| Evden çıkarken şort giyen biri için oldukça zeki bir gözlem. | Open Subtitles | هذه ملاحظة ذكية جدا بالنسبه لشخص غادر المنزل مرتديًا هذا السروال |
| Yaklaşık sekiz yıl önce, oldukça basit ama yoğun bir gözlem fikrimi değiştirdi. | TED | لذا منذ حوالي ثمان سنوات ملاحظة بسيطة ومتعمقة غيرت تفكيري |
| Tarih öncesi bir hayvandan bahsediyorum. Neredeyse binlerce yıl fark edilmeden yaşamış. | Open Subtitles | أتحدّث عن الحيوان قبل التأريخ الذي يمرّ بدون ملاحظة لعمليا آلاف السنوات. |
| Senin adli tıp'çın hatayı fark etmeden cesetle bir buçuk gün geçirdi. | Open Subtitles | طبيبك الشرعي كان لديه الجثة لمدة يوم و نصف بدون ملاحظة الخطأ. |
| Bu uzun toplantılardan birinin ortasında bana bir not verildi. | TED | وبينما أنا في وسط أحد هذه الاجتماعات الطويلة، تسلمت ملاحظة. |
| Bak, sağ köşede intihar notu yer alan iki sayfalık sayfa düzeni. | Open Subtitles | النظرة، هو تخطيط صفحتين مع حق ملاحظة إنتحارها فوق هنا في الزاوية. |
| Ve sen de babanın bıraktığı bir notla beni durdurabileceğini sanıyorsun. | Open Subtitles | وهل تظنُ حقاً أنه يمكنك أن توقفني بواسطة ملاحظة من أبيك؟ |
| Gördüklerimiz pozitif bağlamda, ama bağırsakta gözlem yapmak kolay değildir. | TED | نحن نرى ترابطات إيجابية لكن الأجزاء الداخلية من الأمعاء أماكن صعبة لنلاحظ ملاحظة دقيقة. |
| Bir gözlem yaparız, o gözleme bir açıklama tahmin ederiz ve sonra diğer gözlem ve deneyleri yaparak test edebileceğimiz bir öngörüde bulunuruz. | TED | إذ نقوم بإجراء ملاحظة، ونقوم بتخمين تفسير لها، ونقوم بخلق تنبؤ يمكننا اختباره من خلال تجربة أو عملية ملاحظة أخرى. |
| Size söylediklerim sizle alakası olmayan basit bir gözlem. | Open Subtitles | ما قلته لكم هو ملاحظة بسيطة لا علاقة له بكم |
| Bazı zamanlar bizim Tanrı'mız ve oğluyla olan benzerlikleri fark etmiyor değildim. | Open Subtitles | وأحيانًا لا يُمكنني منع نفسي من ملاحظة بعض التشابه مع إلهنا وابنه. |
| Sağ köprücük kemiğindeki ufak izi fark ettiniz mi, Bayan Warren? | Open Subtitles | السيدة وارن، لماذا لم يمكنك ملاحظة شق صغير على الترقوة اليمنى؟ |
| Eminim o kadar eğlenceye kapılmışlardır ki gittiğini fark etmemişlerdir bile. | Open Subtitles | أجل، أوقن أنّهم منغمسون في الفساد بما يشغلهم عن ملاحظة غيابه. |
| Çocukları öp, bir not yaz ve gecenin bir vakti usulca kaç. | Open Subtitles | تقبّلين الأطفال ومع السّلامة تخربشين ملاحظة سريعة وبعد ذلك تنسلّين في الليل |
| Cebinde bir not vardı, ve o kampüsün diğer tarafındaydı. | Open Subtitles | ملاحظة الانتحار في جيبها هو كان في وسط حرم الجامعة |
| Bir gün, rahipliği bıraktığını açıklayan bir not yazarak gitti. | Open Subtitles | ويوما ما إختفى. وترك ملاحظة يقول فيها أنه ترك الكهنوت |
| Belki sadece varsaymıştır. Çoğunlukla bir intihar notu olmaz mı? | Open Subtitles | حسنا ربما هو فقط يفترض اليس هناك عادة ملاحظة انتحار؟ |
| Doug'un çalışanlarını değerli ve onlara dikkat ettiğini hissettirmenin diğer bir yolu çalışanlarına 30.000'in üzerinde teşekkür notu yazmaktı. | TED | طريقة أخرى أشعر دوغ الموظفين بها بالتقدير وأظهر لهم اهتمامه هي أنه كتب أكثر من 30 ألف ملاحظة شكر للموظفين. |
| Ve sen de babanın bıraktığı bir notla beni durdurabileceğini sanıyorsun. | Open Subtitles | وهل تظنُ حقاً أنه يمكنك أن توقفني بواسطة ملاحظة من أبيك؟ |
| Evet, iyi yakaladın. | Open Subtitles | ياه ، ملاحظة جيدة. |
| Güvenlik ve Ticaret Kurulu'ndan bir uyarı daha alırsam, yemin ederim ki her şeyi yakıp, şirketi Cayman Adaları'na taşıyacağım. | Open Subtitles | أقسم , غذا وصلتني ملاحظة أخرى من إس إي سي سوف أحرق الكومة كلها و أنقل هذا الشيء لكايماس |
| Bir insanın düşman hattındaki kendi meslektaşınından daha fazla prestij kazanması dikkat çekici. | Open Subtitles | مع ملاحظة تلقي كل الرغبة الحسنة من خطوط العدو أكثر من زملائي الخاصين |
| Piyano üzerindeki belirli bir nota duvar panelinden geçen bir iple bir tabancaya bağlanmıştı. | Open Subtitles | هناك ملاحظة هامة ، البيانو كان موصل بسلك مع مسدس مخبأ في الجدار |
| Herkes notunu alsın. Bu tarz daha çok girişime ihtiyacımız var. | Open Subtitles | انظروا ، فليأخذ الكل ملاحظة نريد الكثير من المبادرة مثل هذه |
| Bir çocuk yerine bir kıta istemiyorum ya da küçük bir kız yerine bir satır ya da bu dünyaya uymayan bir çocuk yerine bir dipnot. | TED | لا أريدُ مقطعًا شعريًا لابني ولا بيتًا شعريًا لأجل فتاة صغيرة ولا ملاحظة هامشية لطفل لا يصلحُ لهذا العالم. |
| Şimdi, karamsar bir noktaya değinmeme izin verin. | TED | الآن، دعوني أطرح ملاحظة كئيبة. |
| Şantaj. İşten çıkarma mektubu. Zincir mektup. | Open Subtitles | ابتزاز , مذكرة انهاء خدمة رسالة متسلسلة , ملاحظة طرد |
| İntihar notunda birçok kelimesini uygun yerde kullanmasından etkilendim. | Open Subtitles | أنا أعجبت بأنها جعلت إستعمالا صحيحا عدد كبير من الكلمة في ملاحظة إنتحارها. |
| Bir kısır döngü içinde olduğunu ve hiç ilerleyemediğini görebilirdiniz. | Open Subtitles | فباستطاعتك ملاحظة أنه كان في حلقة لم تمضِ أبداً قُدماً. |