Senin en Sevdiğin çift çikolatalı decadence keki yapmaya ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيكِ بأن نصنع ماهو مفضل لديكِ مثل كعكة الشوكولاتة المزدوجة المقلوبة؟ |
Senin Sevdiğin şehirdeki en iyi otel hangisi? Huntington. | Open Subtitles | ماهو أحسن فندق في المدينة مفضل لك ؟ |
Yani artık 6 yaşında değilim, gerçekten en sevdiğim bir renk yok. | Open Subtitles | نظرًا لأني لست في السادسة من عمري فليس لدي حقًا لون مفضل |
Var olan arkadaşlarımdan, tanıdığım insanlardan ve yeni tanıdıklarım içinden yeni bir en iyi arkadaş aramaya başladım. | Open Subtitles | ولكنني بدأت ابحث عن صديق مفضل لأدخله الى قائمه اصدقائي ثم اعرفهم عليه وثم تتجد الصداقه |
En sevdiği botu ya da yemek kutusu falan var mı? | Open Subtitles | هل لديه , مثل زوج أحذية مفضل أو صندوق غذاء ؟ |
Bunun tercih edilen bir fikir olmadığını biliyorum, ama barışçı amaçlar için kullanılırsa, bu miktar birçok ihtiyacı karşılayabilir. | Open Subtitles | أعرف انه ليس رأياً مفضل لكن لو استخدمنا هذه الأموال لأغراض سلمية هذه الكميات من المال ستخدم مجالات عديدة |
İnsanlar yeni bir favorin olduğunun farkında. - Bundan hiç memnun değiller. | Open Subtitles | بدأ الناس يلاحظون أنه أصبح لديك شخص مفضل جديد، وليسوا سعداء بذلك |
- Favori bir oyuncun var mı? | Open Subtitles | هل لديك لاعب مفضل ؟ |
Su konusunda bir tercihiniz var mı acaba? | Open Subtitles | هل لديك نوع مفضل من الماء ؟ لأني أفضل الفيجي |
En Sevdiğin bir adın var mı, yoksa ben mi seçeyim? | Open Subtitles | هل لديك نوع مفضل او أختار لك ؟ |
Çocukça kaçacağını biliyorum ama en Sevdiğin renk ne mesela? | Open Subtitles | لا أعرف حتى إذا كان لديك لون مفضل |
- Çok tatlısın. - Sevdiğin her şeyi aldım. | Open Subtitles | هذا لطيف للغاية - أحضرت كل ما هو مفضل لكِ - |
İlkbahar, yaz, sonbahar ve ... Ses:Benim en sevdiğim mevsim kıştır. MT: Şey evet, benim de. | TED | هناك فصل الربيع، والصيف، الخريف و صوت: الفصل المفضل لدي هو الشتاء.م. ت: نعم، هو مفضل لدي كذلك. |
Sanırım artık yakında ölecekler arasında en sevdiğim adam oldun. | Open Subtitles | أظن أنك على وشك أن تصبح أكثر شاب مفضل بالنسبة إلي الذي سيموت قريباً |
Bak, bunu tüm ciddiyetimle söylüyorum ki en sevdiğim rengim yok. | Open Subtitles | انظر، انا اقول هذا بكل الأحترام ليس لدى لون مفضل |
Lisede, ürkütücü bekçinin en iyi arkadaşıydın. | Open Subtitles | في الثانوية، كان لديكِ حارساً مخيفاً كصديقٍ مفضل |
Programa gidecek başka bir en iyi dost bul. | Open Subtitles | إعثر على صديق مفضل أخر كي تذهب معه للعرض |
Eğer istersen, hayatını mahvedebileceğim başka bir en iyi arkadaş bulabilirim. | Open Subtitles | اذا اردت يمكنني ان اجد صديق مفضل آخر ادمر حياته |
Bayan French, kocanızı bir oğul ya da sevdiği bir yeğen olarak görmeye başlamıştı. | Open Subtitles | من الواضح أنها كانت تهتم بزوجك كابن أو ابن أخ مفضل |
Bir mantar meşesi altında çok sevdiği bir çayır varmış. | Open Subtitles | كان لديه مكان مفضل في المراعي تحت شجرة الفلين |
Ve süregelen dostluğumuzun bu nedenle şansa bırakılmaması tercih edilmektedir. | Open Subtitles | بينما صداقتنا المستمرة مع الأرض لا تتعارض مع هذا هذا مفضل |
Sana birşeyler getireyim mi? Hindili sandviç hazırladım, onun favorin olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | هل أجلب لك شئ , أعددت ساندويش الديك الرومي أعلم أنه مفضل لديك |
Onun nasıl hazırlanması gerektiği konusunda bir tercihiniz var m? | Open Subtitles | ألديك شكل مفضل لكيفية إعداده؟ |
Gerçekten de belirli bir tipin yok, değil mi? | Open Subtitles | أنت حقا ليس لديك نوع مفضل, اليس كذلك؟ |