| Bunun boşanmamıza bir tepki olduğu ortada. duygularını sağlıklı yollardan işleyemiyor. | Open Subtitles | هذه ردّة فعل على طلاقنا، لا يعبّر عن مشاعره بطريقة صحّية |
| Dur tahmin edeyim. İlk havlu atan duygularını açmaya başlayacak. | Open Subtitles | دعني أحزر، من يحمل الهرّة يتسنّى له الحديث عن مشاعره. |
| Ve iyi bir avukat, masada para varsa, duygularını bir yana bırakır. | Open Subtitles | و المحامي الجيد يضع مشاعره على جانب عندما يكون المال على الطاولة |
| 3 senelik iltifatlardan sonra, sonunda hislerini ona açmak için cesaretini topladı. | Open Subtitles | بعد صداقة ثلاثة سنوات أخيرا تحصل علي الشجاعة ليعبر عن مشاعره لها |
| Bir erkeğin duyguları hakkında konuşabilmesi o kadar güzel bir şey ki. | Open Subtitles | شيء جميل أن يستطيع رجل التعبير عن مشاعره |
| Belki de duygularını kontrol edebilene kadar çömez avukatları ben devralmalıyım. | Open Subtitles | يجب عليّ أن أتولّى أمر المساعدين حتى يتمكّن من .ضبط مشاعره |
| RB: Gördüğünüz gibi duygularını suratıyla ve sesindeki tonlama ile ifade ediyor. | TED | رودني: إذاً فانه يعبّر عن مشاعره عبر وجهه و عبر نبرة الصوت في آن واحد. |
| Bana duygularını incitme şerefini vermeliydi. | Open Subtitles | على الاقل عليه ان يعطينى الفرصة لجرح مشاعره |
| Kendini ifade edemiyor. yada duygularını anlayamıyor. | Open Subtitles | لا يستطيع التعبير عما بداخله ولا يفهم حتى مشاعره بطريقة عادية |
| Kendisini ifade edemiyor ya da kendi duygularını bile anlayamıyor. | Open Subtitles | لا يستطيع التعبير عما بداخله ولا يفهم حتى مشاعره بطريقة عادية |
| Bazen gerçek duygularını iyi ifade edemiyor. | Open Subtitles | اعرف بانه مر باوقات عصيبة يضغط على مشاعره |
| Birini önemsediğin zaman, duygularını ön plana koyuyorsun. | Open Subtitles | إذا اهتممت بشخص ما ,فإنك ستضع مشاعره بالحسبان اولا |
| Ve birini önemsediğin zaman onun hislerini ön plana koyuyorsun. | Open Subtitles | . . وعندما تهمتي لشخص ما فإنك تضعي مشاعره بالحسبان اولا |
| Marty hislerini ifade etmekte zorlanıyor. | Open Subtitles | مارتي عِنْدَهُ صعوبةُ يُعبّرُ عن مشاعره. |
| 12 yıldır berberim o. Artık değiştiremem. duyguları incinir. | Open Subtitles | أحلق عنده منذ 12 سنة، لا أستطيع تبديله، سأجرح مشاعره |
| Fark ettim ki sana karşı olan hisleri hiç gitmedi ama sen gidebilirsin. | Open Subtitles | أعلم أن مشاعره تجاهك قد لا تختفي إلى الأبد، ولكنك قادرة على الاختفاء |
| Siz etrafındayken tedbiri elden bırakıyor, duygularının kararlarını etkilemesine izin veriyor. | Open Subtitles | سيتخلّى عن حذره من أجل ولديه سيجعل مشاعره تطغى على حكمه |
| Dikkat et Kalbini kırma. Ama öğrenmekte yarar var. | Open Subtitles | اقصد لا تحاول جرح مشاعره لكنه من الجيد ان تعرف |
| duygularının çetelesini tutmayı seven, duygusal bir genç insana benziyorsun. | Open Subtitles | تبدو كظبي صغير حساس و الذي يحب تأريخ مشاعره |
| Hiç bir kere durup adamın neler hissettiğini düşündün mü? | Open Subtitles | هل سبق لك أن توقف مرة واحدة لتراعى مشاعره ؟ |
| Ama onun duygularından emin olmadan kendi duygularını serbest bırakma. | Open Subtitles | ولكن لا تطلقي العنان لمشاعرك حتى تتأكدين من مشاعره. |
| Ama söylediklerine bakılırsa o duygular uzun bir süredir içinde birikiyormuş. | Open Subtitles | لا أعلم لكن مما قاله أظن أن مشاعره تلك كانت محبوسة داخلة منذ فترة |
| Ve son olarak, Romo benim bir uzantım olduğundan, onun Duygularıyla kendimi ifade edebilirim. | TED | وأخيرا، ولأن روموا هو امتداد لي، أستطيع التعبير عن نفسي من خلال مشاعره. |
| Daha önce bu hisleriyle ne yapacağını bilmiyormuş ama şimdi onları şarkı sözlerine döküyor. | Open Subtitles | إنه فقط لم يعرف كيف يتعامل مع مشاعره مسبقاً و لكن و الآن فهو يحولها إلى كلمات أغاني |
| - Çok şaşırtıcı. - hislerine neden hakim olamadı, anlamış değilim. | Open Subtitles | أنا لا أعلم لماذا لم يستطيع التحكم في مشاعره |
| İtirafında ise kişisel duygularına ve nedenlerine inerek kendi ifadelerini kullanıyor. | TED | في اعترافه، هو يملك حُجته خائضًا في مشاعره ودوافعه الشخصية |