| Onlar korkunç derecede yok edici ama aynı zamanda gezegendeki en aslî güçtür. | Open Subtitles | إنهم مُدمرون على نحوٍ مريع، لكنهم أيضاً أكثر قوةٍ أساسية على وجه الكوكب. |
| pek çoğu akraba evliliği ve doğum kusurları yüzünden inanılmaz derecede deforme durumda. | Open Subtitles | لدينا 182 مريضاً، أغلبهم مُشوهّون على نحوٍ شنيع، نتيجة للإستيلاد الداخليّ وعلاّت الولادةِ. |
| Sanıkların üçü de bir şekilde yabancı olarak kabul edildi. | TED | جميع النساء اللاتي اتُهمن كن يُعتبرن غرباء على نحوٍ ما: |
| Suya girip, daldığımda etraf şaşırtıcı bir şekilde sakin ve keyifliydi. | Open Subtitles | حالما نزلت للماء وغطست للأسفل، كانت هادئة وساكنة على نحوٍ مفاجىء. |
| Bu dayanıklı araçlar, demirden ya da çelikten yapılmamıştı fakat beklenmedik biçimde yumuşak olan bir şeyden yapılmıştı: pamuktan. | TED | لم تُصنع هذه الهياكل القاسية من الحديد أو الفولاذ، إنما وعلى نحوٍ غير متوقع صُنعت من مادةٍ لينة: القطن. |
| Dünyayı farklı bir biçimde görmeye başlarsak, dünyayı değiştirmeye başlamak için iyi bir yol olur. | TED | وإن بدأنا برؤية العالم على نحوٍ مختلف، ربما يكون ذلك سبيلًا جيدًا للبدء في تغيير العالم. |
| Evet ama planın o kısmı pek de iyi gitmemiş. | Open Subtitles | نعم، ذلك الجزء من الخطة لم يسر على نحوٍ حسن |
| Kadınlar beni acayip derecede çekici bulur. | Open Subtitles | فكما تعرفين، تجدني النساءُ وسيماً على نحوٍ مزعج. |
| Dikkat çekici derecede beceriklisin. Bu şekilde bitmesi gerektiği için üzgünüm. | Open Subtitles | أنتَ داهيةٌ على نحوٍ لافت آسفة لأنّ الأمر سينتهي بهذه الطريقة |
| Şaşılacak derecede, kölelikten dünya çapında 13 milyar dolardan fazla gelir elde ediliyor. | TED | على نحوٍ مدهش، تولد العبودية أرباح تُقدر بأكثر من 13 مليار دولار حول العالم كل عام. |
| Bu, Crazerita için dikkat çekecek derecede iyi araştırılmış bir duvar. | Open Subtitles | هذا جدار بحث مرتب على نحوٍ رائع بالنسبة لمجنونة |
| İnsanları gözünden tanımada olağanüstü derecede başarılıyımdır. | Open Subtitles | إنّي بارعة على نحوٍ استثنائيّ في قراءة البشر. |
| Onunla kötü bir şekilde ayrıldık. Şimdi isteklerini yok sayamam. | Open Subtitles | لقد غادرتها على نحوٍ سيّئ ولا يسعني إهمال رغباتها الآن. |
| Birine aşık olduğun zaman, insan eşsiz bir şekilde incinebilir oluyor. | Open Subtitles | أظنّك لمّا تحبّين أحدًا ويبادلك الحبّ، فتصيرين ضعيفة على نحوٍ استثنائيّ. |
| NBA oyuncuları sadece inanılmaz şekilde uzun değil, komik bir şekilde uzunlar. | TED | فلاعبو كرة السلة الأمريكية ليسوا فارعي الطول بشكل مثير للسخرية فحسب، بل إنهم طِوال أفقيًّا على نحوٍ هزلي. |
| Bu, sağlık hizmetimizin hastalığı önlemek yerine bir şekilde hasta olmamızı sağlayarak kazanç elde ettiğini söylemek kadar çılgınca ve tartışmalı, | TED | إن الأمر غريب ومثير للجدل مثلما نقول أن نظامنا للرعاية الصحية ليس وقائيًا لكن وعلى نحوٍ ما تنتفع من بقائنا مرضى... |
| Onların etkin biçimde iş güçlerinin dörtte birini kaybedebileceğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | أتقول بأنهم يستطيعون فقدان ربع القوى العاملة على نحوٍ فعال؟ |
| O ağır biçimde yaralandı, fakat biz kaçmayı başardık. | Open Subtitles | لقد جُرِح على نحوٍ خطير. ولكنّنا تمكنّا من الهَرَب. |
| Bildiğimi sanmıştım; ama karşılaşmamızın ardından aklıma net biçimde kazınmış oldu. | Open Subtitles | ،أحسبني علمتُ، لكن بعد لقاءنا إيّاهم .أمسى الأمر واضحًا على نحوٍ مؤلم |
| Belki fark etmemişsindir ama konuşmanız pek de iyi gitmedi. | Open Subtitles | في حالِ فاتَتْكَ الملاحظة، فلم يجرِ ذلك على نحوٍ جيّد. |
| Burada acayip sıkıcı bir sunum kaçırıyorsun. | Open Subtitles | لقد فوتِّ مقدّمة مملّة على نحوٍ استثنائيّ. |