Ama var da ben inanmazsam, başım büyük belada demektir. | TED | و لكن لو كان موجودا و لم أؤمن به فأنا اذا في مشكلة كبيرة |
Yani, sadece kafadan ibaret olan az ölü bir cici çocuk bizim için büyük bir sorun değil diyorum. | Open Subtitles | لذا هذا هو السبب الذي جعلني أقول رأس الولد التي ليست ميتة تماما ربما لا تسبب مشكلة كبيرة لنا |
Yaşadığım Kaliforniya'da, su yetersizliği büyük bir problem haline geliyor. | TED | في ولاية كاليفورنيا، حيث أعيش، ندرة المياه أصبحت مشكلة كبيرة. |
önemli bir şey değil. Yerine oturtmam gerek o kadar. | Open Subtitles | هذه ليست مشكلة كبيرة ، علي فقط إعادتهُ إلى مكانه |
Ama kendi kardeşim bile bana inanmadığına göre başımın büyük dertte olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لكن بما أن حتى أختى لا تصدقنى فأنا أعلم أنى فى مشكلة كبيرة |
Başınız büyük belada, bayan. | Open Subtitles | لقد أوقعتى نفسك فى مشكلة كبيرة أيتها السيدة |
Eğer bunun yalan olduğunu düşünüyorsanız başınız büyük belada. | Open Subtitles | و الآن إن كنت تظن أن تلك كذبة فأنت في مشكلة كبيرة |
Eğer ançüez koyarsanız başınız büyük belada. | Open Subtitles | إذا وضعت عليها أنشوجة ستقع في مشكلة كبيرة |
Yeter... eğlenmeyi bırak, şu anda büyük bir sorun var. | Open Subtitles | يكفي هذا ـ توقف عن العبث .. هناك مشكلة كبيرة |
İyi fikir. Eğer haklıysak bu büyük bir sorun olabilir. | Open Subtitles | إذا كنا على حق هذا يمكن أن يكون مشكلة كبيرة |
Arılara ihtiyacımız var, onlar ortadan kayboluyor ve bu büyük bir sorun. | TED | لذا نحن نحتاج إلى النحل وهي تختفي وهذه مشكلة كبيرة |
Ama büyük bir problem var: Biyolojik cinsiyet siyah ve beyaz değil. | TED | لكن هناك مشكلة كبيرة جدًا: الجنس البيولوجي ليس إمّا أبيض أو أسود، |
Yüzde kırk yiyecek israfı çok büyük bir problem. | TED | اربعين بالمئة من فضلات من الطعام مشكلة كبيرة |
Demans önemli bir problem hâline geliyor, insanlar için, politikacılar için, tüm dünya için -- büyük bir probleme dönüşüyor. | TED | وأصبح مشكلة كبيرة في العالم مشكلة للأشخاص، للسياسيين لكل العالم. أصبح مشكلة كبيرة |
Para konusunda önemli sıkıntılarımız da olduğu için... korkarım ki istemeye istemeye... ayrılmanızı rica etmem gerek. | Open Subtitles | وبينما نحن في مشكلة كبيرة حول المال أنا خائفة أن أسألك وبتردد كبير أن تستقيل من منصبك |
O kadar önemli bir şey değil. Bu gece önemli. | Open Subtitles | بربك، انها ليست مشكلة كبيرة ولكنها كذلك الليلة |
Hayır, bakamaz. Bir terslik var. Başı büyük dertte ve onu seviyorum. | Open Subtitles | لا، لا، لا، هي لا تستطيع، شيء خاطىء هي في مشكلة كبيرة وأنا أحبها |
Benim için Büyük sorun. Ben gece körüyüm de. | Open Subtitles | بالنسبة لي، إنها مشكلة كبيرة لديّ عمىً ليليّ |
Bu minibüs için bilet alırsam, büyük belaya girer başım. | Open Subtitles | إن حصلت على مخالفة بهذه السيارة سأقع في مشكلة كبيرة |
ama eğer denizaltımı patlatırsan, bizimkilerle büyük bir sorunum olacak. | Open Subtitles | لكن إن فجرت غواصتي سأواجه مشكلة كبيرة مع قومي |
Beş. Sadece eve dönerken uğramış. Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | خمسة، إنه يريد المرور فقط في طريق عودته للمنزل، إنها ليست مشكلة كبيرة |
çok zor değildi, Roma'nin her yerinde gördüğümüz aynı heykelimsi şeyler. | TED | لا مشكلة كبيرة هنا، فقط نفس المنحوتات التي سنشاهدها في كل أنحاء روما. |
Bu hayatın boyunca senin için büyük problem oldu değil mi Arnie? | Open Subtitles | هذه مشكلة كبيرة فى حياتك أليس كذلك أنيي 449 00: 33: 15,860 |
Eğer onu ağzına atarsan.. ... büyük bir bela alırsın başına. | Open Subtitles | إذا وضعت المثلجات في فمك ستكون واقع في مشكلة كبيرة .. |