Yapılabilecek en iyi şey pencerenin önünden kendine yer kapmak. | Open Subtitles | أفضل نشاط أن تجلس في موضع مناسب أمام نافذة التحديق. |
Size bildirmeliyim ki, gerekirse hükümet, bu gibi bir durumda, bana göre, sizi fiziksel tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | اننى سأخبرك و سأخبر الحكومة اذا كان ضروريا عن أى وضع أراه يضعك فى موضع خطر جسمانى |
İstihbaratımı nereden aldığımı hiçbir zaman bilmezler ama bir şeyler bilirsem pazarlık için çok daha iyi bir konumda olurum. | Open Subtitles | انهم لن يعلموا من اين اتيت بالمعلومات ولكنى لو عرفت شيئا سأكون فى موضع افضل للمساومة هناك |
Tanığım davadaki gerçeklerle ilgili eşsiz bilgilere sahip bir pozisyonda. | Open Subtitles | هذا الشاهد في موضع ليكون لديه معرفه بحقائق تلك القضية |
Bu yüzden, yatağın etrafında hızlıca döndü ve Ölümün bulunduğu yeri tersine çevirdi, bu durum, doktorun iksiri vermesine olanak tanıyordu. | TED | وهكذا، قام بلف السرير ليتغير موضع الموت. تاركًا الطبيب قادرًا على إعطاء الترياق. |
Ama şimdi sayende, bütün krallığın alay konusu oldum. | Open Subtitles | و الآن, شكرا لكي, أصبحتُ موضع سخرية المملكة بأكملها. |
Örneğin, kaba yöneticilerle, güçsüz bir duruma düşünce ya da bir şeye ihtiyaç duyunca bu onlara acıtarak döner. | TED | كمثال، مع المديرين التنفيذيين الأفظاظ، يعود ذلك ليؤذيهم عندما يكونون في موضع ضعف أو بحاجة لشيء ما. |
Fakat bu teknolojinin yaratılışında bizzat yer almak beni ve meslektaşlarıma ciddi bir sorumluluk yüklüyor. | TED | ولكنني أعتقد أن المسؤولية عن ظهور مثل هذه التقنية يضعني وزملائي في موضع المسؤولية. |
Adayı daha önce yönetmiş bir cadı olan Sycorax'ın oğlu, ilk başlarda sürgünlere yer bulmaları için yardım ediyordu. | TED | ابن سيكوراكس، الساحرة التي حكمت الجزيرة سابقا، ساعد بدايةً المنفيين ليجدوا لهم موضع قدم |
Şimdi bu kişi, her kimse, o şimdi Mrs Kennicut'a santaj yapmak için çok uygun bir durumda olur. | Open Subtitles | والآن هذا الشخص مهما يكن هو في موضع مثالي لابتزاز السيدة |
Onunla anlaşma yapabilecek durumda olduğumuzdan ve sizlerin bunu yapmak istediğinizden emin olmak istiyoruz. | Open Subtitles | نريد فحسب أن نتأكد إن كنا في موضع يسمح لنا بالتعامل معه للذي أنتم يا شباب تنوون فعله |
Sürekli olarak yatay konumda kalmasını sağlamanızı istiyorum ve birisi sürekli olarak onun serumuyla ilgilensin. | Open Subtitles | تأكّدْ من ان تُبقي في موضع مُتَّكَأ، التاكد من وضع محليلها باستمرار |
Ve dik durduğunuzda yaslandığınızdan daha faklı bir pozisyonda olmasına ihtiyacınız var. | TED | وتريده في موضع مختلف حين تكون منتصبا, وحين تكون متكئا للخلف |
Bu yeri öğrenmemiz gerek, sonra bir zayıflığını bulur, bunu kullanırız. | Open Subtitles | علينا أن نعرف هذا المكان نكتشف موضع الضعف، ونفجره |
Tartışma konusu olan gerçekler var ve var olmaya da devam ediyorlar. | Open Subtitles | الحقيقة هى موضع تساؤل و نزاع هنا وستستمر هكذا |
Beni, hiçbir seçeneğim olmadığı bir duruma soktun. | Open Subtitles | لقد وضعتِني في موضع حيث لم يكن لديّ أي خيار |
Hayır, sen ailedensin. Başımızın üstünde yerin var. | Open Subtitles | كلاّ، أنتِ فرد من العائلة، وأنتِ موضع ترحيب دائم هنا |
Neden? Çünkü süperiletkenin herhangi bir hareketi, fluksonların yerini ve biçimlerini değiştirecektir. | TED | لماذا؟ لأن أيّ حركةٍ من الموصل الفائق سيؤدي لتغيير موضع تلك الخطوط، مؤدياً لتغيير شكلها أيضاً. |
Tamam çocuklar onu istediğiniz pozisyona koymaktan kesinlikle çekinmeyin, tamam mı? | Open Subtitles | لا تخشوا من ان تضعوها في أي موضع تريدونه, حسناً؟ |
Üçüncü aşamada, kuadı bulunduğu yerden topa temas ettiği noktaya taşıyan güzergah hesaplanır. | TED | ثالثا، يتم تخطيط مسار يقوم بحمل الرباعية من موقعها الحالي إلى موضع التماس مع الكرة. |
Ama bunun dışında doğaçlama hoş karşılanmakta ve teşvik edilmekte. | TED | ولكن بخلاف ذلك، فالارتجال هو موضع ترحيب. |
Yavaşça vücudumda aşağı indi ve vajinamın olduğu yerde durdu. | TED | انزلقت ببطأ على جسدي و انتهت حيث موضع مهبلي. |
Yapma. Adam ilgi odağı olmaya bayılıyor. | Open Subtitles | بحقك، لكم يحب الرجل أن يكون موضع الاهتمام. |
O gün bulutlara dalıp gittiğimde gerçeğin kuşkulu bir konu olduğunu fark ettim, annemin aşina olduğu çevreye uyarlanabilen. | Open Subtitles | عندما حدّقت في الغيوم ذلك اليوم أدركت أن الحقيقة موضع شك أنني أستطيع أن أضع أمي ضمن محيط مألوف |