| Biliyorsun ki, birisini gözaltında tutmak için iki çift ajan gerekir. | Open Subtitles | أنت تعرف أن قواعد المراقبة الصحيحة تستدعى وجود زوجين من العملاء |
| Onu sensiz yakalamaya kalkarak yaklaşık 20 ajanı feda etmekten kaçınmak istiyorum. | Open Subtitles | حسنٌ، أود تجنب التضحية بـ20 من العملاء أو أكثر لأقبض عليه بدونك. |
| Belli ki nasıl bir müşteri olduğunuzu bilmiyorlar. | Open Subtitles | من الواضح أنهم لا يعلمون أي نوع من العملاء أنت |
| Bu yüzden onu taktiksel ajanlardan oluşan bir ekiple gidip almak istiyorum. | Open Subtitles | لهذا السبب أريد أن آخذ فريق من العملاء ونجلبها. |
| Zemin tarama radarını aldık, diğer ajanlar da bizimle orda buluşacak. | Open Subtitles | لدينا جهاز لإرسال الصور و مزيداً من العملاء سيقابلوننا هناك |
| Tabii, bazen müşteriler paketleri geri gönderir. | Open Subtitles | بالتأكيد, فأحياناً أتلقى مرتجعات من العملاء |
| -2 yıI oIdu ,bir çok ajan gönderdik ama geIişme yok | Open Subtitles | لأنه خلال السنتين الماضيتين ثلاثة من العملاء عادوا في أكياس بلاستيكية |
| Başkanın arabasının üstünü kurşun geçirmez camla kapamasak bile... kaldırımlara kesinlikle 100 ila 200 ajan yerleştirirdik. | Open Subtitles | حتى لو لم نسمح له ركوب سيارة مكشوفة كنا قد وضعنا من 100 إلى 200 من العملاء على الرصيف بدون تردد |
| Kız, Senatör kızı olmasaydı, bu kadar çok ajan karışır mıydı? | Open Subtitles | هل كان كل هذا العدد من العملاء ليكون هناك إذا لم تكن ابنة السيناتور؟ |
| Biz konuşurken bir sürü ajanı yollamışlardır bile | Open Subtitles | وسيرسلون مزيدا من العملاء بينما نحن نتحدث |
| Hatta size eşlik etmesi için birkaç FBI ajanı ayarlayabilirim. | Open Subtitles | و يمكنني أنّ آتي ببضع من العملاء الفدراليين لمواكبتنا لو وددتَ ذلك. |
| Tanrı'nın cennetine giden sevgi yolunda bile sen bir FBI ajanı olamazsın. | Open Subtitles | بحق السماوات لا يمكنك أن تكون من العملاء الفيدرالين |
| Büyük bir müşteri listesi. Düzenbaz devlet adamları, zeki topluluklar, ...terörist grupları. | Open Subtitles | قائمة كبيرة من العملاء حكومات فاسدة، استخبارت المجتمعات |
| Ama bir bütün olarak bakıldığında, inanılmaz derecede sıradan bir müşteri listesi oluşturuyorlar. | Open Subtitles | لكن ككل , إنها تشكل بشكل لا يُصدق قائمة من العملاء العاديين. إذا لم يكن اللصوص يطمحون |
| Kontrol eden çete her hafta yeni bir müşteri grubu getiriyor. | Open Subtitles | العصابة التي تسيطر عليها تحصل على دفعة جديدة من العملاء كل نهاية اسبوع. |
| Bu yüzden, Delta Planı gereğince kaçırılan arkadaşımızın yerine geçmek üzere eğitilmiş seçkin ajanlardan oluşan bir ekip kurduk. | Open Subtitles | ... لذلك, وفقا لخطة دلتا ... جهزنا فريقا مميزا من العملاء ... تم تدريبهم لحلول مكان زميلنا المخطوف من قبل القطط... |
| Ayrıca özel ajanlardan oluşan bir timin başındadır. | Open Subtitles | و يقود فريقاً من العملاء المتخصصين |
| - Bu işler için ajanlardan oluşan bir ekibin var. | Open Subtitles | -لهذا لديك -فريق كامل من العملاء |
| Geçen sene, Merkez adına ikinci nesil kaçak ajanlar dedikleri memurları yetiştirecekleri bir programa başladı. | Open Subtitles | في السنة الماضية, بدأ المركز برنامجاً لتطوير الضباط واستدعوا الجيل الثاني من العملاء الغير شرعيين |
| Geçen sene, Merkez adına ikinci nesil kaçak ajanlar dedikleri memurları yetiştirecekleri bir programa başladı. | Open Subtitles | في العام الماضي, قام المركز ببدأ برنامج لإعداد عملاء يسمونهم الجيل الثاني من العملاء الغير شرعيين |
| Babasının bağlantıları sayesinde yeraltının önemli isimlerinden müşteriler kazanmış. | Open Subtitles | بسبب والدها أصبح لها العديد من العملاء في عالم الجريمة. |
| Uluslararası müşteriler görmek ne hoş. | Open Subtitles | جميل أن نرى قليلا من العملاء الدوليين. |