Wraith DNA'sını küçük ama önemli bir şekilde değiştiren bir tedavi bulduk. | Open Subtitles | توصلنا إلى معالجة جينية تعدّل الحمض النووي الرايثي بطريقة بسيطة لكن مهمّة. |
Evet. Bu yüzden seninle yarın çok önemli işimiz var. | Open Subtitles | نعم ، في شأن مرتبط ، أحتاجك غدا في مهمّة |
Eline koluna hâkim ol, kovboy. Bu bir kurtarma görevi. | Open Subtitles | حافظ على نفسك ، يا راعي البقر إنّها مهمّة إنقاذ |
Bagaj bölümünde çok içici var. Orada seninle iş yapabiliriz. | Open Subtitles | هناك مدخّنون كثر بقسم الحقائب قد نبرم صفقات مهمّة معك |
Atları, yabani at bakıcılarından bile daha iyi ehlileştiriyordu. Her işi yapabilirdi. | Open Subtitles | كان بإمكانه تدريب الخيول ، أفضل من المحاربين، كان يقوم بأيّ مهمّة |
Bir davayla ilgili, ortağıma iletmem gereken önemli bir bilgi var. | Open Subtitles | لديّ معلومات مهمّة تخصّ قضيّة، من الضروريّ أن تصل إلى شريكي. |
Benim olduğu kadar onun içinde önemli bir an bu. | Open Subtitles | إن هذه تُعتبر لحظة مهمّة له بقدر أهميتها بالنسبة لي. |
Hâlâ dünyanın en büyük yabanı... ve işte bu yüzden önemli. | Open Subtitles | انها لا تزال أكبر برية على الأرض و لذلك هي مهمّة. |
Açıklarda otlayan hayvanlar için sürü halinde olmak önemli bir savunma. | Open Subtitles | التجمّع في قطيع وسيلة دفاع مهمّة للحيوانات التي ترعى في العراء |
Şimdi eğer hareket çok önemli ise, beynin hareketi nasıl kontrol ettiğini ne kadar iyi anlayabiliyoruz? | TED | الآن إذا كانت الحركة مهمّة لهذا الحدّ، أين وصلنا في فهم كيفية تحكّم الدماغ في حركة؟ |
Yani 3B tünel ağına sahip olmak için önemli olan birkaç ana nokta. | TED | هناك بضعة أمور أساسية مهمّة لإنشاء شبكة أنفاق ثلاثية الأبعاد. |
Evet, bir kurtarma görevi, bende geliyorum, bende yardım etmek istiyorum. | Open Subtitles | أجل، مهمّة إنقاذ ، أنا قادم أيضاً ستحتاج كلّ مساعدة ممكنة |
Linux her bir görevi önem sırasına göre derecelendirirdi bazen de görevleri yapmak yerine önem sırası için daha çok zaman harcardı. | TED | كانت لينكس تقوم بترتيب كل مهمّة من مهامها حسب أهميّتها، مستغرقةً أحياناً وقتاً أكثر في ترتيبها بدلاً من أدائها. |
Ben iş için buradayım, zevk için değil, sağ olun. | Open Subtitles | إني هنا في مهمّة عمل، ليس من أجل المتعة، شكراً |
Lütfen ona saat 3:00'te yapacak işi olduğunu hatırlat. - Teşekkürler. | Open Subtitles | أرجو أن تقومي بتذكيرها أن لديها مهمّة عند الـ 3: |
Pekâlâ, işte küçük görevimiz. Şuradaki aşağı damlayan altın şeyi görüyor musun? | Open Subtitles | هذه مهمّة صغيرة، هل ترى هذه الأشياء الذهبية التي تسقط من هناك؟ |
Gördüğün gibi Wigglemunch, işte paylaşmak bu yüzden önemlidir. | Open Subtitles | كما ترى، ويغلمونش، لهذا السبب المشاركة مهمّة. |
önemli bir görevim var. Bazı önemli insanlar için çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا في مهمّة حساسة وأعمل لبعض الناس المهمين |
Lehçeye bakarak insanların hangi görevde çalıştıklarını anlar hâle geldim. | TED | فأستطيع أن أعرف على أي مهمّة عملت من لكنتك المريخية. |
Yuvarlak Masa Şövalyelerini şu karanlık zamanlarda... örnek gösterecek bir göreve ihtiyacınız var. | Open Subtitles | فرسان المائدة المستديرة سيكون عندهم مهمّة ليكونوا مثال يحتذى به فى هذه الأوقات المظلمة |
Bu çevrede baya büyük bir olaydı, öyle değil mi? | Open Subtitles | لقد كانت تلك قضيّة مهمّة في الأنحاء، أليس كذلك ؟ |
Dolayısıyla bugün sizlere bir iddia, bir amaç ve bir görev hakkında farklı hikayeler anlatacağım, ki bence bu örnekler konunun daha doğru anlaşılmasını sağlıyor. | TED | لذا ما سأحاول قوله لكم اليوم هي قصة مختلفة عن ادعاء و هدف و مهمّة أعتقد أنّها تعطي صورة أعمق للموضوع. |
Sheppard, Teyla ve Ronon bir kovan gemisini yok etme görevine katılmaya zorlayanlar onlar. | Open Subtitles | وأرغمونا على الانضمام إليهم في مهمّة لتدمير مركبة خلية مركبة خلية؟ |
İstatistiksel önemi olanları. | Open Subtitles | إذا ما تم التحقق من أنها مهمّة إحصائياً، |
Ajanlara bunlardan verilmesinin sebebi her görevin son görevleri olabileceğidir. | Open Subtitles | السبب الذي يجعل الجاسوس لديه واحد من هؤلاء لأن أيّ مهمّة يذهبون إليها يمكن أن تكون الاخيرة |
Osmanlılar ve Ruslar daha önce defalarca savaşmışlardı ama bu çok önemliydi. | Open Subtitles | اندلعت الحرب بين العثمانيين والروس مرّات عديدة سابقًا ،لكن كانت هذه مهمّة |