Yapman gerekeni yapmalısın. Şimdi elini uzat. | Open Subtitles | عليك تأدية عملك، والآن مد يدك. |
elini uzat. Hemen bir kere daha deneyelim. | Open Subtitles | مد يدك, سنحاول مرة أخرى , وبسرعة |
Yaşlı adam yumru ellerini kadının ellerine doğru uzattı ve onları tuttu, beni yalnız bıraktı. | TED | مد المسن يده يده التي على شكل مخلب ليد المرأة أمسكها وذهبا ليدعانني وحيدا |
Pekala, bir ayağınızı uzatın. | Open Subtitles | حسناً مد رجلاً واحدة |
Sonra içeri biri girdi elini musluğun altına tuttu ve su akmaya başladı. Biz de "Nereye geldik böyle?" diye düşünmeye başladık. | TED | الى أن أتى شخص ما، مد يديه تحت الحنفية و أندفع الماء، ثم فكرنا، أهذا ما سنكون عليه؟ |
Her bağımsız su molekülünde gelgit yoktur ama okyanusun bütününde vardır. | TED | كل جزيء ماء لا يملك مد وجزر ولكن كل المحيط يملك. |
Biliyor musunuz eğer bu sahneyi uzatmak isterseniz, mesela taksi kazası eklemek gibi yaralılarla ben ilgilenebilirim çünkü bir tıbbi oyunculuk geçmişim var. | Open Subtitles | اذا اردت مد ذلك المشهد كعمل حادثه للتاكسى يمكننى مساعدة الضحيه لان لدى خلفيه فى الادوار الطبيه |
Ve raflar gözün alabildiğine bal kavanozuyla doluydu. Vay be! | Open Subtitles | و كان هناك عدد لا متنهي من مرطبانات العسل على مد النظر |
Öyleyse bana elini uzat. | Open Subtitles | حسناً ، مد يد المعاونة |
Ellerini uzat. Bakalım, ne kadar durağanlar. | Open Subtitles | مد يدك لنرى مدى ثباتها. |
elini aşağıya uzat ve beni koru. | Open Subtitles | مد يديك وأعطنى حمايتك |
elini uzat ve dokun. | Open Subtitles | . مد يدك لتلمس شخص ما |
elini uzat, sana gösterdiğim gibi. | Open Subtitles | مد يدك كما علمتك |
Ellerini geride kalanlar için uzat. | Open Subtitles | مد يدك للعمل الذى سيبقى |
Malezya Başbakanına zeytin dalı uzattı ve şovuna onur konuğu yaptı. | Open Subtitles | الذى مد الطريق لرئيس-الوزراء الماليزى حسان بجعله ضيف الشرف فى-عرض الليلة |
- Elbette. - Karar verdim. Ed, dostum, Amerika'ya geldiğimde insanlar bana elini uzattı. | Open Subtitles | - لقد قررت اد , ياصديقي , عندما جئت إلى امريكا مد الناس ايديهم لي |
Birileri elini uzattı ve hayatımı kurtardı. | Open Subtitles | أحدهم مد إلي يده وأنقذوا حياتي |
Geri çekin. Diğerini uzatın. | Open Subtitles | ارجعها و مد الرجل الاخرى |
elini uzatıp termostatın kolunu tutar ve bir yöne doğru birazcık çevirir, su birden yüz derece ısınır, | TED | مد يده إلى الصنبور وأداره ببطء في اتجاه واحد وكان الماء جدُ ساخن. |
Bir saat içinde gelgit gelecek ve sular yükselecek. | Open Subtitles | يوجد مد و جزر فى خلال ساعة, و نحن لازلنا فى منتصف الطريق |
Tek yapman gereken elini aşağıya uzatmak ve hızla çekmek. | Open Subtitles | إذاً كلّ ما عليك فعله هو مد يدك إلى الأسفل وسحب السلك |
Ve raflar gözün alabildiğine bal kavanozuyla doluydu. | Open Subtitles | وكان هناك صف لا نهائي من مرطبانات العسل على مد البصر |
Ne olduğunu duydu ve emniyet amiri yardımcısına ulaştı. | Open Subtitles | سمع بما حدث لنا وقرر مد يد المساعدة وأخبر نائب رئيس قسم الشرطة |
Veronica öğleden sonra Chet'le görüşüp süreyi uzatacaktı. | Open Subtitles | من المفترض أن تقابل فيرونيكا شيت هذا المساء و تحصل لنا على مد الجدول الزمني |