Buraya bağışıkların öğretilerini yaymak için basit bir kılavuz olarak geldim. | Open Subtitles | لقد جئت هنا كما رسول المتواضع الخاص بك، نشر إنجيل المحصنين. |
Bordeaux, Fransa'da yaşayan Serge Ahmed fareler şeker için, kokainden daha fazla çalışacaklarını gösterdiği çok ilginç bir çalışma yayınladı. | Open Subtitles | الباحث سيرج احمد الذي يقطن بفرنسا نشر دراسة مثيرة تُظهر ببساطه أن الفئران سيعملون بجهد اكبر للسكر اكثر من الكوكايين |
Bir büyücü okuluyla ilgili fantezi romanınızı kimse yayınlamak istemiyor. | TED | لا أحد يريد نشر روايتك الخيالية عن مدرسة للسحرة. |
Bu yüzden, Diana, Dodi ve onların hayal edilen melez çocuklarının resmini yarattım. Ve büyük bir halk pretestosuna sebep olan bu resim ortaya çıktı. | TED | و لذلك صنعت صورة لديانا و دودي و ابنهم المزعوم و تم نشر هذه الصورة مما تسبب في غضب عارم من الجمهور في ذلك الوقت. |
Yani, bu seyir kitabında yılın her ayı için ayın farklılıkları yayınlandı. | TED | أعني، هذا التقويم الملاحي نشر الفروق القمرية لكل شهر من شهور السنة. |
Fikirlerinizi yayın, çünkü hepimizin toplamı, birlikte, eşleşerek, parçalarınızdan daha güçlüdür. | TED | وداوموا على نشر أفكاركم، لأن مجموع كل واحد منا معاً، مقترنين، أفضل بكثير من كوننا مجزئين. |
1920'de Çek yazar Karel Čapek, Rossum'un Üniversal Robotları'nın kısaltması olan "R.U.R." adında bir bilim kurgu oyun yayımladı. | TED | في عام 1920، نشر الكاتب التشيكي كاريل كابيك مسرحية خيال علمي بعنوان "R.U.R. "، اختصاراً لـ "روبوتات روسّوم العالمية" |
Sorunları yaymak için ona yardım ettiğine inandığım nokta burası işte. | Open Subtitles | وهذا هو المكان الذي أعتقد انها جندته لمساعدتها في نشر الاضطرابات |
New York'ta ne zaman bir duvara denk gelsem, projeyi yaymak için onun fotoğraflarını kullanıyorum. | TED | في كل مرة أحصل على جدار في نيويورك، أستخدم صوره للاستمرار في نشر المشروع. |
Ve bu bilgiyi yaymak -- Afrikanın gerisinde çok önemli. | TED | لذلك نشر تلك المعلومة لـ في كل أرجاء أفريقيا هو أمر هام |
Ve kitabı 1930'lu yılların başında yayınladı. Ve bu kitap hala günümüzde basımda ve hala önemli bir ders kitabı. | TED | ومن ثم نشر كتاباً في بداية 1930 ومازال كتابه حتى اليوم موجوداً ويعاد اصدار طبعات منه ومازال الكتاب الاساسي في مجاله |
Ve 1945 yılında, “Atlantik Monthly” dergisinde bir makale yayınladı. | TED | وفي 1945، نشر مقالا في مجلة تُدعى أتلانتيك مانثلي. |
Bak, düşünüyorum da çalışmaları yayınlamak ilaç firmalarından para alabilmenin en kolay yolu. | Open Subtitles | أرى أن نشر الدراسات هي أسهل طريقة لجعل شركة أدوية تمد يدها إليك |
Editörüm bu fotoğrafını yayınlamak istiyor. Her halükarda yarın gazeteye çıkacaksın. | Open Subtitles | يريد رئيس التحرير نشر هذه الصورة لكِ ستنشر غداً بأية حال |
Ve kendime dedim ki bu ülkede beyin bağışı kültürü ortaya çıkartsak nasıl olurdu? | TED | وفكرت ما ذا لو أستطعنا نشر ثقافة التبرع بالدماغ في هذه البلاد؟ |
2003 yılında bunun son hali yayınlandı ve hala üzerinde çalışıyorlar. | TED | في 2003، تم نشر النسخة الأخيرة، واستمروا في العمل عليها. |
Ne yazık ki Cervantes, kitabın yayın hakkını çok az kişiye sattı. | TED | للأسف، باع سيرفانتس حقوق نشر كتابه بثمنٍ بخس. |
Thorne bunu 1973'te yayımladı, başarısından 42 yıl önce. | TED | نشر ثورن ذلك في 1973 42 عاماً قبل أن ينجح |
Bu, bir kaç yıl önce bir ticaret dergisinde yayınlanmış. | Open Subtitles | لقد نشر هذا في مجله تجاره من بعض اعوام مضت |
(LISTSERV) Bu şekilde akademi dünyası dışındaki insanlara orman tepe örtüsünün önemine, güzelliğine, el değmemiş tepe örtülerinin gerekliliğine dair bilgiyi yaymaya çalışıyoruz. | TED | ولذا فإننا نحاول أن نشر المعلومات عن أهمية المظلة، جمال المظلة، ضرورة وجود المظلات السليمة، للناس من خارج الأكاديمية. |
Chris veriyi halka açık hâle getirmek isteyen birisi, bu yüzden internete koyup genel kullanıma açtı ve bu grafik oradan geliyor. | TED | كريس هو ممن يريدون إتاحة هذه البيانات للعامة. تم نشر هذه البيانات على الإنترنت للعامة، ومنها تم رسم هذا المخطط.. |
Wow, Bu senin için bile derindi, Marc. İbneliğin yayılmasını durdurun! . | Open Subtitles | عن نفسك عندها سوف تدرك بأنه كان بيننا شيء مميز اوقفوا نشر الشذوذ |
Yeni bir haber olmazsa tabii ki bir şey gönderemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك نشر أخبار إن لم يكن لديك أي منها |
Serbest bırakıldığında da patatesi Fransa'ya yaymayı kendine görev tanıdı. | TED | وهكذا عندما أُطلق سراحه، أخذ على عاتقه مسؤولية نشر البطاطا في فرنسا. |
İşte bu yüzden bizim dünyamızda çizgi romanları yayınlamayı kestiler. | Open Subtitles | وهذا هو السبب في أنها توقفت عن نشر الكتابالهزليفي عالمنا. |
30 yıl öncesinden bugüne binlerce diplomatik bildiriyi ifşa etmiş. | Open Subtitles | نشر الكثير من الرسائل الدبلوماسية تعود لثلاث عقود إلى الوراء. |