Aslında ters. Sağlıklı olsun da başka bir şey istemiyoruz. Bu sefer yani. | Open Subtitles | في الواقع انه طفل بوضع مقلوب نتمنى فقط أن نحظى بطفل صحته جيدة |
Hani şu ters dönmüş lâmba gölgesi gibi acı çeken ruhu anlatan. | Open Subtitles | مثل لوحة لظل مصباح مقلوب تمثل عذاب الروح |
Hani şu ters dönmüş lâmba gölgesi gibi acı çeken ruhu anlatan. | Open Subtitles | مثل لوحة لظل مصباح مقلوب تمثل عذاب الروح |
Yedi tanesi tamamen aynı, ve sekizincisi baş aşağı çevirilmiş. | TED | يتطابق سبع منهم تماما لكن الثامن مقلوب رأسا على عقب. |
Muhtemelen onu indirebilirim ama şu ters yüz olmuş yüzdeki eşsiz, kontrolsüz ifade... | Open Subtitles | من المحتمل اذا قطعت له الحبل يسقط لكن هناك تلك النظرة الشاذّة للفوضى له وجه مقلوب غريب. |
Bak, Stacey annen değil biliyorum, ama ters yüzlü ol yada olma ona saygı duyman gerek! | Open Subtitles | اعرف ان ستايسي ليست والدتك لكن وجهك مقلوب او لا يجب عليك ان تحترمها |
Demek orası ters kıta! Hırsızlar polisleri kovalıyor, kedilerin köpek yavruları oluyor. | Open Subtitles | إذن كل شيء فيها مقلوب ، لصوص يمسكون الشرطة ، قطط تغلب الكلاب |
Ne yapacağımı bilmiyorum. Ben... Her şey ters gidiyor. | Open Subtitles | لا أعلم ماذا أفعل كل شئ خاطئ ، كل شئ مقلوب رأساَ على عقب |
Ama sorun şu ki, ters duruyor yani senin zıttın anlamına geliyor. | Open Subtitles | الأمر هو أنه مقلوب هذا يعني أنه عكسك الآن. |
Ama ters, yani ters şekilde işliyor. | Open Subtitles | ولكنه مقلوب راساً على عقب مما يعني وجود الخداع |
Bu yol kenarında ters duran bir jakuzi. | Open Subtitles | .. إنه حوض استحمام مقلوب موضوع على جانب الطريق |
Bebeği ters geliyor ve burada sezaryen yapmaktan nefret ediyorum. | Open Subtitles | طفلها مقلوب و أكره أن أحاول عمل قيصرية هنا |
İyi misiniz? Atlanta Merkez, burası SouthJet 227. ters döndük. | Open Subtitles | إلى مركز اتلانتا نحن في وضع مقلوب أكرر نحن في وضع مقلوب |
Bayan Driscoll'ün yanından henüz döndüm. Bebeği çevirdik, ters doğum olmayacak! | Open Subtitles | انا للتو عدت من السده دريسكول الطفل مقلوب |
Demek istediğim, sen büyük ihtimalle sınıfa eteğin ters şekilde bir iki defa girmişliğin de vardır. | Open Subtitles | ما أعنيه هو أنك ربما عدتِ الى الصف مرتدية تنورتكِ بشكل مقلوب مرة أو مرتين، أليس كذلك؟ |
Yani, işletmek isteyen baş aşağı bu adam hakkında ? | Open Subtitles | إذن تريدين أن تقومي بالعملية و هو مقلوب ؟ |
- Kahve fincanı evyeye yakın düzgünce katlanmış bir kağıt peçetenin üstünde, baş aşağı duruyordu. | Open Subtitles | قدح قهوة مقلوب على منشفة ورقية مطوية بعناية قرب المغسلة. |
Makat. | Open Subtitles | الجنين مقلوب |
Bazı kültürlerde bir şeyi tersten giymek uğur getirir. | Open Subtitles | و حسب بعض الحضارات إرتداء شيء مقلوب يجلب الحظ |
Ben de satıcı değilim, ama bugün dünya tersine dönmüş. | Open Subtitles | و لكني اعتقد ان العالم مقلوب اليوم, أليس كذلك؟ فكر فقط! |
Esas sen Tepetaklak olmuşsun. Ağaçtasın oğlum! | Open Subtitles | كلا أنت مقلوب وأنت الذي في الشجره |