| Ben her insanda değerli ve asil bir şeyler olduğuna inanırım. | Open Subtitles | بأنّ هنالك جانباً جيّداً و نبيلاً في كلّ كائنٍ إنسانيّ |
| Gerçek şu ki, bu bencilce olmayan asil bir davranıştı, eğer kendim için söyleseydim böyle derdim. | Open Subtitles | صحيح ، كان ليس انانياً ، وعملاً نبيلاً إذا أنا لا أقول ذلك لنفسي |
| Doğuştan bir soylu olmayabilir ama soylu bir yüreği olduğuna sizi temin ederim. | Open Subtitles | ربما لا يكون نبيلاً بالولادة لكن يمكنني أن اشهد بأن لديه قلب نبيلاً |
| Bilmiyorum ama, onun kadar uygun koşulda bir centilmen şimdiye kadar bir bağ kurmuştur. | Open Subtitles | لا أعلم لكني أعلم رجلاً نبيلاً بمؤهلاته لابد أن يكون مرتبطاً |
| - Saygılı ol, beyefendi ol. Hadi, kalk, kalk, kalk... | Open Subtitles | كن محترماً ، ورجلاً نبيلاً تحرّك ، قف على قدميكَ |
| Doğru olanı yaptın. Asilce davrandın. | Open Subtitles | الأدب قد إنتصر أخيراً إنّك قمت بالقرار الصّائب، لقد كنت نبيلاً |
| - Bu onurlu bir hareket olurdu. | Open Subtitles | فهذا كان ليُعتبرَ عملاً نبيلاً. |
| İyi efendi Jack, bugün başardığınız şey kesinlikle asil bir kahramanlıktır ve kıymetli kayıtlarımızda tarihi bir zaferdir. | Open Subtitles | عزيزي السيد جاك، كان ذلك عملاً نبيلاً ما فعلته اليوم و نصر تاريخي جدير بالذكر في سجلاتنا |
| asil bir çaba olduğuna eminim ama 500 yıllık mağara resimleriyle ilgilenen fazla genç yoktur. | Open Subtitles | أنا واثق أنه بذل مجهوداً نبيلاً لكن لايوجد العديد من المراهقين يهتموا برسومات عمرها 500 عام |
| - Tüm yardım için teşekkür ederiz. - Burada gelme asil bir şey yaptım. | Open Subtitles | شكراً لكم جميعاً لمساعدتي أنت فعلت شيئاً نبيلاً بالقدوم إلى هنا |
| Kendilerine şef diyen Belçikalı ve Keltler ile karşılaştırdığımızda iyi bir Romalı balıkçı asil bir adamdır | Open Subtitles | صياد روماني جيد يعتبر نبيلاً مقارنةً بهؤلاء البلجيكيين و الكيلتيين الذين يسمون أنفسهم الرؤساء |
| Ama Şerif seni asil ilan ederek büyük bir hata yaptı. | Open Subtitles | . و عمدة البلده أرتكب خطأ كبير ليجعلك نبيلاً |
| soylu işler yaptı! Ona oy vermemek vicdansızlık olur! Evet. | Open Subtitles | لقد كان نبيلاً ، يمكننى أن أتبع بصوتى هذا الرجل |
| Ama bir adamı soylu yapan uzlaşma yeteneğidir. | Open Subtitles | لكن فى الواقع القدرة على التوصل لحل هى ما تجعل الرجل نبيلاً. |
| Bana soylu bir ölümü bahşet. Kardeşliğimiz için yap. | Open Subtitles | . صديقي ، امنحني موتاً نبيلاً . دون أن يُسكب الدماء |
| Anneme kalsa centilmen olmadığım için olmuştur. | Open Subtitles | كانت أمي لتقول أن هذا حدث لأنني لم أكن نبيلاً. |
| beyefendi olmayı öğretti. | Open Subtitles | علّـمني أن أكون رجلاً نبيلاً هل هذا ما أنت عليه؟ |
| Bu işi Asilce yaptı. Ve dürüst insanların oyunu almadan gitmemeli. | Open Subtitles | لقد كان نبيلاً ، يمكننى أن أتبع بصوتى هذا الرجل |
| Bence kendine böyle söylüyorsun çünkü böyle onurlu ve önemli görünüyor ama aslında bağımlı olduğun için kullanıyorsun, Justin ve her zaman bir neden bulacaksın. | Open Subtitles | أظنك تقول لنفسك هذا , لان هذا يبدو نبيلاً و هاماً , (أنت تتعاطى لانك مدمن يا (جاستن و دوماً ستجد سبباً |
| Savaşta ne kadar vahşi ise, arkadaşlıkta da o kadar centilmendi. | Open Subtitles | مثلما كان عنيف في المعركة كان نبيلاً في الصداقة |
| Biraz kibar olsana. Dizlerinin üzerine çök. | Open Subtitles | تحاول أن تكون رجلاً نبيلاً اركع على ركبتيك |
| Bahçivanım buldu bu adamı, o bir soyluydu, aileme karşı isyan edip, suç işlemeden önce. | Open Subtitles | صادف بُستانيّ هذا الرجل في الطريق كان رجلاً نبيلاً, وحارب ضدّ عائلتي أثناء الثورة |
| Bu olaydan bir soylunun sorumlu olduğu düşünüyorum. | Open Subtitles | أرى أن هناك رجلاً نبيلاً مسئولاً عن هذا الحادث |
| Bizim gibi insanlar için ha asillerin himayesi ha Japonlarin, ne fark eder ki. | Open Subtitles | بالنسبة للأشخاص الذين مثلنا نفس الشيء اذا عشت نبيلاً أو أصبحت محل للسخريه |
| Onun kazanmasına izin vermen çok asilceydi. | Open Subtitles | كان تصرفاً نبيلاً جداً منكَ أنْ تدعه يفوز |
| Seni bir beyefendiye dönüştürdüm. | Open Subtitles | لقد جعلتك رجلاً نبيلاً |