Eğer hâlâ ona yardım edebilecek olsam bir saniye bile durmazdım. | Open Subtitles | إذا كان لا يزال هناك ما يمكنني مساعدتها به, سأفعله حالاً. |
Ona bunu atlatmasında yardım etmek istiyorum ama konuşmama bile izin vermiyor. | Open Subtitles | واريد مساعدتها من خلال هذا لكنها لا تريد مني التحدث معها حوله |
Bak, ona yardım etmek istediğini biliyorum, ama biz bu insanları tanımıyoruz bile. | Open Subtitles | إسمعي ، أعرف بأنك تريدين مساعدتها ، لكن نحن لا نعرف هؤلاء الناس |
Yemek yapıyor ve yumurtası bitmiş yardımcı olabilir misiniz diye soruyor. | Open Subtitles | إنها تطبخ ولا تملك بيضاً وكانت تسأل إذا كنت تستطيعين مساعدتها |
- Kibar baylardan biri ona yardım eder mi acaba? | Open Subtitles | هل أحد منكم يا رجال يريد مساعدتها بحمل حقائبها هناك؟ |
Beni gıcık eden şey gerçekten ona yardım etmeye çalışmamdı. | Open Subtitles | أتعلم، الشئ الذي يثير حنقي أنني كنت أحاول مساعدتها فعلاً |
Tam olarak yardım edemez değiliz çünkü onun umudu var. | Open Subtitles | بس مش ميئوس من مساعدتها أوي عشان لسة عندها أمل |
Eğer bu terfide bir şansı varsa ona yardım etmeliyim. | Open Subtitles | أذا حصلت على لقطة في الترقية , حصلت على مساعدتها |
Ona ihtiyacım var ama o yardım etmeye bile çalışmıyor. | Open Subtitles | وقد احتجت إلى مساعدتها. وهي لم تحاول حتى تقديم المساعدة |
Ona yardım etmeye çalıştığını biliyorum ama çok geçti artık. | Open Subtitles | أعلم أنك كنت تحاول مساعدتها ولكن كان ذلك متأخر جدًا |
Hayır, adamım, O' na yardım etmem gerekti. Kendimi yere serdim. | Open Subtitles | كلاّ يا رجل، كان عليّ مساعدتها كان عليّ جعلهم يصدّقون ذلك |
Onu buraya getirip yardım etmeye çalıştık ama çok geçti. | Open Subtitles | لقد أحضرناها وحاولنا مساعدتها ولكن كان الوقت قد تأخر كثيرًا |
Ama arkadaşım hâlâ hayatta. Müsaadenle yardım edebilir miyim diye bakayım. | Open Subtitles | لكن مازالت صديقتي حيّة، دعني أذهب لأرى إن كنتُ أستطيع مساعدتها. |
Neyse ki bir soygun planı için benden yardım istedi. | Open Subtitles | لحسن الحظ، لقد طلبت مني مساعدتها على التخطيط لعملية سرقة |
Başında bir sıkıntı olduğunu biliyordum ama ona yardım edememek beni çok üzüyordu. | Open Subtitles | علمت أنها ستقدم علي فعل شئ ما، وهذا يقتلني أنني لم أستطع مساعدتها. |
Hayır, sadece onun yaptığını söyledim, böyle ona yardım edebilirdim. | Open Subtitles | لا، أنا فقط قالت إنها فعلت حتى أتمكن من مساعدتها. |
Ama sanırım yardımcı olamadın, ...çünkü senin channing'lerin böyle yaptı, bütün olayı çaldın. | Open Subtitles | ولكن أظنّ انّكي لم تستطيعي مساعدتها لان هذه عادتكي ، بأن تسرقي الاشياء |
Liberya gibi bir ülkede, bu bir annenin sıtmadan muzdarip çocuğu için tedavi görmesine yardımcı olmak anlamına gelebilir. | TED | في بلد مثل ليبريا، قد يعني للأم مساعدتها في الحصول على علاج لطفلها الذي يعاني الملاريا. |
Sonra asistanı ayrılınca ona yardım etmemi istedi. | Open Subtitles | ثم طلبت مني مساعدتها بعد أن إستقالت مساعدتها |
Hayatım, ABD ordusunun yardımı dokunur, tamam mı? | Open Subtitles | هذه الحلوة, مساعدتها قاصرة على الجيش الامريكى فقط |
Ve eğer bununla ilgisi varsa nasıl bir ilgisi olduğunu bulmamız için yardımına ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | ماذا لو لها صله, سوف نحتاج مساعدتها لنكتشف ماذا يحدث. |
yardıma ihtiyaç duyarsa, yardım etmelisin. | Open Subtitles | إذاً , اذا احتاجت مساعدة .. عليك مساعدتها |
Hiç kimse onun yardımını nafile yere istemez. | Open Subtitles | لم يبحث أحداً عن مساعدتها أو عن حمايتها عبثاً. |
Ben Miranda'nın uzun yıllar burda çalışan ikinci asistanıyım.. | Open Subtitles | ولكن مساعدتها الأولى ترقت مؤخراً، فأصبحت الأولى |
Kocasının hayatını kurtaramadım ama bebeğini kurtarmaya yardım edebilirim. | Open Subtitles | لم أتمكن من إنقاذ حياة زوجها لكني يُمكنني مساعدتها لإنقاذ حياة طفلها |