Hey, haydi, dostum. Bak, kimse doğru dürüst düşünemiyor. Biz bir aileyiz. | Open Subtitles | بربك يا رجل، انظر لا أحد يفكر بشكل مستقيم نحن عائلة، صحيح؟ |
İkinci yıldızdan sağa dön ve sabaha kadar dümdüz git. | Open Subtitles | البناء الثاني إلى اليمين وبعد ذلك بشكل مستقيم حتى الصباح |
Onu tutarken çok dikkatli olmam gerekiyor çünkü öndeki bu büyük çeneler öyle güçlüdür ki bir kurşunkalemi düzgün bir şekilde kesebilir. | Open Subtitles | يجب أن أتعامل معها بعناية كبيرة لأن هذين الفكين الضخمين في الأمام قويين بما يكفي كما يقال, لقطع قلم رصاص بشكل مستقيم. |
Kafalarının üst kısmındaki beyinleriyle, yukarıya doğru yüzen ilk balık türlerinden biriydi. | TED | إنها من أوائل الأسماك التي تسبح بشكل مستقيم وذات أدمغة أعلى رؤسها. |
Gay, heteroseksüel ya da arası en büyük gerekçe sana ait. | Open Subtitles | شاذ أو مستقيم أو بينهما بلا شك أنه لديك أفضل دافع |
hetero erkekle dans etmek, köpeğine şapka fırlatmak gibidir. | Open Subtitles | الرقص مع رجل مستقيم هو مثل وضع قبعة على الكلب الخاص بك. |
Bakın, burundaki gölgeler... Dik bir açıyla düşüyor, sanki öğle vakti gibi. | Open Subtitles | نلاحظ أن الظلال على الأنف تسقط في خط مستقيم كأنها وقت الظهيرة |
Başka hiç kimse uçağı böyle normal şekilde uçuramazdı. | Open Subtitles | لا أحد كان بأمكانه مواصلة الطيران بالطائره أو حتى أبقائها فى وضع مستقيم |
Baba, eşcinsel olduğunu söyleyerek annemi gafil avladın, bunu unutma. | Open Subtitles | أبي، دعنا لا ننسى أنك صدمتها بخبر أنك غير مستقيم |
dürüst davranmıyorsun. Belyeu'nun ofisinden çıkıyorum ve o adamı lobide görüyorum! | Open Subtitles | لا أعتقد أنك كنت مستقيم معي لقد خرجت من مكتب بيليو |
dürüst davrandın da ne oldu? Tüm hayatını sefalet içinde yaşadın işte. | Open Subtitles | لذا ها انت ذا، مستقيم صالح لكن تعيش في القذارة طوال حياتك. |
Bu yolu dümdüz takip ederiz. | Open Subtitles | بأمكاني القول اننا يمكننا ان ننطلق بشكل مستقيم |
Onu gördüm. Bana doğru gelin. dümdüz. | Open Subtitles | رأيته ، تقدموا حالاً بشكل مستقيم ، اركضوا |
Çok basit bir şekilde, mükemmel. Sola git. Sağa git, düzgün uç. | Open Subtitles | الأمر بسيط جدًا في الواقع تميل لليسار، وتميل لليمين، وتطير بشكل مستقيم |
Tek bir çizgi yap. Tek düzgün bir çizgi. | Open Subtitles | كن على الخط، جرب أن تكون على خط مستقيم واحد |
Kestirmeden doğruca tuzağa doğru gitti. | TED | ثم حلق في خط مستقيم واتجه مباشرة نحو الفخ. |
Sevimli, heteroseksüel ve birbirimizi 10 yıldır tanıyoruz. - Danny'le hangimiz seks yapmadık? - Çok sıkıldığım bir hafta sonu. | Open Subtitles | إنه وسيم، و مستقيم جنسياً و نعرفه منذ عشر سنوات، ألم نفعل كلنا؟ |
Ah, Lisa, 8 yaşında heteroseksüel bir erkek olsaydım yemin ederim ki, şu an elini tutuyor olurdum. | Open Subtitles | أقسم لو أني كنت طفل مستقيم لأمسكت يدك الآن |
Keşke flörtüm olsaydı. Antrenörüm o ve hetero. Ne? | Open Subtitles | من فضلك ، أتمنى أن ذلك كان موعد غرامي إنه مدربي ، وهو مستقيم. |
Kendimi Dik konuma getirdim ve gözlerimi kapatmamak için direndim. | TED | أمسكت بنفسي بشكل مستقيم. وقاومت الرغبة بغلق عيناي، |
Bunu asla normal bir erkeğe anlatamazdım. | Open Subtitles | لا يمكننى ابداً ان خبر اى فتى مستقيم هذا |
Asıl soru, erkek eşcinsel mi yoksa eşcinsel erkek mi? | Open Subtitles | السؤال الحقيقي هو: هل هو رجل مستقيم مثلي الجنس، أو هو انه رجل مثلي الجنس على التوالي؟ |
Aşk asla düz bir çizgide seyretmez Sayın Mühendis Bey. | Open Subtitles | بين قلبين هناك خط مستقيم ولكنه ..ليس الأقصر أيها المهندس |
direk sinyal gönderemezsiniz, değil mi? | Open Subtitles | لا يمكنك أن ترسل لهم اشارات في اتجاه مستقيم أليس كذلك ؟ |
Burası Straight kulüp, milleti rahatsız edeceksiniz. | Open Subtitles | إنه نادي مستقيم ستجعلون الناس غير مرتاحين |
O iş için fazlasıyla heteroyum ben, tamam? | Open Subtitles | انا جد مستقيم على ذلك, مفهوم؟ |
Olmaz ahbap, ben heteroseksüelim, sorun yok yani. | Open Subtitles | أنا مستقيم لكن الأمر الاخر ... سيكون ذلك رائعا |