Aha. Başkanın randevu defteri. Aradığımız şey burada yazıyor olmalı. | Open Subtitles | دفتر مواعيد العمدة هذا يجب ان يحتوي على مانريد معرفته |
Ajandasına göre kocanız son birkaç haftada birden fazla tedavi için randevu almış. | Open Subtitles | وفقاً لمُفكرته، كان لدى زوجكِ مواعيد علاج مُتعدّدة على مدى الأسابيع القليلة الماضية. |
Ne randevusu? Herkes senin ormana yerlestigini sanyor. | Open Subtitles | أَيّ مواعيد الناس يَعتقدونَ بأنّك هاجرتَ إلى الغابةِ. |
- Benim hatam. Birkaç buluşma iptali. - Bu gerçekten önemli mi? | Open Subtitles | ـ عُذراً ، عدة مواعيد مُلغاه ـ إجتماع هام حقاً ؟ |
Hep randevularım olur, teşekkürler. | Open Subtitles | كان لدي مواعيد طوال الوقت شكراً لك كثيراً. |
Sanırım bu sabahki, o randevularını unutup akışına bırakabilirmişsin gibi geliyor. | Open Subtitles | لقد ظننت أنك لا تأخذ مواعيد بل تعيش كل يوم بيومه |
Gidip bir şeyler yiyelim, tur tarihleri hakkında da konuşuruz hem. | Open Subtitles | لم لا نأكل قليلاً ثم نتحدث عن مواعيد الرحلة لاحقاً |
Tıbbi randevular iş saatleri sırasında olacaktı ve cerrahi işlemlerden sonra iyileşmek için zamana ihtiyacım olacaktı. | TED | سيكون لدي مواعيد طبية خلال ساعات العمل، وكنت أعلم أنني سأحتاج إلى إجازة للتعافي من العمليات الجراحية. |
Eğer katı çekerseniz, siz haklısınız ve oyun randevuları konusunda endişelenmeye gerek yok demektir. | Open Subtitles | و إن سحبتم مادة صلبة تكونون محقين و لا قلق على مواعيد اللعب |
Yani randevu defteri, değil mi? | Open Subtitles | هذا جدول مواعيد , أليس كذلك لم يكن موجوداً |
Bu buluşmalar randevu şeklinde miydi yoksa tesadüfen arada bir mi oluyordu? | Open Subtitles | هل كانت تلك اللقاءات مواعيد غرامية ؟ ؟ أم أنها كانت تحدث بالصدفة كل فترة واخرى؟ |
Mösyö Blunt, Mösyö Amberiotis'in ismini Mösyö Morley'in randevu defterinde gördü. | Open Subtitles | السيد "بلانت" رأى اسم السيد "أمبريوتيس في سجل مواعيد السيد "مورلي" |
Saat neredeyse beş oldu ve bu saatten sonra yeni randevu vermiyoruz, o yüzden başvurunuza bu damgayı vuracağım. | Open Subtitles | للأسف قربت الساعة الخامسة لم نعد نعطي مواعيد سأختم طلبك الأن |
Demek istediğim bu randevusu, diğerlerinden daha az veya daha çok mu önemliydi? | Open Subtitles | هل هناك مواعيد أهم أو أقل أهمية من مواعيد أخرى ؟ |
buluşma yok, erkekler yok. | Open Subtitles | لن يكون هناك مواعيد, لن يكون هناك اولاد. |
Oh, çok isterdim, ama aslında başka randevularım da var. | Open Subtitles | لكن لدي عدة مواعيد اليوم في الواقع |
Neredeyse tüm randevularını bitirdiğine göre ne kadar meşgulsün biliyorum. | Open Subtitles | أعرف كم أنت مشغول بعد أن ألغيتُ كل مواعيد جدولك |
Artık kaçırdığı mahkeme tarihleri yüzünden itaatsizlikle yargılanmamak için bir takvim taşıyor ve tekrar telaşlanmadan önce enerji toplamak için her gün programına bir mola yazıyor. | TED | والآن يحمل تقويمًا ليتجنب القبض عليه بسبب تفويت مواعيد المحكمة، وهو يجدول استراحات خلال يومه كل يوم لإعادة شحن طاقته قبل أن يهتاج. |
-Evet, o günkü bütün randevular burada işte. | Open Subtitles | هل أنت متاكد ؟ ها هى كل مواعيد ذلك اليوم |
bugün şu aptal yapımcı ve oğlu ile olan randevuları iptal et... ve tüm günleri bizim süper kahraman filmine ayır! | Open Subtitles | قم بإلغاء جميع مواعيد ذلك المُنتج الأحمق وابنه وأعطي جميع المواعيد لبطل فيلمنا العظيم |
- Birkaç buluşmam olmuştu, ama bu akşam, iki yakışıklı erkek ile randevum var. | Open Subtitles | لدي بضع مواعيد والليلة لديّ موعد مع رجلان وسيمان |
Ama yarın için bozamayacağım planlarım var. | Open Subtitles | لكن يوم غد عندى مواعيد لا يمكن أن اتركها |
Bu adam kızla randevuya çıkmıyor. Partilere gitmiyor. Gruplar karşısında kendini rahat hissetmiyor. | Open Subtitles | المُخرّبون يعجزون أن يكونوا إجتماعيين هذا الرجًُل لا يخرج في مواعيد غرامية |
Doktor randevusunu kaçırdığın için hayatını cehenneme çevirdiğimi biliyorum ama aslında bu yüzden değildi. | Open Subtitles | أعرف أنّني شكوتُ كثيراً بشأن تفويتك مواعيد الطبيب ولكن الأمر لم يكن حقيقة بشأن ذلك |
L l beş gitti düşünüyorum, altı tarih benim boşanma sonrası kadar sonunda l tekrar rahat kalma insanlar hissetmeye başladı. | Open Subtitles | أظن أننى ذهبت فى خمس أو ست مواعيد غرامية منذ طلاقي حتى بدلأت أشعر بارتياح فى مواعدة نساء آخريات |
Ben tarihler hakkında gereksiz konuşarak herşeyi berbat mı ettim? | Open Subtitles | أنا عابث، من خلال الحديث عن مواعيد ، أليس كذلك؟ |
Ama sadece öğle yemeği. Bundan sonra, kendi randevularımı kendim alacağım. | Open Subtitles | ولكن للغذاء فقط ومن الان سأحصل على مواعيد بنفسى |