Rio güzel bir şehir, Hayat dolu bir yer, Özel bir yer. | TED | فريو مدينة جميلة مكان نابض بالحياة وكذا مكان متميز |
Ama bu çok, çok Özel çünkü, eğer sen de görebiliyorsan... bütün ayarlar 11'e kadar gidiyor. | Open Subtitles | ولكنه متميز جداً لأنه كما ترى, كل الأرقام مضبوطة على11. |
- Evet, Old Globe tiyatrosunda seçkin bir Shakespeare eserleri oyuncusu. | Open Subtitles | من سان دييقو نعم، مسرح الأولد قلوب إنه ممثل شيكسبيري متميز |
İyi bir cildiye uzmanı olmak için 10 yıldan fazla deneyim gerekir. | TED | حيث يستغرق الأمر أكثر من عقد من التدريب لتصبح أخصائي جلدية متميز |
eşsiz olduğunuzu mu sandınız Bay Angier? | Open Subtitles | هل تعتقد انك متميز , سيد انجيير ؟ |
Daha ilk aşamadayız. O anı gerçekten Özel biri için sakla olur mu? | Open Subtitles | نحن تخطينا اول قاعده فقط حافظي علي نفسك من اجل شخص متميز,متفقين؟ |
Bu sene evlilik yıldönümümüzde çok Özel bir şey yapmak istedik. | Open Subtitles | بمناسبة عيد زواجنا السنوى أردنا أن نقوم بشئ متميز |
Sadece sana Özel biri gibi görünmek istedim bu yüzden de gittim bir takım elbise aldım ve daha sürmesini bile beceremediğim bir araba kiraladım. | Open Subtitles | اعتقد اننى اريدك ان تظنينى اننى متميز ولذا حتى اقوم بتحسين الامر قمت بشراء بدلة جديدة |
1950'lerde DNA'nın Özel olduğunun farkına varılmıştı ama onun hakkında fazla şey bilinmiyordu. | Open Subtitles | نعود إلي خمسينات القرن العشرين،أدركوا أن الدنا هو مركب متميز.هم فقط لا يعرفون عن الكثير |
Çünkü güçlerim olduğunu öğrenirlerse artık Özel olan ben olmam. | Open Subtitles | لأنهم إن علموا بان لديّ قدرات، فلن أظهر بأنني متميز بعملي.. |
Benimle çalışacak böyle seçkin bir bilim adamı bulduğum için çok şanslıyım. | Open Subtitles | انا محظوظ .لأيجادى عالم متميز مثلك لكى يعمل لأجلى |
Bu, seçkin bir seyirci kitlesi; ve bu yüzden yaklaşık yüzde 10'unuzun dindar olduğunu tahmin ediyorum. | TED | حسنا، هذا جمع متميز.. وأتوقع نسبة 10% أن تكون متدينة. |
seçkin bir çocuğum. Babam sizi satın alabilir, satabilir de. | Open Subtitles | ،أنا صبي متميز" "يستطيع أبي أن يتحكم بكم |
Bana güvenmen lazım, bu iyi bir durum, çok kazanacaksın. | Open Subtitles | عليك الوثوق بي، إنه سوق متميز سوف تجني ثروة |
Bu yüzden, okulda öğrendikleri herşey gibi iyi bir oyuncu olmak için öğrenecekleri eğitimleri ile tamamen paralel bir yoldur. | TED | إذا، فلدينا نظام كامل من التعليم الموازي حيث يتعلم الشباب بنفس القدر عن ما يحتاجه كلاعب متميز بقدر ما يتعلمون عن كل شيء آخر في المدرسة. |
Easley, beni dinle, orada iyi bir revirleri var, tamam mı? | Open Subtitles | إيزلي" اسمعني، لديهم جناح" طبي متميز في هذا المكان |
Binlerce beluga, Kanada Arktiği'ndeki Özel bir halice doğru gidiyor. | Open Subtitles | تندفع آلاف الحيتان البيضاء يجذبهم مصبٌ نهريٍ متميز في القطب الشمالي الكندي |
Orjinal olsaydın daha Özel bir yemek söylerdin. | Open Subtitles | لو أردت أن تكون شخص مبتكر واسع الأفق عليك أن تختار نوع متميز من المقرمشات |
(Kahkahalar) Alıngan kişiler ve eşsiz olduklarını düşünenlere yönelik söylenen ''kar tanesi'' bir aşağılama ama ben milenyum çağında doğdum ve tek çocuğum, tabii ki öyleyim. | TED | (ضحك) "رقاقة الثلج" وهي كلمة تحقيرية تعني الشخص الحساس ويرى نفسه متميز وأنا من جيل الألفية والابن الوحيد |
O kadar eşsiz ilham verici ve içten ki. | Open Subtitles | متميز.. ملهم.. وصريح |
hayır, senin için Özel biri var hayatım. | Open Subtitles | لا ... عندي لك شخص متميز ياصغيري ... هيا |