يتوجب على الاشخاص التعايش مع القصة |