| Bizi öldürmeye çalışıyorlar. Buraya yardımına ihtiyacımız olduğu için geldik. Neye yardım edeceğim? | Open Subtitles | إنهم يحاولوا قتلنا سبب مجيئنا هنا أننا نحتاج مساعدتك |
| Bizi öldürmeye çalışıyorlar. Buraya yardımına ihtiyacımız olduğu için geldik. Neye yardım edeceğim? | Open Subtitles | إنهم يحاولوا قتلنا سبب مجيئنا هنا أننا نحتاج مساعدتك |
| Şimdi anlaşıldı. Müzayede evi Gölge Canavarları tarafından korunmadığı için mafya, geldiğimizi bilmiyormuş. | Open Subtitles | طالما وحوش الظلّ لم يؤمّنوا المزاد فإنّ المافيا كانوا يجهلون مجيئنا. |
| Yani, sanki biz gelmeden önce burada birisi uyuyormuş gibi. | Open Subtitles | أَعْني، يبدو أن هناك شخص كَانَ يَنَامُ هنا قَبْلَ مجيئنا |
| Buraya geldiğimizden beri kasabalılar ne yiyor biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم ماذا كان الفلاحون يأكلون منذ مجيئنا |
| - Biran evvel başka yere götrürlmeli. - Bizde bu yüzden buradayız. | Open Subtitles | لابد و أن ننقله فى الحال - هذا هو سبب مجيئنا - |
| Yapma, Chaya. Sen ve senin halkın buraya gelmemizin ilk nedeniydi. | Open Subtitles | شايا ، أنت و قومك سبب مجيئنا هنا فى المقام الأول |
| Biz, sen davet ettikten sonra bile gelme konusunda emin değildik. | Open Subtitles | نحن، لم نكن واثقين من مجيئنا إلى هنا، حتى بعدما دعوتِنا. |
| Boşu boşuna gelmedik. | Open Subtitles | لم يذهب مجيئنا إلي هنا بلا فائدة. |
| Buraya geldiğimiz andan itibaren beni avlamak isteyen şeyler var. | Open Subtitles | كان هناك أشيائًا عديدة تحاول إصطيادي مُنذُ مجيئنا إلى هنا. |
| Ama Atlantis'e geldiğimizde, şu an için ulaşamayacağımız belli teknolojiler olduğunu biliyorduk. | Open Subtitles | ... لكننا أدركنا عند مجيئنا إلى أتلانتيس أننا قد نصادف... ... تقنيات معبنة بعيدة المئال فى الوقت الحاضر. |
| Çünkü oyun o. Çünkü buraya bunu yapmak için geldik. | Open Subtitles | لأنها المسرحية ، لأنها سبب مجيئنا إلى هنا |
| Bu yüzden buraya belki de artık başka seçenekleri değerlendirmenin zamanı geldiğini söylemeye geldik. | Open Subtitles | مما يعني سببُ مجيئنا كلانا هنا للقول ربما حان الوقت لكي لنتحرّى خياراتٍ اخرى. |
| Bu yüzden sana geldik. | Open Subtitles | حسنا ، هذا هو السبب في مجيئنا إليك |
| geldiğimizi biliyorlar madem, gidip "Merhaba" diyelim. | Open Subtitles | حسناً، إنهم يترقبون مجيئنا دعونا نذهب لإلقاء التحية عليهم |
| - Hayır,bu benim fikrimdi bu durumda Bay Jasper Hadley şehre neden geldiğimizi sorabilirdi. | Open Subtitles | -لا ، لقد كانت فكرتى فى حال ما إذا سأل السيد " جاسبار هادلى " عن سبب مجيئنا للمدينة |
| Adaya gelmeden önce ne olduğumuzun bir önemi olmadığını öğrendim. | Open Subtitles | أدركت أنّه لا يهم ماذا كنّا قبل مجيئنا على الجزيرة |
| Kasaba biz gelmeden olduğundan daha kötü olmaz. | Open Subtitles | لقد حان وقت الذهاب ، فالقرية لن تكون أسوأ مما كانت عليه قبل مجيئنا |
| Ben burada Atlantis'te bütün keşif ekibimden bahsediyorum buraya geldiğimizden beri edindiğimiz dostlardan bahsediyorum, Teyla'nın halkı gibi. | Open Subtitles | و أصدقائنا الذين لقيناهم منذ مجيئنا هنا مثل قوم تايلا |
| "Buraya ilk geldiğimizden beri korktuğun her şey, tatlım, haklıydın" | Open Subtitles | أتعلم تلك الأمور التي أقلقتك" عند مجيئنا هنا يا عزيزي؟ |
| Bu yüzden buradayız, Rex'ten yardım almak için. | Open Subtitles | هذا سبب مجيئنا إلى هنا، للحصول على مساعدة، ريكس |
| Buraya otel odasını kullanmadan gelmemizin bir sebebi var mı? | Open Subtitles | أهناك سبب لعدم مجيئنا لهنا من خلال غرفة الفندق؟ |
| Galiba baştan buraya gelme amacımızı unutuyorsunuz. | Open Subtitles | أعتقد أنكم جميعاً نسيتم الهدف وسبب مجيئنا إلى هنا في المقام الأول |
| Buraya bunun için gelmedik mi? | Open Subtitles | اليس هذا هو سبب مجيئنا ؟ |
| geldiğimiz ilk hafta, bir gece kaybolmuştu, o gece az daha donup ölüyormuş. | Open Subtitles | تاهت في الأسبوع الأول من مجيئنا هنا كان يمكن ان تتجمد حتى الموت تلك الليلة |
| Biz geldiğimizde gitmişti. | Open Subtitles | لقد رحلت قبل مجيئنا بقليل |
| Ama bu bizim buraya geliş nedenimiz, bu yüzden... | Open Subtitles | ولكن هذا هو سبب مجيئنا الى هنا, لذا |