"موضع" - Translation from Arabic to Turkish

    • yer
        
    • durumda
        
    • konumda
        
    • pozisyonda
        
    • yeri
        
    • konusu
        
    • duruma
        
    • yerin
        
    • yerini
        
    • pozisyona
        
    • yerden
        
    • hoş
        
    • yerde
        
    • odağı
        
    • olduğu
        
    Yapılabilecek en iyi şey pencerenin önünden kendine yer kapmak. Open Subtitles أفضل نشاط أن تجلس في موضع مناسب أمام نافذة التحديق.
    Size bildirmeliyim ki, gerekirse hükümet, bu gibi bir durumda, bana göre, sizi fiziksel tehlikeye atıyor. Open Subtitles اننى سأخبرك و سأخبر الحكومة اذا كان ضروريا عن أى وضع أراه يضعك فى موضع خطر جسمانى
    İstihbaratımı nereden aldığımı hiçbir zaman bilmezler ama bir şeyler bilirsem pazarlık için çok daha iyi bir konumda olurum. Open Subtitles انهم لن يعلموا من اين اتيت بالمعلومات ولكنى لو عرفت شيئا سأكون فى موضع افضل للمساومة هناك
    Tanığım davadaki gerçeklerle ilgili eşsiz bilgilere sahip bir pozisyonda. Open Subtitles هذا الشاهد في موضع ليكون لديه معرفه بحقائق تلك القضية
    Bu yüzden, yatağın etrafında hızlıca döndü ve Ölümün bulunduğu yeri tersine çevirdi, bu durum, doktorun iksiri vermesine olanak tanıyordu. TED وهكذا، قام بلف السرير ليتغير موضع الموت. تاركًا الطبيب قادرًا على إعطاء الترياق.
    Ama şimdi sayende, bütün krallığın alay konusu oldum. Open Subtitles و الآن, شكرا لكي, أصبحتُ موضع سخرية المملكة بأكملها.
    Örneğin, kaba yöneticilerle, güçsüz bir duruma düşünce ya da bir şeye ihtiyaç duyunca bu onlara acıtarak döner. TED كمثال، مع المديرين التنفيذيين الأفظاظ، يعود ذلك ليؤذيهم عندما يكونون في موضع ضعف أو بحاجة لشيء ما.
    Fakat bu teknolojinin yaratılışında bizzat yer almak beni ve meslektaşlarıma ciddi bir sorumluluk yüklüyor. TED ولكنني أعتقد أن المسؤولية عن ظهور مثل هذه التقنية يضعني وزملائي في موضع المسؤولية.
    Adayı daha önce yönetmiş bir cadı olan Sycorax'ın oğlu, ilk başlarda sürgünlere yer bulmaları için yardım ediyordu. TED ابن سيكوراكس، الساحرة التي حكمت الجزيرة سابقا، ساعد بدايةً المنفيين ليجدوا لهم موضع قدم
    Şimdi bu kişi, her kimse, o şimdi Mrs Kennicut'a santaj yapmak için çok uygun bir durumda olur. Open Subtitles والآن هذا الشخص مهما يكن هو في موضع مثالي لابتزاز السيدة
    Onunla anlaşma yapabilecek durumda olduğumuzdan ve sizlerin bunu yapmak istediğinizden emin olmak istiyoruz. Open Subtitles نريد فحسب أن نتأكد إن كنا في موضع يسمح لنا بالتعامل معه للذي أنتم يا شباب تنوون فعله
    Sürekli olarak yatay konumda kalmasını sağlamanızı istiyorum ve birisi sürekli olarak onun serumuyla ilgilensin. Open Subtitles تأكّدْ من ان تُبقي في موضع مُتَّكَأ، التاكد من وضع محليلها باستمرار
    Ve dik durduğunuzda yaslandığınızdan daha faklı bir pozisyonda olmasına ihtiyacınız var. TED وتريده في موضع مختلف حين تكون منتصبا, وحين تكون متكئا للخلف
    Bu yeri öğrenmemiz gerek, sonra bir zayıflığını bulur, bunu kullanırız. Open Subtitles علينا أن نعرف هذا المكان نكتشف موضع الضعف، ونفجره
    Tartışma konusu olan gerçekler var ve var olmaya da devam ediyorlar. Open Subtitles الحقيقة هى موضع تساؤل و نزاع هنا وستستمر هكذا
    Beni, hiçbir seçeneğim olmadığı bir duruma soktun. Open Subtitles لقد وضعتِني في موضع حيث لم يكن لديّ أي خيار
    Hayır, sen ailedensin. Başımızın üstünde yerin var. Open Subtitles كلاّ، أنتِ فرد من العائلة، وأنتِ موضع ترحيب دائم هنا
    Neden? Çünkü süperiletkenin herhangi bir hareketi, fluksonların yerini ve biçimlerini değiştirecektir. TED لماذا؟ لأن أيّ حركةٍ من الموصل الفائق سيؤدي لتغيير موضع تلك الخطوط، مؤدياً لتغيير شكلها أيضاً.
    Tamam çocuklar onu istediğiniz pozisyona koymaktan kesinlikle çekinmeyin, tamam mı? Open Subtitles لا تخشوا من ان تضعوها في أي موضع تريدونه, حسناً؟
    Üçüncü aşamada, kuadı bulunduğu yerden topa temas ettiği noktaya taşıyan güzergah hesaplanır. TED ثالثا، يتم تخطيط مسار يقوم بحمل الرباعية من موقعها الحالي إلى موضع التماس مع الكرة.
    Ama bunun dışında doğaçlama hoş karşılanmakta ve teşvik edilmekte. TED ولكن بخلاف ذلك، فالارتجال هو موضع ترحيب.
    Yavaşça vücudumda aşağı indi ve vajinamın olduğu yerde durdu. TED انزلقت ببطأ على جسدي و انتهت حيث موضع مهبلي.
    Yapma. Adam ilgi odağı olmaya bayılıyor. Open Subtitles بحقك، لكم يحب الرجل أن يكون موضع الاهتمام.
    O gün bulutlara dalıp gittiğimde gerçeğin kuşkulu bir konu olduğunu fark ettim, annemin aşina olduğu çevreye uyarlanabilen. Open Subtitles عندما حدّقت في الغيوم ذلك اليوم أدركت أن الحقيقة موضع شك أنني أستطيع أن أضع أمي ضمن محيط مألوف

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more