"منعزل" - Translation from Arabic to Turkish

    • yalnız
        
    • ıssız
        
    • özel
        
    • uzak
        
    • tenha
        
    • başına
        
    • münzevi
        
    • izole
        
    • soyutlanmış
        
    • tecrit edilmiş
        
    • kuytu
        
    • gizli
        
    • sakin bir
        
    gizli bir nişanlım olduğu vakit yalnız kalmayı seviyormuşum gibi yaparım. Open Subtitles ظللت أتظاهر أنني منعزل تماماً بينما أنا في الحقيقة الخطيب السري
    Biliyorum Francis ile konuşmak istiyorsun, ama oğlu için kederli, yalnız kalmak istiyor. Open Subtitles أعلم بأنك تريد التحدث مع الملك ولكنه منعزل في حداد على طفله المسكين
    Büyük ve ıssız bir evde sadece babamla ben vardık. Open Subtitles لم يكن هناك سواي أنا وأبي في منزل كبير منعزل.
    Oturalým mý yoksa daha özel bir yerlere mi geçelim? Open Subtitles أعلينا أن نجلس أو علينا أن نجد مكاناً منعزل أكثر؟
    Asla eskisi gibi olamamış ve sonunda kasaba halkı onu yanlış anladığı için herkesten uzak yaşamaya başlamış. Open Subtitles لم يتعافى من ذلك,لقد انتهى وتحول الى منعزل والناس في البلد اساؤوا فهمه وجدت شيئا
    ve bu olay tenha bir sokakta yaşanmamıştı, kendi yatağımda olmuştu. TED وهذا لم يحدث في زقاق منعزل قذر، حدث هذا على سريري.
    Her zaman bir kitapla gelir, tek başına takılan biri diyebilirim ama.. Open Subtitles لا،دائماً يحضر كتاب هو منعزل قليلاً كما يبدو
    Ama kardeşinin trajik ölümü için değil, Royce'u bir münzevi yaptığı için. Open Subtitles و ليس وفاة شقيقيها المؤلمة، في جعل والدها منعزل.
    Hiç kimsenin olmadığı yüce yalnız dağlara. Open Subtitles إلى أعلى إرتفـاع منعزل حيث لا يوجد هنـاك أنـاس بعد
    Eğer sen, Allah'ının bir kulu olarak, beni yok etmek için 100,000 savaşçıyla, Allah'ımın yalnız bir kulu olarak, Open Subtitles لو أنك ، كخادم لربك يجب ان تستخدم 10000 مصارع لتدميرى خادم منعزل لربى
    Sen yalnız bir savaşçısın. Bilirsin, Rüzgar değirmeni, Zırh. Open Subtitles أنت أكثر من محارب منعزل تعلم ، طواحين هوائية ، مدرعات
    yalnız biri. Takım sporlarına ya da grup aktivitelerine katılmıyor. İçine kapanık ve kendine güvensiz. Open Subtitles إنه شخص منطوي، لا يشارك في الرياضات الجماعية أو النشاطات الإجتماعية، إنه شخص منعزل وضعيف الثقة بالنفس
    Pekala, yalnız yaşayan, yalnızlığı seven birisiyle uğraşıyoruz. Open Subtitles حسنـًا، نحن نتعامل مع رجل أعزب منعزل تقريبـًا
    Hiç kimse dünya üzerinde öyle yalnız yürüyecek kadar güçlü değildir. Open Subtitles ليس هناك من هو قوي بما فيه الكفاية للمشى على الأرض مثل ذلك الى الأبد, منعزل, وحيد
    Ajans evin bu kadar büyük ve ıssız olduğunu söylememişti. Open Subtitles إن الوكالة لم تخبرنا بأن البيت بهذا الحجم و منعزل للغاية
    Evimiz, çok ıssız bir yerdeydi. Open Subtitles كنا نسكن في قاعدة عسكرية في وسط مكان منعزل
    Bir dakikalığına özel bir yere gidebilir miyiz? Open Subtitles هل بوسعنا هل بوسعنا الذهاب لمكان منعزل للحظة ؟
    Ayrıca, diğer binalardan uzak olduğu için özel kuvvetler ve SWAT timinin operasyon yapması kolaylaşır. Open Subtitles وايضاً بما انه منعزل عن المباني المحيطة به يجعل مهمة قوات الأمن وفريق الاسلحة الخاصة والتكتيكية سهلة الاتمام
    Seni gördüğüne sevineceğinden şüpheliyim. İnsanlara uzak biridir. Open Subtitles أشكّ في أن تكون مسرورة للقائك، فهي شخص منعزل للغاية
    tenha bir yere onu çeker, onunla yatar ve onu paramparça edermiş. Open Subtitles تغريه إلى مكان منعزل وتغتصبه ثم تسحقه حتى الموت
    Kendi başına kafayı çekenlerdensin, doğru mu? Open Subtitles أنت واحداً منهم، شخص منعزل منتشي، هذا ما أطلق عليهم؟
    Ayrıca kendisi, kötü tanınmış bir münzevi. İronik olanı şu ki kendi güvenliği konusunda bile paranoyak olmuş durumda. Open Subtitles هو كذلك منعزل عن الناس إنه حريص جداً على سلامته الشخصية
    Hırsızlık yüzünden okuldan atıldı ve çok izole bir çocuk... Open Subtitles ولقد طرد من المدرسة بسبب السرقة وهو طفل منعزل جدا
    Dünyadan kendini soyutlanmış hissediyorsun ama seni soyutlayan dünya değil. Open Subtitles تشعر أنك منعزل عن العالم ولكن العالم لا يعزلك
    Yüzbaşı Booth kesinlikle tecrit edilmiş. Open Subtitles حسناً، الملازم (بوث) كان بالتأكيد منعزل.
    Karınızı parka götürdünüz ve kuytu bir köşe buldunuz. Open Subtitles لقد أخذت زوجتك الي المتنزه ووجدت مكان منعزل
    Burası oldukça sessiz sakin bir yer, baba. Bozulmamış bir yer. Open Subtitles المكان هنا يبدو منعزل يا أبي - انه غير ملوّث -

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more