Orada yaşayan insanlar sakladıklarından iki bakır çıkaracak olsalar derini yüzerler. | Open Subtitles | من يعيشون هناك لسلخوك حيًا لو استطاعوا صنع نحاس من جلدك |
Yine, bu maden bir zamanlar dünyadaki en büyük bakır madeniydi. | TED | ومرة أخرى .. الى المنجم وقد كان هذا اكبر منجم نحاس في العالم |
Bölgenin en büyük bakır madenine sahip olduğu konuşuluyordu. | Open Subtitles | الكلام على انه يملك اكبر حصة نحاس في المقاطعه. |
Patlama burayı büyük ve sert bir bakır çanağa dönüştürecek. | Open Subtitles | سيؤدي الانفجار والحرارة إلى تحويل هذا المكان إلى قطعة نحاس كبيرة |
Belki de Brass bu yüzden onun kaydını bulamamıştır. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا لِهذا نحاس لا يَستطيعُ أَنْ جِدْ سجلَ التسجيلَ. |
Fakat ketçap ve un karışımından ev yapımı pirinç cilası yapabilirsin. | Open Subtitles | لكنّكِ يمكن أن تصنعي تلميع نحاس محلي من خليط الصلصة والطحين |
İnceleme Birimi, az önce giysilerinde oksitlenmiş bakır tanecikleri buldu. | Open Subtitles | .. الطب الشرعي وجد للتو جزيئات نحاس مؤكسدة بملابسها |
Merminin bakır yüzeyinde bir akım oluşturup namlunun içinde genleşmesine neden olur ve silahlarınızı işlemez hale getirir. | Open Subtitles | التي تهيج سطح نحاس الرصاصة و تسبب اتساعا في فوهة البندقية أسلحتكم غير نافعة |
Mermiler çelik kaplama, yüzeyleri bakır değil. | Open Subtitles | رصاصات من غلاف فولاذي لا يوجد نحاس على السطح |
Alüminyum, pirinç, çelik, paslanmaz çelik ve bakır hangisi baskı altında kırılıyor test ediyorum şey, şimdiye dek, sadece eğildiler. | Open Subtitles | صلب و نحاس وصلب مقاومان للصدأ أنا اختبر إن كان أحدهم إنكسر جراء الضغط |
XRF'e göre bakır ve çinko karışımı. Hala kaynağını bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | تحليل الاشعة السينية وضح انه من نحاس وفلزات الزنك، وما زلنا نتعقب المصدر |
Bir bakır levha alıp kimyasalları sürüyorlar. | Open Subtitles | يأتون بطبق نحاس ويعالجونة بالمواد الكيماوية |
Bunlar bakır ve özelleştirilmiş bir şok tabancasına aitler. | Open Subtitles | إنهم نحاس وهمّ يأتون من بندقية صاعقة متخصصة. |
Tahtadan yapılmış, bakır rengine boyanmış. | Open Subtitles | إنها خشبية، إنها مصنوعة من الخشب و مصبوغة ليبدو أنه نحاس |
Evet, onu bir alarmlı saat karşıdaki tepelerden çıkardığım biraz bakır ve bir çay kaşığı ile kendim yaptım. | Open Subtitles | بلى صنعته بنفسي من ساعة منبهه قطعة نحاس وضعتها بالأعلى مع ملعقة شاي |
- Evet, onlara göre bakır falan yokmuş. | Open Subtitles | نعم، طبقاً لما قالوا، لم يروا أي قطعة نحاس |
bakır şarapnel elmacık kemiğine ve göz kenarına saplanmış. | Open Subtitles | شظية نحاس تأتي من قوس الوجنة والهامش الدائري |
pirinç yok, bakır ve demir ile günümüzde bu yapılabilir. | Open Subtitles | لا الات معدنيه , نحاس او فولاذ تلك التي تستخدم في الوقت الحالي. |
Evet. .02 milimetrenin içinde, siyah asetilen poliizopren, halobütil, sülfür naylon, bakır, kükürt ve çelik partikülleri buldum. | Open Subtitles | ,ـ0.02 ملم لقد وجدت الاستيلين الاسود ,بوليسوبرين,هالوبوتيل ,كبريتيد ,نايلون,نحاس,كبريت وجسيمات صُلبه |
Bunu Brass Crosby gibi ilginç bir ada sahip bir kişinin ceseratine ve parlemantoya savaş açmasına borçluyuz. | TED | وكان هذا الواقع راجعًا إلى شجاعة رجل ذي إسم غير عادي وهو "براس (نحاس) كروسبي"، الذي تحدى البرلمان. |
Bir meleğin diliyle konuşsanız bile, merhamet yoksa, pirinç bir heykel kadar sesiniz çıkar. | Open Subtitles | حتى لو تكلمتم بلسان الملائكة ولم تكنوا لي المحبة فما انتم سوى نحاس يرن |
Ve Tubal-kain tunç ve demir dövenlerin hocası idi. | Open Subtitles | و توبال قايين أيضا الضارب كل آلة من نحاس و حديد |
♪ Parlak bakır su ısıtıcısı, parlak bakır su ısıtıcısı ♪ | Open Subtitles | إبريقنحاسبرّاق إبريق نحاس برّاق |